- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Büyük Taarruz ve M. Kemal Atatürk

büyük taarruz sonuçlarıGazi Mustafa Kemal Paşa, aylardır süre gelen askerî hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu görünce taarruz için kararını vermişti. 16 Haziran 1922’de İzmit-Adapazarı istikametine yapacağı seyahat vesilesiyle Ankara’dan ayrılırken, taarruz kararını, yalnız Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) ve Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp) Paşalara söyledi. Bu görüşmede onlara taarruz için gerekli son hazırlıkların süratle tamamlanmasını emretti. Taarruzun gizlilik prensibe son derece dikkat eden Mustafa Kemal Paşa, cepheyi her denetlemeye gidişinde düşmanı olan ve kamuoyundan, planlanan askerî harekâtı gizlemek için vesileler kullandı.

27/28 Temmuz 1922 günü gecesi Akşehir’de yapılan toplantıda, taarruz için tüm hazırlıkların tamamlanması kararlaştırıldı. Bir gün sonraki toplantıda Gazi Mustafa Kemal Paşa, komutanlara genel taarruzla ilgili düşüncelerini anlattı. Ankara’ya döndükten sonra 4 Ağustos günü, taarruz kararını hükûmete duyurdu. 21 Ağustos 1922’de ajanslar Gazi’nin Çankaya’da bir çay ziyafeti vereceğini duyurdular. Oysa o, Ankara’dan ayrılmış; 20 Ağustos günü Akşehir’e Batı Cephesi’ne gelmiş ve 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı için düşmana taarruz için emrini vermişti. 20/21 Ağustos gecesi son bir kez harita üzerinde harekâtın nasıl yapılacağını komutanlara anlatmıştı.

Taarruzu şiar edinen büyük Komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, kuvvetlerin kesin sonuç yerinde toplanması üzerinde özellikle duruyordu. “Yarım hazırlıkla taarruz etmektense hiç taarruz etmemek daha iyidir.” düşüncesini savunan Mustafa Kemal, Sakarya Zaferi’nden sonra kesin sonuçlu bir taarruz için bir yıla yakın bir süre beklemiş, ancak 26 Ağustos sabahı iki piyade tümeni ve iki piyade alayı karşısına on bir piyade, üç süvari tümeni toplamış; böylece harp tarihinin en büyük sıklet merkezini tesis etmiştir.

Aylardır hazırlığı yapılan Türk taarruzu, 26 Ağustos sabah saat 5.30’da Türk topçusunun ateşiyle başladı. 26/27 Ağustos günlerinde düşmanın Karahisar’ın güneyinde elli ve doğusunda yirmi-otuz kilometre uzunluğundaki müstahkem cepheleri düşürüldü. Mağlup olan düşman ordusunun bütün kuvvetleri, 30 Ağustos’a kadar geçen süre içerisinde kuşatıldı. 30 Ağustos’ta yapılan ve adına “Başkumandan Meydan Muharebesi” denilen savaş sonucunda düşmanın ana kuvvetleri imha edildi ve çok sayıda esir alındı.



Düşman ordusunun Başkomutanı General Trikopis de esirler arasındaydı. Tasarlanan sonuç, beş gün gibi kısa bir süre içinde alınmıştı. 31 Ağustos 1922 günü, Yunan kuvvetleri canlarını kurtarmak için İzmir’e doğrul çekilmeye çalışıyorlardı. Bu durum karşısında Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi. Onun, bu tarihi emri ile Türk milletinin tarihinde bir dönüm noktasına gelinmiştir. 15 Mayıs 1919’da Anadolu’yu işgale başlayan Yunanlılar, Türk topraklarından on dört günde sürüldüler. Zafer ışıklarının parıldamaya başladığı bu dönemde taarruz, sonucun alınacağı son dakikaya kadar tüm şiddeti ile devam etmeliydi.

Takip harekâtı, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın gözetimi altında ve bazı önemsiz çarpışmalarla Türk ordusu lehine gelişiyordu. Ordularla işbirliği yaparak ilerleyen süvari kuvvetlerinin önleyici ve kuşatıcı hareketleriyle Yunan ordusu kalıntıları, hiçbir önemli harekete yeltenemeden 7 Eylül akşamına kadar Batı Anadolu’ya doğru düzensiz şekilde devam ettiler. İşgal altındaki yerleşim birimleri birer birer kurtarılırken Yunan ordusu geçtiği her yeri yakıyordu. Hızlı ilerleyişini sürdüren Türk Ordusu, 9 Eylül 1922 günü İzmir’e girdi. Muzaffer Kumandan Mustafa Kemal Paşa, Belkahve’ye gelerek Bornova-Tepecik yönünde Türk kuvvetlerinin İzmir’e girişlerini, buradan izledi; Türk bayrağının Kadifekale’ye çekilişini ve son düşman kalıntılarının İzmir’i terketmekte olduklarını dürbünle Belkahve’de seyrederken İsmet Paşa’ya “Paşam Anadolu seferi yüzaklığı ile sona ermiştir. Bundan sonra başka işlerimize bakarız.” dedi.

büyük taarruz atatürk

Her bakımdan üstün durumda olan Yunan ordusuna karşı kazanılan başarı askerî bir dehanın ürünü idi. Zira Sakarya’nın batısına çekilen düşman, geniş ve son derece önemli stratejik bir harekât alanına yerleşmişti. Bu alan, her çeşit savaş hareketlerine elverişli bulunuyordu. Şimdi de düşman asıl savunma grubu yardımıyla bu alanı Türk birliklerine kapamıştı.

Böyle bir harekât alanında bulunan bir ordu, tüm Batı Anadolu’yu elinde tutar; Kocaeli yarımadasına, İstanbul Boğazı’na Marmara’ya, Çanakkale ve Trakya’ya kadar her türlü etkide bulunabilirdi. Türk ordusu, bu harekât alanı içindeki düşmanı ancak bozguna uğratır ve imha ederse ülke toprakları kurtarılabilirdi.

Türk ordusunun genel zâfiyeti, taarruz stratejisini manevra ve baskın gibi iki önemli etkene dayandırmayı zorunlu kılıyordu. Bu sebeple, Mustafa Kemal Paşa, planlama aşamasında bilhassa hareket serbestliği üstünde durmuştu. Bu yaklaşım, savaş idaresini, kuşatıcı tarzda ve serbest harekât stratejisi içinde gerçekleştirme imkanı vermiştir. Böylece taarruzun durması ve cephenin bir savunma hattına dönüşmesi ihtimali ortadan kaldırılmıştır. Büyük taarruzda arazi birliklerde doldurulmadan, özellikle ileriye yığılmaktan kaçınılarak ve derinlemesine kademeyle serbestlik sağlanmıştır.

Büyük taarruz, askerî stratejisi açısından, gelecek için örnek alınacak bir çok sonuçlar sağlamıştır. Bir kıskaç harekâtının tüm özelliklerini görmek mümkündür. 22 Ağustos’ta taarruz başladığında Türk ordusunun hedefi, Yunan ordusunun güney kanadını parçalayarak kuşatıcı bir zafer kazanmaktı. Bunun için tek bir vuruşta işi bitirebilmek gerekiyordu. Taarruz süresince düşünülen ve planlanan her şey gerçekleştirilmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, Birinci Dünya Savaşı’nın en çok uygulanan “mevzi savaşı” anlayışını, Afyon’da kısa sürede yıkmış; modern stratejinin yaratıcısı ve uygulayıcısı olmuştur. Böylece o, askerlik tarihinde “yıldırım harbi” adı verilen yeni bir dönemi başlatan komutan olmuştur.

Yunan ordusunun Afyon’da bulunan mevzii, modern tahkimatın imkanlarıyla hazırlanmıştı. Ancak Mustafa Kemal’in ordusu, zaptedilemez denilen bu mevzii, birkaç saat içinde parçalama başarısını göstererek stratejide “hareket harbi” kavramına yeni boyutlar kazandırmıştır. Bu uygulama ile, motorlu taşıta sahip olunmadan da yıldırım harbi yapılabileceğini askerî kuramcılara ispat etmiştir.

M. Kemal Atatürk sayfasına dön! «|