Diksiyon Tekerlemeleri
Tarih: 24 Haziran 2014 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 14 Yorum var.
Diksiyon tekerlemeleri, akıcı ve güzel konuşmaya çalışanların yararlandıkları dil egzersizi örnekleridir. Günümüzde akıcı ve güzel konuşmanın ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsanlar üzerinde ses tonumuzun ne denli etkili olduğunu da yapılan araştırmalar göstermektedir. Ses tonumuzu etkili ve güzel biçimde kullanmamız bizim toplum içerisindeki dikkate değerliğimizi, mesleğimizi ve sosyal yaşantımızı baştan sona değiştirmektedir.
O hâlde haber sunucuları, radyo programı yapanlar, TRT muhabirleri, ses sanatçıları, sinema oyuncuları, seslendirme sanatçıları gibi sesini etkili ve güzel kullanan kişiler nasıl bir eğitim almaktadırlar? Kuşkusuz bu soruya profesyonel anlamda şan eğitimini anlatarak yanıt verecek olursak, yazı odağından uzaklaşmış olur. Diksiyon adına yapılan tüm eğitimlerde kullanılan bazı yöntemler bulunmaktadır. Bu yöntemlerden biri de, diksiyon tekerlelemeleri ile çalışmalar yapmaktır.
Çocukken çok sevdiğimiz bu tekerlemeler, ilerleyen yaşlarda mesleği veya kişisel gelişimi için güzel konuşmaya önem veren insanlar tarafından bir diksiyon egzersizi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tekerlemeleri, yaygın usül olarak aklımızda tutarak tek çırpında söyleyebilmek en yaygın yöntemdir. Fakat bunun dışında dilimizin altına kalem veya misket koyarak da bazı yöntemler deneyebilirsiniz. Tekerlemeler içerisinde “Dal sarkar, kartal kalkar; kartal sarkar, dal kalkar.“ şeklinde birbirine çok benzeyen sözcüklerin, sırf tekerleme yaratmak için arka arkaya getiridildiği örnekler de vardır. Bununla birlikte, bir olay örgüsü / mantık bağı bulunan benzer sözcüklerden yapılan uzun ifadelerin diksiyon eğitiminde daha kullanışlı olduğu görülmektedir.
Doğan Avcıoğlu ve Yön Hareketi
Tarih: 24 Haziran 2014 | Bölüm: D | Yorumlar: Yorum yok.
Doğan Avcıoğlu, Fransa’da Siyasal Bilgiler ve İktisat okudu. 1961’de bir kısım arkadaşlarıyla “Yön” dergisini kurdu ve başyazarlığını yaptı. 1967’de “Türkiye’nin Düzeni”ni yayımladı. Bu kitap, büyük yankı uyandırdı. 1969-71 arası “Devrim” dergisini çıkardı. Doğan Avcıoğlu da, öteki sosyalistler gibi, Atatürk devrimlerinin yarıda bıraktırılmış ve hedefinden saptırılmış olduğu kanaatini taşır. Dolayısıyla bu yarıda kalmış devrimi, esas mecrasına akıtmak lazımdır.
Avcıoğlu, devrimleri de ulusal ve sosyoloji devrimi diye ikiye ayırır. Ona göre, devrim, toplumsal bir savaştır. Bu savaş, büyük arazi sahipleri, tefeciler ve büyük burjuvazi, bunların destekçileri ile dost güçler yani devrimci ordu gücü arasında yapılacaktır. Bu dost güçler ise devrimci aydınlar, öğretmenler ve üniversite gençliğidir. Doğan Avcıoğlu, CHP’nin “düzen değişikliği” programını kapitalizmi halka yaymaya çalışan bir program olarak niteler. Doğan Avcıoğlu, Anadolu’da bir Kürt devleti kurulmasına, ABD, Çin ve Rus uyduluğunun getirilmesine de karşıdır.
Yön hareketinin esas teorisyeni Doğan Avcıoğlu olduğu için onun fikirleri bu hareketi de temsil eder. Yön hareketinin amacı, düzen değişikliğini gerçekleştirmek, yönetimi tutuculardan kurtarmaktır. Bu grup, devletçiliğe, dayalı plânlı, programlı bir ağır sanayi gerçekleştirmeyi de hedefler. Doğan Avcıoğlu, “Türkiye’nin Düzeni”nde Türk toplum tarihini farklı şekilde yorumlamış, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri‘ni çağlarının en ileri toplumları olarak nitelemiştir. O, Asya tipi üretim tarzı (ATÜT) anlayışına ve Osmanlı’yı bu açıdan değerlendirmeye de karşıdır.
Samiha Ayverdi
Tarih: 23 Haziran 2014 | Bölüm: S | Yorumlar: Yorum yok.
Sâmiha Ayverdi, bir romancı olarak tanınmış olmakla beraber tefekkürü olan bir yazardır. Kendisi Kenan Rıfaî’nin yerine tarikatın başına geçmiş ve kırk seneden fazla Rıfaî tarikatının şeyhliğini yapmıştır. Romanlarının dışında muhtelif kitapları vardır. Sâmiha Ayverdi’nin amacı, çağdaş bir İslâmî Türk ruhunun tasavvufî yaşayışla olgunlaşmış olarak toplumumuza hız verici, yol gösterici ve örneklendirici bir canlılık kazanmasıdır. Onun kitapları içinde bizi burada doğrudan ilgilendireni “Kölelikten Efendiliğe” adlı küçük eseridir. Sâmiha Ayverdi, yazılarında ve romanlarında daima, maddenin üstüne çıkmayı, onu yenmeyi ve mana ile dirilmeyi esas almaktadır. İnsan mana ile dirilmedikçe bir puttan ibaret kalır.
“Hicri 1400. Yıla Yaklaşırken Kölelikten Efendiliğe” isimli eser, hicretin 1400. yılı münasebetiyle yazdığı bu risalenin önsözünde Sâmiha Ayverdi; İslâm ülkelerinin devlet başkanlarına, İslâm aydınlarına hitap etmektedir: “Ey Müslüman Emirler, İslâm Münevverleri, Devlet Reisleri ve Müslüman Kardeşlerim!” Bu hitaptan sonra yazar maksadını anlatmaktadır: Bu risale 1400. senesini idrak etmek üzere olan hicrî takvimi, bütün İslâm âleminin birlikte karşılamasını teklif etmek, din kardeşlerimizle müşterek dert ve davalar üstünde kısaca dertleşip halleşmek niyetiyle yazılmıştır. “Bu risale, İslâm’la şereflenmiş her Müslüman milletin kitabıdır ve ilâ-yı kelimetullah’a davettir.”
Sâmiha Ayverdi kendisini “…gönlünde İslâm’ın aşkı alev alev yanan, bütün İslâm âleminin birliği ve beraberliği temennisindeki ihlâs ve samimiyetine Allah’ı şahit tutan bir Müslüman” olarak nitelemektedir (Önsöz). Sâmiha Ayverdi, Doğu’yu, Batı’yı Yahudiliği ve Hristiyanlığı tahlil ettikten sonra, kitap ilmi, toplumsal, dinî, iktisadî, ticarî teknik ve eğitimle ilgili birtakım teklif ve temennilerle kitabı bitirmektedir. Ona göre, İslâm’ın bugünkü en mühim meselesi Müslümanların birlik ve yardımlaşma ruhu içinde yetişmelerinin sağlanmasıdır. Çare ise “İslâm âlemini yeniden diriltmek İslâm’ın ruhunu, Kur’an ahlâkını geri getirmek ve İslâm birliğini kurmak gerekliliğidir”.
Neden – Sonuç Cümleleri
Tarih: 23 Haziran 2014 | Bölüm: Cümlede Anlam, Dil-Anlatım | Yorumlar: 37 Yorum var.
Neden – sonuç cümleleri, meydana gelen bir olay veya durumun bir nedene bağlandığı, gerekçe olarak bir sebebin ileri sürüldüğü cümlelerdir. Şöyle ki, meydana gelen her olayın bir mantıklı gerekçesi vardır ve bu cümlede belirtilmiş ise nedeni belli bir sonuç cümlesi oluşur. Bu “neden“, “çok bağırmak, erken kalkmak, para harcamak, yavaş yürümek, sınıfı geçmek, geç kalmak” gibi her türlü durum veya olay olabilir. Böyle bir gerekçenin “sonucu” olarak; “sesi kısılmak, uykusu gelmek, borca girmek, otobüsü kaçırmak, bisiklet almak, işten atılmak” gibi durumlar ortaya çıkabilir. İşte bu türden, nedeni ve sonucu belli bir cümleye “neden – sonuç cümleleri” denilmektedir.
Böyle cümlelerde, bir sonuç ifadesini meydana getiren olumlu veya olumsuz nedenler dile getirilmektedir. Örneğin, “Hatalı sollama yaptığı için kaza yaptı.” cümlesinde “kaza yapma” ifadesi bir sonuç bildirir. Şimdi bu sonuç cümlesine soralım: “Neden kaza yaptı?” Cümlede bu sorunun cevabı olarak “hatalı sollama yapması” verilmiştir. Bu nedenle cümlemiz bir “neden – sonuç” cümlesi kabul edilmelidir. Ayrıca neden – sonuç cümlelerinin, aynı zamanda sebep – sonuç cümleleri adıyla da tanımlandığı unutulmamalıdır.
Neden – sonuç cümleleri ile amaç – sonuç cümlelerini sıkça birbirine karıştırırız. İkisi arasında çok basit bir anlam ayrımı vardır. Amaç – sonuçta, kişinin istendik bir hedefi söz konusudur. Neden – sonuç cümlelerinde ise gerçekleşen bir sonuç ifadesinin neden böyle olduğu anlatılmaktadır. Bir neden – sonuç cümlesini anlayabilmek için cümledeki “için” kelimesinin yerine “amacıyla” getiririz. Eğer cümle anlamlı oluyorsa, o cümle neden – sonuç cümlesi olamaz. Çünkü “amaç – sonuç” cümlelerinden hatırlayacağımız üzere cümledeki “için” kelimesinin yerine “amacıyla” gelirse, o cümle “amaç – sonuç” cümlesi olur. Örneğin “Yere düştüğüm için kolum kırıldı.” cümlesini “Yere düştüğüm amacıyla kolum kırıldı.” şeklinde ifade edemeyiz. İşte bu yüzden bu cümle neden – sonuç ilişkisi ifade etmektedir.