Tenafûr (Kakofoni) / Dil Yanlışları
Tarih: 22 Kasım 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Tenafür, bir kelime veya kelime grubundaki seslerin telâffuz bakımından birbirleriyle uyuşamaması, kulağa hoş gelmeyen bir izlenim yaratmasıdır. Böyle sözlere “mütenafir” denir. Bazı seslerin birbirine yakın olması, hem telâffuzda güçlük yaratır, hem de kulağa hoş gelmez. Bu gibi durumlarda dil bazen kendi kendine tedbir alarak tenafürü önler. Meselâ “ufak, küçük, büyük” gibi kelimeler küçültme eklerini alınca “ufacık, küçücük, büyücek” şekillerine girer, “k” düşmese ve kelimeler “ufakçık, küçükçük” şeklinde olsaydı hem telâffuz güçleşecek, hem de kulağa hoş gelmeyecekti.
“Azcık” yerine “azıcık” “bircik” yerine “biricik” denmesi de tenafüre karşı dilin kendi kendine uyguladığı bir tedbirdir, “z, s, ş, j, c, ç” gibi seslerin arka arkaya gelmesi tenafür yaratmakta, dil bu seslerin arasında bir ünlü türeterek tenafürü önlemekledir. Yeni türetilen “sözcük” kelimesinde “z, c” sesleri arka arkaya geldiği için tenafür vardır. Hele “Bana bir kelimecik lütfeder misiniz?” cümlesinde “kelime” yerine “sözcük“ü kullanarak “Bana bir sözcükçük bağışlar mısınız?” denirse tam bir tenafür meydana gelir.
Şiir Bilgisi
Tarih: 21 Kasım 2011 | Bölüm: Şiir | Yorumlar: 1 Yorum var.
Saf – Öz Şiir Nedir? / Özellikleri
Tarih: 21 Kasım 2011 | Bölüm: Şiir | Yorumlar: 6 Yorum var.
• Saf şiir anlayışı Paul Valery’nin şiirde dili her şeyin üstünde tutan görüşünden hareketle, Batı edebiyatından Paul Valery,Stephane Mallerme ve Divan şiirinin biçimci yapısından bir hayli etkilenen şairlerimizde (Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Özdemir Asaf, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ziya Osman Saba) görülen ortak zevk ve anlayışa verilen addır.
• Türk edebiyatında “Saf Şiir” eğilimi Ahmet Haşim’in “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle (Türk edebiyatında ilk poetika örneği kabul edilir.) başlar.
• Sanatın bir form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır.Bu anlayışla kendilerine özgü özel bir imge düzeni oluştururlar. Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler, dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir.Dilde saflaşma düşüncesi,kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir. Şiirsel söylemin zirvesine ulaşmak düşüncesiyle dilin yücelişi paralellik gösterir.
• Şiirde her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimi,bu şairleri her türlü mektepleşme eğiliminin dışında kalıp müstakil şahsiyetler olarak şiir yazmaya yöneltmiştir.
• Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel (hayali) ve bireysel yön ağır basar.İçsel ve bireyci bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.
Şiir ve Yorum
Tarih: 21 Kasım 2011 | Bölüm: Şiir | Yorumlar: Yorum yok.
Anlam, iletişim sırasında iletinin alıcıda uyandırdığı her türlü etkidir. Her anlam bir bağlamda oluşur ve farklı bağlamlarda farklı algılanabilir. Her şiirin anlamı birbirinden farklıdır ve şiiri her okuyan farklı bir şekilde anlamlandırır.
Bir şiirin çeşitli zamanlarda, farklı kişilerce değişik yorumlanabilmesi şiirin çok anlamlılığındandır.
Okurun bilgi, kültür seviyesi, zevk ve anlayışı, ruh hâli, yaşı, yaşadığı ortamı şiiri farklı anlamlandırmasında etkilidir.
Bir şiiri yorumlarken şunlara dikkat etmek gerekir:
-Şiirin yazıldığı dönemin şartlarına,
-Şairin edebî kişiliğine,
-Şairin bağlı olduğu geleneğin özelliklerine,
-Şiirin çok anlamlı olduğuna.