- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Atatürk İnkılapları Nelerdir?

atatürk inkılaplarıAtatürk Türk milletinin geleceğini cumhuriyetle çizerken, ileri ve medeni bir toplum olmanın gereğini de ortaya koymuştur. Atatürk’e göre sıra ülkeyi her alanda modern, çağdaş bir düzeye getirecek inkılâpların yapılmasına gelmişti.

Atatürk inkılapları tamamen Türk halkının ihtiyaçlarına yönelik olarak yapılmıştır. “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline eriştirmektir. İnkılâplarımızın temel kuralı budur.” diyen Atatürk, İnkılaplarını siyasal, toplumsal, hukuk alanında, eğitim kültürel ve ekonomik alanda gerçekleştirmiştir. Ekonomik alanda 1923’te Türkiye’de ilk İktisat Kongresi yapılmıştır.

Atatürk, “Kılıç kullanan kol yorulur, ama sapan kullanan kol gün geçtikçe daha çok güçlenir.” ifadesi ile ekonominin önemini vurgulamıştır. Atatürk, kongrede ülkenin gerçek sahibinin halk olduğu görüşünü, siyasi alandan ekonomik alana kaydırarak bir defa daha tekrarlamıştır. Anadolu köylüsünü “bir lokma bir hırkaya” razı olarak yaşamaktan vazgeçirmeye çalışmıştır.

Atatürk inkılaplarının Atatürk ilkeleriyle ilişkisini görmek için “İlke – İnkılap İlişkisi” başlıklı yazımıza; Atatürk inkılaplarının kronolojik sıralamasını ve tarihlerini toplu olarak görebilmek için “İnkılaplar Kronolojisi” başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.

Siyasal Alanda Yapılan Devrimler

Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde 1919 yılında başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşımız 1922′de tamamlandı. Osmanlı Devleti yöneticileri bu savaşın önderleri hakkında ölüm fermanları imzalamaktan çekinmediler. Kurtuluş Savaşı bittiği zaman bir yanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti, öte yanda Osmanlı Saltanatı vardı.

Büyük Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922 günü kabul ettiği bir yasa ile tarihimizde saltanat dönemi kapandı. Yeni bir dönem başladı. Osmanlı Saltanatının kaldırılmasından sonra 1921 Anayasası’nda değişiklikler yapıldı. 29 Ekim 1923 günü Türkiye Devleti’nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu kabul edildi. Cumhuriyetin ilanı ile tarihimizde Cumhuriyet Dönemi başladı.

1- Saltanatın Kaldırılması: Osmanlı Devleti’nde egemenlik hakkı padişaha aitti. TBMM açıldığında millet egemenliği benimsenmişti. Ancak o sırada şartlar uygun olmadığından padişaha dokunulmamıştı. İtilaf Devletleri Lozan konferansına İstanbul Hükümeti’ni de çağırarak Türk tarafını bölmek istemişlerdi. Bu durum TBMM’de sert tepkilere yol açtı. Bundan yararlanan Mustafa Kemal saltanatın kaldırılması için girişimlerde bulundu. TBMM 1 Kasım 1922′de saltanatı kaldırdı.

Saltanatın kalkmasıyla;

a. 622 yıllık Osmanlı Devleti ve Osmanlı hanedanının egemenliği ortadan kalktı. Millet egemenliği kesinleşti.
b. Laiklik konusunda ilk ve en önemli adımlardan biri atıldı.
c. Lozan görüşmelerinde Türk tarafını bölme girişimleri sonuçsuz kaldı.
d. TBMM halifeliğin devamına karar verdi. Osmanlı ailesinden Abdülmecid Efendi halife seçildi.

Saltanatın kaldırılması devlet başkanlığı ve rejim sorunun ortaya çıkmasına neden oldu. Bu sorun da Cumhuriyetin ilanı ile çözüldü.

2. Cumhuriyetin İlanı: Mustafa Kemal daha Amasya genelgesi ve Erzurum Kongresi’nde yeni Türk Devleti’nin millet egemenliğine dayalı olacağını belirtmişti. 1921 Anayasası’nda egemenlik hakkının millete ait olduğu açıkça belirtilmişti. Ancak vatanın kurtuluşuna öncelik verildiğinden rejim konusuna girilmemişti. Saltanatın kaldırılması ile yeni Türk devletinin rejiminin ne olacağı, devlet başkanının kim olacağı konuları gündeme geldi. Bu arada TBMM yenilendi. Yeni meclis Lozan Antlaşması’nı onayladı. Ancak meclis hükümeti sisteminden dolayı hükümet kurmakta zorlandı. Bunun üzerine harekete geçen Mustafa Kemal 29 Ekim 1923′te Cumhuriyetin ilan edilmesini sağladı.



Cumhuriyetin ilanıyla;

a. Devlet başkanlığı ve rejim sorunu çözüldü.
b. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlıkları makamları oluştu.
c. Meclis hükümeti yerine kabine sistemine geçildi. Mustafa Kemal Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı seçildi. İsmet Paşa’yı başbakan olarak atadı.
d. Egemenlik hakkı kesin olarak millete verildi.

3. Halifeliğin Kaldırılması: Saltanatın kaldırılmasından sonra halifeliğin devamına karar verilmiş, Abdülmecit Efendi halife seçilmişti. Ancak bu durum ülkede din ve devlet başkanlığı şeklinde iki başlılığa yol açmaktaydı. Ayrıca milliyetçilik, milli egemenlik ve laik devlet anlayışında böyle kurumlara gerek yoktu. Eski rejim yanlıları ile Mustafa Kemal’e ve inkılaplara karşı olanlar halifeyi sığınak olarak görüyorlardı. Halife de bir devlet başkanı gibi hareket ediyordu. Bu durum cumhuriyet rejimini tehlikeye düşürüyordu. Bütün bu nedenlerden dolayı 3 Mart 1924′te halifelik kaldırıldı. Tüm Osmanlı ailesinin de yurt dışına çıkarılması kararlaştırıldı.

Halifeliğin kaldırılmasıyla;

a. Eski rejime dönüş yolları tıkandı.
b. Laiklik alanında en önemli adım atıldı.
c. İnkılapların önündeki engeller ortadan kalktı ve inkılaplar hızlandı.

4. Türkiye’nin İdari Teşkilatlanması: Yeni Türk Devleti kurulduktan sonra idari teşkilatı yeniden düzenlendi. En büyük idari birim il oldu. İller ilçelere, ilçeler de nahiye ve köylere ayrıldı. Türkiye’nin ortasında yer alması, savunulma kolaylığı, Milli Mücadelenin merkezi olması gibi nedenlerden dolayı Ankara’nın başkent olması da kabul edildi (13 Ekim 1923).

5. Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri: Yeni Türk Devleti’nin rejimi; millet egemenliğine dayalı demokrasi yönetiminin bir uygulanış biçimi olan cumhuriyetti. Demokrasi yönetimlerinde farklı görüş ve düşüncelerin yönetimde temsil edilmesi gerekliydi. Atatürk farklı görüşlerin mecliste temsil edilmesini, bu yolla hükümet çalışmalarının denetlenmesini ve sorunlara farklı çözümler bulunmasını istiyordu. Bu da ancak çok partili hayata geçmekle mümkündü. Bu nedenle cumhuriyetin ilanından sonra yeni partilerin kurulmasına izin verdi.

Eğitim Alanında Yapılan Değişiklikatatürkün devrimleri

Osmanlı Devletinde eğitim sistemi dinseldi. Mahalle okulunu bitirenler isterlerse öğrenimlerini Medreselerde sürdürürlerdi. Medreselerde genel olarak dini bilgiler öğretilirdi. Bu öğrenim kurumlarında tekniğe, bilime önem verilmezdi. Medreselerin yanı sıra İmparatorluğun devlet işleri için kurulmuş Enderun adlı Saray Okulu vardı. Çok sonraları Tanzimat Döneminde Ortaokul dengi Rüştiye, Lise dengi İdadi ve Sultani okulları açıldı. Daha sonra Tıp, Harp Okulu, Mülkiye Okulları kuruldu.

Cumhuriyet döneminde dine bağlı eğitim sistemine son verildi. Eğitim kurumlarında bilimsel yöntem ve ilkelere dayalı eğitim çalışmaları başladı. Tüm okullar bu ilkelere göre yeniden örgütlendi.

Atatürk eğitime, öğretime çok önem verdi. Bilgisizliği kısa yoldan çözmek, okuma yazmayı kolaylaştırmak amacı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1928 tarihinde Türk Alfabe Yasası’nı kabul etti. Bu alfabe ile okuma yazma öğrenilmesi için Ulus Okulları açıldı. Bütün yurtta okuma yazma öğrenme çalışmaları başladı. Atatürk, Ulus Okullarında Başöğretmen olarak dersler verdi.

Harf değişikliğini, dilde özleşme izledi. Arapça ve Farsça sözcüklerden oluşan Osmanlıca yerine Türkçe konuşulup yazılmaya başlandı. Atatürk Türk Dili’nin benliğine kavuşma çalışmalarını yürütmek amacı ile 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdu. Dilimiz yabancı sözcüklerden arındı.

1. Tevhid-i Tedrisat Kanunu: 3 Mart 1924′de çıkarılan bu kanunla bütün eğitim – öğretim kurumları birleştirilerek Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. 1925′de medreseler kendiliğinden kapandı. Medreselerin yerine bugünkü ilk, orta, lise ve yüksek okullarla meslek liseleri açıldı.

Atatürk’e göre eğitim – öğretim milli ve çağdaş olmalıdır. O “dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanılmalı” demiştir.

Milli eğitim sisteminde gözetilmesi gereken başlıca ilkeler;
• Öğretim birliğinin sağlanması, yaygınlaştırılması ve kolaylaştırılması
• Eğitim programlarının toplumun ve çağın gereklerine göre düzenlenmesi
• Eğitim – öğretimin disiplinli ve bilimsel olması, kız erkek eşitliğinin sağlanması
• Görevlerini bilen yetenekli öğretmenlerin yetiştirilmesi

2. Harf İnkılabı: 1 Kasım 1928′de yapılan harf inkılabı ile okuma yazması kolay ve Türkçeye daha uygun olan Latin alfabesine geçildi. Türkçenin Arapça ve Farsçanın etkisinden kurtulması sağlandı.

3. Türk Tarih Kurumu: 1931′de kuruldu. Böylece Türk tarihinin temelleri, eski Türk devlet ve uygarlıklarının araştırılması sağlandı. Türk tarihinin köklü ve ileri bir uygarlığa sahip olduğu ortaya kondu.

4. Türk Dil Kurumu: 1932′dekuruldu. Böylece Türkçenin dünya dilleri arasında yerini alması, bilim dili haline gelmesi, yabancı kelimelerden temizlenmesi, Arapça ve Farsçanın tesirinden kurtarılması hedeflendi.

5. Güzel sanatlar alanında çalışmalar yapıldı. Devlet konservatuarı ve güzel sanatlar akademisi kuruldu.
6.  Eğitim öğretimi geliştirmek için yeni okullar açıldı. İstanbul Üniversitesi kuruldu, ziraat mektepleri açıldı. Milli kültür ve milli ahlakı geliştirmek için çalışmalar yapıldı.

Sonraki Sayfa »|

M. Kemal Atatürk sayfasına dön! «|