- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Cümle Bozuklukları

cümle bozukluklarıCümledeki belli başlı hata ve kusurlar, cümlenin yapısı ile ilgili bulunmayan; seslere, kelimelere ve kelime gruplanna ait olan genel anlatım bozukluktan kaynaklanmaktadır. Doğrudan doğruya cümlenin yapısını bozan anlatım bozuklukları ise “cümle bozuklukları” adını verdiğimiz bu başlık altında ele alınacaktır.

Cümle bozukluklarına yol açan esas sebep, cümleyi meydana getiren unsurların söz dizimi kurallarına aykırı olarak kullanılmasıdır. Buna “telif zayıflığı” denir. Cümle bozuklukları (telif zayıflığı) başlıca dört şekilde ortaya çıkar.

1. Eksiklik:

Cümlede herhangi bir unsurun eksik olmasıdır. Bazı örnekler ve eksiklikler aşağıda gösterilmiştir.

“Bu, kararlı, dediklerini öylesine ödünsüz uygulayabilen bir başkan görüntüsü olmalıdır ki, ABD’nin uzun süredir dünya çapında bir ‘Önderlik bunalımı’ geçirdiği kuşkusu içindeki Amerikan seçmeni en sonunda aradığı lidere kavuştuğuna inanç getirsin.” Cümledekararlı” dan önce “öylesine” kelimesi bulunmalıydı.

“2 – 6 yaş arasındaki dönemin dil gelişiminin en yoğun olduğu yıllar olduğu gozönüne alındığında; özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesinde okul öncesi eğitim kurumlarının önemi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.” Cümlede “özellikleri” kelimesinden önce “dilin” kelimesi bulunmalıydı.

“O maddede, çok güç karşı karşıya kalacaktır.” Cümlede “bir” kelimesi eksiktir. “Çok” kelimesinin “birçok” olması gerekirdi.

“Johnson, eşine İyi bakması için Mevhibe İnönü’den ricada bulundu.” Cümlede eksiklik bulunduğu için Mevhide İnönü’nün kendi eşine mi, Johnson’un eşine mi iyi bakacağı belli olmamaktadır.

“Dogmaların, öğretilere kesin yenildiği bir çağda yaşıyoruz.”

Kesin” kelimesi zarf olarak kullanılamaz, “kesin olarak” denmesi gerekir. Tahminî rakam ve ortalamalar verilirken kullanılan “yaklaşık” kelimesi de eksiktir; “yaklaşık olarak” denmelidir. İsim cümlelerinde “-dir” bildirme ekinin hiç kullanılmaması da eksikliktir.



2. Fazlalık:

Cümlede bazı kelime veya kelimelerin lüzumsuz olarak kullanılmasıdır. Aşağıdaki örneklerde fazlalıklar parantez içine alınmıştır:

“İnsanların çoğu uykuyu gerçek bir dost bellemişlerdir… Hele Yahya Kemal (onun) sevgiliyle birlikte uyunmasını dünyanın bütün acılarını unutturacak nitelikte görür.”
“Oysa insan denen yaratık değil (mi] katedralle, çoğu bir dilim ekmekle bile ölçüşemiyor.”
“Ömer Seyfettin’in büyük hikâyelerinde (ve bu nevi eserlerinde) şu hususiyetler göze çarpar.”
“Zaten o sistemin adı da vardır: Başkanlık sistemi (dir). “İstifa ederek ayrılmıştır (ve) o kadar yaşlı bulunmasaydı dizginleri zaten elinden kaçırmazdı (ya), kaçırsa bile gene toplamayı becerirdi.”

3. Sıra yanlışlığı:

Bir cümlede önce gelmesi gereken unsurlann sonra, sonra gelmesi gerekenlerin önce bulunmasıdır. “Takdim tehir hatası” da denilen bu yanlışlığa ait örnekler ve doğru şekiiieri aşağıda gösterilmiştir:

“Ancak bu gizliliğin en herkesçe bilinen bölümüdür nikâh törenleri.”
“Ancak bu gizliliğin herkesçe en bilinen bölümüdür nikâh törenleri.”
“Cesetler çok denizde kaldıkları için şişmiş.”
“Cesetler denizde çok kaldıkları için şişmiş.”
“Fakat TBMM bunun pek bilincinde görünmemektedir.”
“Fakat TBMM pek bunun bilincinde görünmemektedir.”
“Beşinci hicret asrında zannediyorum ki Türk Edebiyatı ikiye ayrılmıştı.”
“Zannediyorum ki hicretin beşinci asrında Türk Edebiyatı ikiye ayrılmıştı.”
“Evvelki gün Bakırköyü’nde inşâ edilmekte olan köprünün açılış töreni yapıldı.”
“Bakırköyü’nde İnşa edilmekte olan köprünün evvelki gün açılış töreni yapıldı.”
“İzinsiz inşaata girilmez.”
“İnşaata izinsiz girilmez.”
“Japon başbakanı fair hafta içinde petrol üreten dört Ortadoğu ülkesini ziyaret edecek.”
“Japon başbakanı petrol üreten dört Ortadoğu ülkesini bir hafta içinde ziyaret edecek.”

Cümlenin sonunda bulunması gereken yüklemin yerini lüzumsuz olarak değiştirmek de takdim tehir hatasıdır. Yüklemin yeri ancak, konuşmaları aynen iktibas ederken veya şiirde değiştirilebilir.

4. Uyumsuzluk:

Cümledeki unsurların birbirleriyle uyum halinde olmamaları demektir. Bilhassa fiil ile cümlenin veya kelime gruplarının diğer unsurları arasında uyumsuzluklara sık sık rastlanmaktadır:

“Görülüyor ki Divan Edebiyatında daha çok şairlerin çağdaşlarını övmeleri ya da yermeleri biçiminde görülen eleştiri Tanzimat Edebiyatında da bir tanım kazanıyor, muaheze, tariz, tenkid, tenkad gibi adlar veriliyor.” Cümlenin öznesi olan “…eleştiri” ile “veriliyor” arasında uyum yoktur. “Veriliyor” yerine “alıyor” fiili kullanılmalıydı.

“Öğretmenin yaşam koşullarının artırılması gerekir.”
“Yaşam koşulları” ile “artırılmak” arasında bir münasebet yoktur. Yaşam koşulları artırılmaz, düzeltilir.
“Buna ancak okurlar karar verir, uygular.”
“Buna” ile “uygular” arasında uyum yoktur. “Uygulamak” fiili için “bunu” kelimesini kullanmak ve ayrı bir cümle kurmak gerekir.
“Öğretmen öğrencileriyle arkadaşlık yaklaşımını ön plânda tutarak, onların yerel konuşma dilinden uzaklaşıp güzel Türkçemizin dil kurallarına uygun, günlük yaşantılarıyla bağdaşır nitelikte kullanılmasına çalışılmaktadır.”

Cümlede çeşitli unsurlar arasında uyumsuzluk vardır. Önce özne ile yüklem uyumsuzdur: Öğretmen – çalı§\!maktad\r. Fiilin edilgen değil etken olması gerekir. İkinci uyumsuzluk “onların” ile “kullanılmasına” kelimeleri arasındadır. Bu uyumsuzluk, “onların… güzel Türkçemizi kullanmalarına” şeklinde düzeltilebilir.

Bazı sıfatlarla niteledikleri isimler arasında da bu uyumun sık sık bozulduğu görülmektedir. Türkçede sayı sıfatlarından sonra gelen isimler teklik olurlar. Bunlara çokluk eki getirmek uyumsuzluktur: altı kalemler, yirmi çocuklar. Ancak özel isim hâline gelmiş bulunanlar müstesnadır: Beş Evler, Uç Silâhşörler, Kırk Haramiler.

Belirsiz sıfatlardan “birkaç, her, herhangi birden” sonraki isimlerin çokluk olması da uyumsuzluk yaratır: Birkaç adamlar, her fikirler, herhangi bir insanlar.