Hangi Araba Nerede Üretiliyor?
Tarih: 23 Kasım 2013 | Bölüm: Bilgisaçar | Yorumlar: 56 Yorum var.
Kültürümüzde bir malın hangi ülkeye ait olduğu, nerede üretildiğini araştırmak ve ona göre bir değer biçmek gibi garip bir takıntı var. Aslında bu takıntı, gerçekten çoğu zaman geçerli bazı deneyimler sonucu oluşmuştur. Almanya gibi bazı ülkeler, malzemeden ve işçilikten çalmayıp gerçekten kaliteli mallar üretirken; Çin gibi bazı ülkeler ise sadece üretmiş olmak ve pazarda yer almak adına en düşük maliyet ve işçilikle ürün ortaya koyma derdindedir.
Böyle kapitalist bir düzende halkın söz varlığında “Çin malı, ital ürün, Avrupa menşeli, Alman arabası, İsveç çakısı, Japon metali, Volkswagen motoru, Kore malı, Fransız yapımı” gibi iyi veya kötü izlenim uyandıran kelimeler oluşmuştur. Örneğin iç ve dış donanımı kağıt üzerinde on numar görünen “Chery” marka Çin malı otomobiller, Türkiye’de hiç tutulmamıştır. Çünkü bizler biliyoruz ki Çinliler malzeme ve işçilik maliyetini en düşük düzeyde tutarak, Audi veya Bmw gibi araçların çakmasını yapmayı çok severler. Ve can güvenliği ile konfor bu araçların standart donanımının sağlayabileceği bir şey olamaz. Tabi bu kişiden kişiye değişebilir; fakat toplumun “çin malı” yakıştırması, bu arabanın 1-0 piyasada yenik başlamasına neden olmuştur.
Yüklem Nasıl Bulunur?
Tarih: 23 Kasım 2013 | Bölüm: Cümlenin Öğeleri, Dil-Anlatım | Yorumlar: 56 Yorum var.
Cümledeki yüklem nasıl bulunur, kolay yoldan yüklem nasıl tespit edilir bu yazıda öğreneceksiniz. Yüklemi bulmak, karışık ve zor bir şey olarak görünse de, bu belki de Türkçenin dil bilgisi konularındaki en kolay kısımdır. Aşağıda gösterilen yöntemlerden yararlanarak cümlenin yüklemini akılda kalıcı ve en kolay biçimde bulmanız mümkündür.
İş, oluş, hareket, olay ve yargı bildirir. Yani o cümlede ifade edilen asıl anlamı karşılayan kelime veya kelime grubu yüklemdir. Genelde fiil olmak üzere, bazen isimler de yüklem olabilir. Ayrıca yüklemler genellikle sonda bulunur. Yüklem cümlenin temel öğesidir, geriye kalan bütün öğeler onun yardımcısıdır.
Cümlenin öğeleri bulunurken, en başta yüklem bulunur ve kalan bütün öğeler yükleme sorulan sorularla bulunur. Onun için bir cümlenin önce “Burada olan olay ne, yargı bildiren sözcük hangisi?” diye sorarak ve aşağıda tarif edilen yöntemleri kullanarak yüklemini bulmak, daha sonra diğer öğeleri göstermek gerekir.
Yüklem, isim de olsa, fiil de olsa mutlaka bir “yargı” ifade etmelidir. Gerçekleşen bir iş, oluş, hareket veya var olan bir durum gösterilmiyorsa, o sözcüğün yüklem olması mümkün değildir.
Örnek: “Kontrolü kaybeden araç bariyerlere çarptı.” cümlesinde bütün anlamı üzerinde toplayan ve yargı içeren sözcük “çarptı” çekimli fiilidir. Bu nedenle o kelime yüklem olarak kabul edilir.
Önemli Bilgi: Bir cümle sadece yüklemden oluşabilir. Bir cümlede özne ve yüklem cümlenin “temel” öğesidir, geri kalan bütün öğeler (dolaylı tümleç, zarf tümleci, nesne) “yardımcı” öğe olarak kabul edilir.
İsmail Gaspıralı
Tarih: 21 Kasım 2013 | Bölüm: Ulular | Yorumlar: Yorum yok.
Osmanlı Devleti’nde Türkçecilik eğiliminin hız kazandığı ve Orta Asya Türklüğü ile İslâmiyetten önceki Türk tarihine ilginin arttığı dönemde, diğer Türk illerinde de Türkçülüğün ilk belirtileri görülmeye başlamıştı. Bunların Azerbaycan’la ilgili olanlarına kısaca temas etmiştik. Bu bölümde ise, Türkçülüğün çok önemli bir şahsiyeti olan İsmail Gaspıralı’dan ve onun hizmetlerinden söz edeceğiz. İsmail Gaspıralı’nın hayat çizgisi ile fikirlerinin gelişmesi arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Onun yetişme tarzı, bulunduğu çevreler, aldığı tesirler ve hayat tecrübesi, sonunda Türkçülük fikrine ulaşmasını sağlamıştır.
İsmail Gaspıralı, 1851’de Kırım’ın Bahçesaray şehrinde dünyaya gelmiştir. Kırım, o tarihte yaklaşık yetmiş yıldan beri Rus hâkimiyeti altında bulunuyordu. Ruslar, Kırım‘ın Türk halkını tehcire zorlamışlar, böylece buradaki Türk nüfusun azaltılmasına çalışmışlardı. 19. yüzyılın ortalarında bu faaliyetleri hâlâ devam ediyordu. İşgal altında tuttukları diğer Türk illerinde yaptıkları gibi, Kırım’da da Türklerin milliyet şuurundan uzak kalmaları için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Kaldı ki, Gaspıralı daha küçük yaşlardayken Kırım Savaşı çıkmış; Rusya, Osmanlılara karşı savaşırken İngiltere, Fransa ve daha sonra Piyemonte‘nin de katılmasıyla karşısında bir müttefikler cephesi bulmuştu. Kırım Savaşı, özellikle Sivastopol dolaylarında yoğunlaşmış; Ruslar, dünyanın en güçlü kalesi sayılan bu şehri bir yıla yakın şiddetle savunmuşlar, ancak sonunda boyun eğmek zorunda kalmışlardı. Savaştan sonra toplanan Paris Konferansında Rusya’nın Karadeniz’de savaş gemisi bulundurmasını ve tersane inşa etmesini önleyici kararlar alınmıştı.
Aynı dönemde Rusya, Panslavizmi bir devlet politikası hâline getirmişti. Panslavizm, Slav soyundan gelen bütün topluluklann. Rusya’nın önderliği altında birleşmesi hedefini güdüyordu. Bunun tatbikattaki sonuca ise, Rusların, birer Slav topluluğu olan Bulgarları, Sırpları ve Karadağlıları himayesi, hattâ kışkırtması, Osmanlı Devleti’nden bağımsız olmalarını sağlayıcı yollara başvurması olmuştu.
Çin Sarayı’na Kürşad’la Türk Baskını
Tarih: 19 Kasım 2013 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: 1 Yorum var.
Kür Şad’ın narasıyla indik Tanrı Dağı’ndan
Ruhumuzu kandırdık Orkun’un kaynağından,
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur.
Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur!
Yüce Türk milleti bütün tarihi boyunca nice adsız kahramanlar yetiştirmiştir. Halâ da vatan ve millet uğruna bu isimsiz yiğitler canlarını fedâya devam ediyorlar. Bir sürü ihanete, yolsuzluğa, ahlaksızlığa rağmen, milletimizin bugün var olması ve ayakta durması bu adsız kahramanların yüzü-suyu hürmetinedir. Bunların çoğunun isimleri belli olmadığından, sadece cefakâr ve vefakâr Türk milletinin dualarında yaşarlar. Diyebiliriz ki, Kür Şad da bunlardan biri iken, rahmetli Atsız Beğ tarafından tarihin tozlu sayfalarından çıkarılmış ve Türk tarihindeki kıymetli yerini almış olduğundan şanslıdır. Bununla birlikte, zaman zaman gereksiz yere, Kür Şad var mıydı, yok muydu gibi tartışmalar yapılıyor. Eski Türk tarihiyle ilgilenen herkes bilir ki, Kür Şad hadisesi bizatihi yaşanmış ve tarihte Kür Şad benzeri bir şahsiyet mevcut olmuştur. Bu hususta ancak şu sorulabilir; Çin kaynaklarında Kie She-schuai veya Chieh She-shuai yazılışı Kür Şad’a karşılık gelir mi, gelmez mi?
Zamanımızdan binlerce yıl önce bugünkü devletimize de adını veren Kök Türk Kağanlığı içeriden ve dışarıdan vurulan darbeler neticesinde çok kötü bir duruma düşmüştü. Vaziyeti neredeyse Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. asrın başlarındaki haline benziyordu. Kağanlığın dâhilinde hertürlü nimetten ve haktan yararlanan kavimler Çin’in kışkırtmalarıyla ayaklanmışlar, Çin imparatorluğu iyice zayıflayan Kök Türk ordularını yenmeye başlamıştı. Devletin başı olan İllig Kağan kendi teb’asının ihaneti sonucu, 630 tarihinde, birkaç kez peşindekileri atlattığı halde, Çinliler tarafından tuzağa düşürülerek yakalandı ve bazı hanedan üyeleriyle beraber Çin’e götürüldü.Bu arada Türk tarihinin en göz kara yiğitlerinden birisi olan Kür Şad’ın ağabeyi Tuglu (Tu-lu/ Törü) herhalde Kür Şad’ı 630 bozgunundan önce Çin’e getirmişti.