- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Bir Kere Yücelmiş Olmaya Görsün!

kibirli olmakİnsanlar doğaları gereği sürekli kendilerine rakip olarak gördükleri kişilerle çekişme durumundadırlar. Bunu bazen kabul etmez ve çeşitli ifadelerle bir yarış içerisinde olmadıklarını ve hatta bazen “rakip tanımadıklarını” ifade ederler. Bu söylemlerinin altında da büyük olasılıkla yine bir yarış duygusu vardır.

Duygularını yaşamına çok kolay yansıtan insan, yaşamı içerisinde bazı konularda kendilerinden daha uzman, bilgili, yetenekli, yüce… insanlara sürekli taş atar.  Bu taş atma olgusu, çoğu zaman çekememezliğin sonucunda oluşur. Bu davranışıyla kişi, önce kendi psikolojisini olumsuzluklar üzerine kurmaya başlar; sonra ise çevresindeki başarılı insanları hasetlikle kaybetmeye başlar. Yani hem kendisini hem de sosyal çevresini büyük ölçüde yaralar.

Birçoğumuz elma, armut, erik… ağaçlarındaki meyvelere ulaşmak için çabalamışızdır. Bu çabalardan biri –bazen de en sonuncusu– genellikle “taş atarak meyveyi aşağı indirme”dir. Yere indirilen, sonuçta yere indirildikten sonra mideye indirilecek ve çoğu zaman basit bir maddedir. Fakat onu ele geçirmek için kararlılık gösteren birisi için, o basit madde artık büyük bir hedeftir. Buradan da anlaşılacağı üzere genellikle olumsuz durumlar için kullanılan “taş atma” sözcük öbeği, burada da herhangi bir yönden kazanım elde etmek için kullanılmıştır. Atalarımız da bu olguyu anlatmak için “Meyve veren ağaç, taşlanır.” demişlerdir.



İnsan yaşantılarında bu somut olgunun dışında, duygusal yaşantı ürünü olan bazı durumlar da aynen “ağaç taşlanır” gibi yaşanmaktadır. Birçok yönden kendini geliştirmiş, olgun, bilgili, yetenekli, anlayışlı, kültür seviyesi yüksek, birçok kişi tarafından sevilen, alanında uzman… kişiler, çoğu zaman kendilerine göre hem bilgi hem de ahlâk yönünden düşük olan insanlarca yerilmiş, onların bu gelişim düzeylerini çekemeyen insanlar tarafından sürekli yapıcılıktan uzak şekilde eleştirilmişlerdir.

İnsanların hakkıyla elde ettikleri toplumsal konumları, statüleri, kazançları… onları güzel ve istenilen bir yaşantıya doğru çekerken, bir yandan da kişinin bu değerlerle yükselmesini sindiremeyen, onun konumunda olmak isteyen ve çoğu zaman başarılı olamayan, “Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar.” düşüncesini birebir yaşatan, güçsüz insanların taşlamalarına maruz kalır. Bildikleri ve yapabildikleri tek şeyin “taşlamak, yermek, aşağılamak” olduğu insancıkların bu davranışları, duruşu ve düşüncesiyle kendini ortaya koymuş birisi için çoğu zaman gerçeğin değişmesi yönünde bir şey ifade etmez.

Şu geçici dünyada, kişilerin gerek götürdükleri gerekse de arkasında bıraktıkları düşünüldüğünde en önemli ve hatta belki de tek kazanımları, maddeden uzak olan bilgi, beceri, kültür, ahlâk… gibi soyut değerlerdir. Bu değerler de aynen bir ağaç gibi kökleri, bedeni ve dalları olan bir insanın meyveleri olarak görülebilir – tanımlanabilir. Kazanılması uzun bir süreç alan ve yaşantı ürünü olan bu değerlerin başkasına ait olduğunu kabullenemeyen, sözün ötesine geçemeyip iş açısından hiçbir eylemi olmayan basit varlıklar tarafından yerilmesi, günlük yaşantımızda da sıkça karşılaştığımız bir durumdur.

Her ne kadar insanın iç güdüsünü yansıttığı veya bunların doğal yaşamın ürünleri olduğu düşünülse de; alanında, konusunda veya her alanda soyuna, vatanına, bayrağına, insanlığa… yararlı olmaya çalışmış, bu işte de kendi çapında başarılı olmuş her insan, değer verilmesi gereken birisidir. Onu taşlamalar, yermerler… sadece ve sadece onu çekemeyenlerin yaptıkları basit ve alçakça eylemlerdir…

Orkun KUTLU

Orkun Kutlu