Eleştiri Nedir? – Tanımı ve Özellikleri
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Eleştiri | Yorumlar: 11 Yorum var.
Bir sanat eserini çeşitli ölçütler çerçevesinde değerlendirmek, bir bütün olarak ele alıp her yönüyle ortaya koymak, anlaşılmasını ve değerinin belirlenmesini sağlamak amacıyla yazılan yazılara eleştiri adı verilir. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında aynı kavram için tenkit, bu işi yapan insanlar için de münekkit terimi kullanılırdı. Günümüzde bilimsel çalışmalarda bu ifadeler görülmeye devam etse de eleştiri ve eleştirmen ifadeleri daha yaygın olarak kullanılmaktadır.
Herhangi bir kişiyi, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlışlarını dile getirerek göstermek amacıyla yazılan kısa metinlerdir. Hedeflenen öğeyi doğru ve yanlış yönleriyle tanıtmayı amaçlayabileceği gibi, bu öğenin doğru tanıtılmasını sağlamayı ve bir değerlendirmeyi de hedef alabilir. Edebiyat sorunlarını ve yapıtlarını konu alan inceleme, yorum ya da değerlendirme olarak da tanımlanabilir.
Eleştiri okulları üçe ayrılır: Yansıtma, yaratma, dil. Yansıtma, eserin doğaya benzediğini savunur. Yaratma, eserin iç dünyasıdır, yani sanatçı. Dil ise, Rus biçimcilerinin yöntemidir ve eseri dil sistemi olarak görür.
Eleştiri Türünün Özellikleri
Tarihi Gelişimi ve Temsilcileri
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Eleştiri | Yorumlar: 1 Yorum var.
Eleştirmen, bazı ölçütler çerçevesinde bir sanat eserini ele alır. Bu ölçütler eleştirinin türünü belirler. Eleştiri yazılarını bakış açılarına göre gruplandırmak bizim konuyu daha rahat bir şekilde kavramamızı ve net bir şekilde bütün yönleriyle görmemizi sağlayacaktır. Eleştiri türleri her kaynakta farklı şekillerde yer alabilmektedir. Bazı kaynaklarda yalnızca temel birkaç eleştiri türünün adı verilirken bazı kaynaklarda bu sayı artabilmektedir.
Eleştiri türlerinin çokluğu veya azlığı bazı anlayış ve bilim alanlarının ortaya çıkmasıyla paralellik göstermektedir. Çünkü eleştiri yazısı herhangi bir sanat görüşünü veya düşünce sistemini temel alabilir. Dolayısıyla eleştiri türlerinin doğuşu düşünce sistemlerinin çeşitliliğiyle doğru orantılıdır, görüşü bize toparlayıcı bir çerçeve çizer. Örneğin feminizm, feminist eleştiriyi, dilbilim, dilbilimsel eleştiriyi beraberinde getirmiştir. Biz ise bu bölümde genel bir çerçeve kapsamında verdiği için Bilge Ercilasun’un Servet-i Fünûn ‘da Edebî Tenkit adlı eserindeki gruplandırmayı esas alacağız. Aşağıdaki ölçütler “Eleştiri neye dayanarak yazılır?” sorusunun cevabını verecek ve sanılanın aksine bu yazıların eleştirmenin kişisel görüşleri doğrultusunda gelişigüzel yazılamayacağını da kanıtlayacaktır.
Eleştiri de temeli düşünce olan yazı türüdür. Konu sınırlaması yoktur. Sanat, edebiyat ya da düşünce yazılarının içeriği ile bu içeriğin işlenişini, değerli ve değersiz yönlerini ortaya koyan bir yazı türüdür. Yazarın yazıyı kendine göre, yazıyı ilgilendiren topluma göre, kendi alanındaki diğer çalışmalara göre değerlendirdiği yazılardır.
Batı Edebiyatında Eleştiri
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Eleştiri | Yorumlar: Yorum yok.
Aristo’nun sanat ve sanat hakkındaki düşüncelerini açıkladığı Poetika isimli eserinde eleştiri türünün tohumları atılmıştır. Bir sanat eserini değerlendirmek için kullanılacak ölçütler keşfedilmiştir. Klasik eleştiri anlayışının hâkim olduğu bu dönemden sonra Ortaçağ’dan 19. yüzyıla kadar Neoklasik eleştiri anlayışı hüküm sürmüştür. Bu eleştiri anlayışı edebiyat yaratıcılığının kaynağını, eserin yapısını, okuyucunun eser karşısındaki tavrını, insan psikolojisiyle eser arasındaki ilgiyi anlamaya ve çözmeye çalışır.
19. yüzyılda romantik eleştiri anlayışı doğar. Bu anlayışının ön planda olduğu dönemde eleştiri kavramı daha etraflıca ele alınmaya başlar. Eleştirinin malzemesi ve yöntemleri artar. Bugün hâlâ tartışılmaya devam eden birçok görüş –realizm, natüralizm, sembolizm vb.– 19. yüzyılda doğmuştur. 20. yüzyılda ortaya çıkan modern eleştiri anlayışı çeşitli ülkelerde farklı anlayışların doğmasına neden olmuştur.
Fransa’da Anatole France, Almanya’da Hermann Bahr, İngiltere’de T. S. Eliot eleştiride yeni görüşlerin temsilcilerinden bazılarıdır. Yani modern eleştiri anlayışı, tek bir görüşün değil, farklı ülkelerde ortaya çıkan birden çok eleştiri anlayışının genel adıdır. Bu anlayışların temel özellikleri eleştiriyi ayrı bir tür olarak kabul etme ve edebî eseri yazarından bağımsız olarak kendi içerisinde bir bütün olarak değerlendirmedir.
|» “Eleştiri” sayfasına dön! «|
Türk Edebiyatında Eleştiri
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Eleştiri | Yorumlar: 1 Yorum var.
Divan edebiyatında şairler hakkında biyografik bilgi veren tezkire adındaki eserlerde eleştirinin izlerine rastlamak mümkündür. İlk olarak Ali Şir Nevaî’nin Mecâlisü ‘n-Nefâis ‘iyle 15. yüzyılda ortaya çıkan tezkireler 16. yüzyılda gelişimlerini hızla devam ettirmişlerdir. Tezkirelerde şairler hakkındaki biyografik bilgi verilmesinin yanında şiirlerin değerlendirmesi de yapılmıştır. Ayrıca bu eserler şairi, eseri ve onun çevresini ele aldıkları için bir bütün olarak edebiyat eleştirisinin örneğini sunmaktadırlar.
Divan şairlerinin, belli kurallar doğrultusunda şiirlerini dizerek meydana getirdikleri eserlere divan adı verilir. Edebiyat terim ve kavramları hakkında açıklamalarda bulunan kitaplar ise belagat kitapları olarak nitelendirilirler. Tezkireler dışında eleştiri türünün ilk örneklerinin görülebileceği eserler arasında divan ön sözleri ve belagat kitapları da vardır.
Türk edebiyatında batılı anlamdaki ilk eleştiriler Tanzimat dönemiyle birlikte başlamıştır. Şinasi tam anlamıyla bir eleştirmen olarak kabul edilmese de bu türün doğuşuna zemin hazırladığı düşünülebilir. Makalelerindeki dil ve edebiyat konusundaki görüşleri bu türün gelişiminde adının anılmasını gerekli kılmaktadır. Şinasi’den sonra değerlendirilecek olan Namık Kemal ise tam anlamıyla eleştirmen kimliğine sahip bir yazardır. Celaleddin Harzemşah adlı tiyatro oyunun ön sözü olan Celal Mukaddimesi bu türün önemli örneklerindendir. Namık Kemal’den sonra Ziya Paşa Hârâbat Mukkadimesi ve Şiir ve İnşa adlı yazılarıyla türün örneklerini sürdürür. Tanzimat dönemindeki eleştiri anlayışı “eskinin reddi ve yeninin yaratılması” üzerine kuruludur.