- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Büyük Selçuklularda Kubbeli Yapılar

selçuklu kültür ve medeniyetiBüyük Selçuklular zamanında türbelerin bu gelişmesi yanında, kümbet mimarîsinde de XII. yüzyıl boyunca birçok yenilikler olmuştur. İran’da Selçukluların ilk devrinde, daha Tuğrul Bey zamanında Isfahan’ın güneyinde Abarkûh şehrinde 1056 tarihli Kümbedi Ali’de en sade şekliyle sekizgen gövdeli kümbetlerin başlangıcını görmekteyiz. İran’da Selçuklu camilerinin kubbeleri de genellikle dıştan sekizgen bir kaide üzerine oturmaktadır.

Bundan sonra XI. yüzyılın sonuna kadar sekizgen kümbet şekli Büyük Selçuklularda Harekân Kümbetleri ve Demavent Kümbedi gibi en zengin ve gelişmiş abidelerde devam ediyor, yalnız bunlarda köşeler silindirik payeler halinde yuvarlatılmıştır. Kümbetlerin süslemelerinde de XI. yüzyıl sonuna kadar, geometrik şekillerin hakim olduğu görülür.

XII. yüzyıldan Rey’de 1139 tarihli anonim kümbet, tuğladan silindirik bir yapı olup, keskin kenarlı mukarnaslarla nihayetleniyor, fakat bunlar Abarkûh Kümbeti’ne göre çok sadeleşmiş, plâstik kuvvetleri zayıflatılmıştır. Bunun üstü, her halde, çadır biçiminde, kronik bir külâhla örtülü idi. Mukarnaslar ve bunların üstünde yivlerden dar kuşak konik çatının varlığına işaret ediyor. Fakat bu yıkılmış, yalnız gövdesi ayakta kalmıştır.

Azerbaycan bölgesinde, Meraga’da 1147 tarihli ve Sultan Sencer türbesinden on yıl önce yapılan Kümbedi Surh (Kümbedi Kırmız) ise kare plânı ile Karahanlı türbelerinin asıl şekillerine dönüşü gösteriyor. Kümbet, tuğlaların kırmızı rengi yüzünden bu ismi almıştır. Köşelerde, taş başlıkları olan kalın, yuvarlak payeler, çok ince bir tuğla işçiliği göstermekte olup aralarına kare biçiminde küçük firuze çiniler yerleştirilmiştir. Arka ve yan cepheler sivri kemerli ikişer sathî niş halinde teşkilâtlandırılmıştır.



Portal alınlığı firuze mozaik çinilerden geometrik bir örgü motifi ile doldurulmuştur. Kümbet içten tromplu bir kubbe ile örgülüdür. Dış taraftan ise küp biçimindeki gövde üzerinde sekizgen kaide yükselmektedir. Bugün ayakta kalan kubbenin üstünü sekizgen piramit bir çatı örtmekte idi.

Altında tonozlu bir mumyalık vardır. Bunun tonozu kare biçiminde bir orta paye ile duvarlara dayanan, iç içe karelerden bir yıldız biçimindedir. Kümbet adetâ Karahanlı ve Gazneli Devri’ni hatırlatan sağlam ve teknik bakımdan ileri bir tuğla mimarîsi göstermektedir. Tuğlalar, geometrik örnekler meydana getirecek şekilde dizilmiştir.

Yine meraga’da 1167 tarihli, tuğladan, silindirik diğer kümbet, çini süslemelerinin zenginliği ile yirmi yıllık kısa zamanda kendini gösteren parlak gelişmenin canlı bir örneğidir. Plânı tekrar XI. yüzyıldaki silindirik kümbetlere dönüşü göstermektedir. kûfî kitabenin harfleri ve örgü süslemeleri firuze sırlı tuğladandır. Portalin zengin süslemeleri dışında alçak silindirik gövde sade tuğladandır, kubbesi ve dış külâhı yıkılmıştır.

Meraga’da kare ve silindirik kümbetler yanında diğer bir değişik yapı olarak 1196 tarihli Kümbedi Kabud, sekizgen biçimindedir. İçte kubbe, dıştan basık sekizgen piramit çatı ile örgülüdür. Selçukluların sekizgen kümbetleri plânına göre ve Nahcivan’da 1186 tarihli Mümine Hatun Kümbedi’ne benzer şekilde yapılan bu kümbet bütün yüzeylerini kaplayan çok zengin, yıldız geçme biçiminde süslemelerle dikkati çeker. Köşeler, silindirik payelerle yuvarlatılmış, bunlar üstten mukarnaslı sivri kemerli nişlerle birbirine bağlanmıştır.

Daha yukarıda kûfî kitabe kuşağı ve piramit çatıya taşıyan mukarnas frizi yer almaktadır. Firuze çiniler, renkli kümbetin dış görünüşünün zenginliğini büsbütün artırmaktadır. Dıştaki kûfî kitabelere karşılık, içeride kubbenin alt kenarında, kabartma harflerle nesih bir kitabe kuşağı göze çarpar. Azerbaycan kümbet mimarîsinin merkezlerinden biri olan Meraga’dan sonra yine Azerbaycan’da Urmiye gölünün batısında, sınırlarımıza yakın Urmiye (şimdi Rızaiye) de 1184 tarihli Se Kümbet, Meraga’daki 1167 tarihli yuvarlak kümbetin biçimine tamamıyla uygun bir yapıdır.

İlk Müslüman Türklerde Kültür ve Sanat «|