Eleştiri Örnekleri
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Eleştiri | Yorumlar: 3 Yorum var.
Roman ve Yaşam Eleştiri Günlüğünden
“Kasımpatları”
Gençlik yıllarımızda ne çok okurduk John Steinbeck’i! Rasih Güran’ın çevirdiği “Bitmeyen Kavgayla Gazap Üzümleri” okumamış olmayı bağışlanamaz bir eksiklik sayardık. Vietnam savaşındaki tutumu soğutmuştu bizi Steinbeck’ten… ‘Biz’ derken, ilk iki cümlede 1940’ların ‘solcu gençlerini düşünüyorum; bu ‘solcu gençler’, üçüncü cümlede artık’orta yaşlı solcular’olmuşlardı.
Doğrusu, Steinbeck’in romanlarını okumayı düşünmüyorum artık; ama iki hikâyesi var ki zaman zaman özlüyorum onları, yeniden okuma isteği duyuyorum. Okuyorum da. Bunlardan birinin daha önce sözünü etmiştim: “Steinbeck’in ‘Kahvaltı’sı ile (Çehov’un) ‘Güzeller'(i) arasında bir ilişki zamanla: ‘Kahvaltı’daki hikâye kahramanı da o sabah kahvaltısını anımsadıkça içinde garip, ılık, tadına doyulmaz bir şeyler duyar. Neden bu iki hikâyeyi hep birlikte anımsıyorum diye düşünürken Nâzım’ın o ünlü oyunundaki birkaç sözcük gerekli açıklamayı getirdi: ‘Ferhad Usta! Ferhad Usta! Bu güzellik niçin mahzun eder seni, “Evet, hep hüzün”.
Steinbeck’in çok sevdiğim, zaman zaman yeniden okuma isteği duyacak kadar çok sevdiğim öteki hikâyesi ‘Kasımpatları’dır. Adam Yayıncılık’ın 1992 martında dördüncü baskısını yaptığı Steinbeck’ten seçme hikâyeler kitabı, bu hikâyenin adını taşıyor. Kitaba bu adı verdiğine göre, belli, hikâyeleri dilimize çeviren (Ne çeviri! Tek sözcükle nefis.) Memet Fuat da en çok bu hikâyeyi sevmiş. (‘Sabah Kahvaltısı’da bu kitaptaki hikâyelerden biri.)
‘Kasımpatları’ da, ‘Sabah Kahvaltısı’ gibi, Çehov’un ‘Güzeller’ adlı hikâyesi gibi, Nâzım’ın “Bu güzellik mahzun eder seni!” cümlesini anımsatan bir hikâye. Hikâyede yaratılan hava sarıp sarmalıyor sizi; Elisa’yı anlıyorsunuz: Ruhsal durumunu, özleyişlerini, dahası, kocasından bıkmışlığını, kocasına hiçbir zaman söyleyemeyeceği sözleri bir yabancıya söyleyebilmesini, o yabancıyla aynı duygularda buluşmak isteğini:
Dünya Dilleri / Yeryüzündeki Diller
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Dilbilim | Yorumlar: 3 Yorum var.
Bugün yeryüzünde kaç dil konuşulduğunu, kesin bir sayı vererek söylemek güçtür. Bu güçlük, kimi lehçelerin bir dil durumuna gelmeleri dolayısıyla ayrı birer dil sayılıp sayılmayacakları konusundaki kararsızlıktan, yeryüzünün iyi tanınmayan bölgelerinde daha işlenmemiş, incelenmemiş, yazı dili durumuna gelmemiş dillerin varlığından ve bir dile ya da dil ailesine bağlılığı kesinleşmemiş dillerin bulunmasından doğuyor. Bununla birlikte biz; yeryüzünde konuşulan dil sayısını, ortalama bir hesapla 3.000-3.500 olarak gösterebiliriz.
Burada önce dil akrabalığı, dil ailesi ve dil grubu terimleri üzerinde durmak gerekiyor.
Dil akrabalığı, dillerin, ses dizgesi, biçim, yapı, sözdizimi bakımından kesinliği ortaya çıkan ilişkileri, yakınlıkları sonucunda beliren bağlılıklardır. Dil akrabalığım ortaya koyan ilişkiler arasında, özellikle biçim ve yapı yakınlıkları önemlidir. Ayrıca, söz hazinesi arasındaki benzerlikler de değerlidir; etimolojileri, tarihsel gelişmeleri aydınlık olan öğeler, akrabalık için sağlam dayanaklar, tanıklar durumundadır. Özellikle Hint-Avrupa dilleri üzerindeki çalışmalar, dillerin birbirinden türeyişi, akrabalığın ne yolda gerçekleştiği konusunda, derinliğine araştırmalara gidilmesine, önemli yargılara varılmasına olanak sağlamıştır ki, bunlara Hint-Avrupa Dil Ailesi bahsinde kısaca değineceğiz.
Hikaye – Öykü
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Hikaye (Öykü) | Yorumlar: 3 Yorum var.
Hikayenin / Öykünün Unsurları ve Plan
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Hikaye (Öykü) | Yorumlar: 15 Yorum var.
Hikayeler (öyküler) tıpkı romanlar gibi belli başlı unsurlardan oluşmaktadır. Çünkü hikayeler, genel olarak olaylar üzerine kurulmaktadır. Olaylar da, yer, zaman, kişi, olay örgüsü gibi bir takım unsurların var olması gerekliliğini doğurmaktadır. Romanlarda bu öğelerin sayısı çok daha fazla olduğu hâlde, hikayelerde kısıtlı ve azdır. Bir hikayenin içinde bulunan unsurlar (öğeler) aşağıdaki gibi beş tanedir:
1) Olay: Hikâyede üzerinde söz söylenen yaşantı ya da durumdur
2) Kişiler: Olayın oluşmasında etkili olan ya da olayı yaşayan insanlardır.
3) Yer (mekân): Olayın yaşandığı çevre veya mekândır.
4) Zaman: Olayın yaşandığı dönem, an mevsim ya da gündür.
5) Dil ve Anlatım: Hikâyenin dili açık, akıcı ve günlük konuşma dilinden farklı olarak, etkili sözcük, deyim atasözü ve tamlamalarla zenginleştirilmiş güzel bir dil olmalıdır.