- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Atatürk’ün Dik Duruşu

atatürk yemek masasındaBütün dünyaya meydan okuyan lider, ulu önder Atatürk’ün yemek masasındaki bu fotoğrafına çok dikkatli bakmanızı rica ediyorum. Emperyalizme karşı savaş başlatan büyük kurtarıcı, masada gördüğünüz 32 kral ile 62 cumhurbaşkanının içinden nasıl da bir bakışta fark edilebiliyor…

Gördüğünüz yemek masasında 32 kral, 62 cumhurbaşkanı oturuyor. Birinci Dünya Savaşı’nda topraklarımızı işgal etmeye niyetlenen İngiliz, Fransız ve İtalyanların devlet başkanları bu masada Atatürk’ün konukseverliği sayesinde oturabiliyorlar. Buradaki krallar ve cumhurbaşkanlarının duruşunda, standart bir devlet memuru edası hissediliyorken; Mustafa Kemal Atatürk’ün dik duruşu, asaleti ve liderlere örnek bakışları Türklüğe armağan olduğunu gözler önüne seriyor.

Atatürk’ün “Ben bu millete bir tek uşak olmayı öğretemedim.” vecizesi gibi bazı bilindik anılarının yanında, aşağıdaki bilinmeyen bir anısı da onun milleti için ne kadar dik duruşlu ve kararlı bir önder olduğunu göstermektedir:

Mustafa Kemal, General Harbord başkanlığında bir Amerikan heyetinin manda konusunda Amerika’yı ilgilendiren sorunları incelemek için Ermenistan’a gitmek üzere yolda olduğunu haber almıştı. General Harbord ve heyeti, Sivas Kongresi’nin bitiminden sonra Sivas’a gelmişlerdir. Mustafa Kemal 20 Eylül 1919’da General Harbord’u kabul etmiştir. Mustafa Kemal sıtmadan rahatsızdı ve yorgun görünüyordu. Ama iki buçuk saatlik bir görüşme süresince kolaylık ve rahatlıkla konuşarak, düşüncelerini bir mantık düzeni içinde öne sürmüştür.



Amerika ile iyi ilişkiler kurmayı yadırgamıyordu. Ancak bu ilişkinin, yalnız yardım temeline dayanmasını istiyordu. Amerika’nın otoritesini fazla duyurmasını, hele Türkiye’nin iç işlerine karışmasını kabul etmiyordu. Harbord, Türkiye’nin geçmişteki siciline değinerek, kendi kendisine saygısı olan hiçbir milletin, elinde tam bir otorite bulundurmadan mandaterlik sorumluluğunu alamayacağını belirtmiş ve Ermeni kıyımından söz etmiştir.

Atatürk, başında bulunduğu hareketin bütün soy ve dinden insanların haklarına saygı göstermek isteğinde bulunduğunu ve gerekirse bir açıklama yaparak, Hıristiyanların bu konudaki endişelerini gidermeye hazır olduğunu bildirmiştir.
Harbord, “Şimdi ne yapmak niyetindesiniz?” diye sormuştur. Konuşmaları sırasında Mustafa Kemal, parmakları arasında çevirdiği bir tesbihle oynamaktaydı.

O sırada sinirli bir hareketle tesbihin ipini koparmış taneler yere düşüp dağılmıştı. Mustafa Kemal, taneleri teker teker toplamış ve bunun General’in sorusuna cevap olduğunu söylemiştir. Böylece, ülkenin dağılmış parçalarını bir araya getirmek, düşmanlardan temizlemek, bağımsız ve uygar bir devlet kurmak isteğini belirtmiş oluyordu. Harbord, bu türlü bir umudun ne mantığa, ne de askeri gerçeklere uymadığını söylemiştir.

Birtakım insanların kendi canlarına kıydıklarını biliyoruz.  Şimdi de bir milletin intiharına mı tanık olacağız?” demiştir. Mustafa Kemal’de, “Söyledikleriniz doğrudur. General” demiştir. “İçinde bulunduğumuz durumda yapmak istediğimiz şey, ne askerlik açısından, ne de başka bir açıdan açıklanabilir. Ancak, her şeye rağmen, yurdumuzu kurtarmak, özgür ve uygar bir Türk devleti kurmak, insan gibi yaşayabilmek için yapacağız bunu” demiştir.

Başaramazsak bir kuş gibi düşmanın avucu içine düşecek ağır ve şerefsiz bir ölüme katlanacak yerde atalarımızın çocukları olarak, döğüşerek ölmeyi tercih ederiz.” Mustafa Kemal’in kararlılığı, Harbord’u etkilemişti. “Herşeyi hesaba katmıştım, ama bunu değil. Sizin yerinizde olsaydık, biz de aynı şeyi yapardık.” demiştir.

M. Kemal Atatürk sayfasına dön! «|