Zeynel Abidin Erdem
Tarih: 9 Aralık 2011 | Bölüm: Z | Yorumlar: Yorum yok.
Aileden Erdem’li
Cemal A. Kalyoncu
Aksiyon 13 Ocak 2001 s.319
Mardin ve bölgesine ‘ilkleri’ getiren ve kökeni itibarıyla seyyid olan aileye mensup olan Zeynel Abidin Erdem, soyadındaki gibi Erdemli davranmaktan hiç bir zaman taviz vermiyor
Zeynel Abidin Erdem, soyadına yaraşır bir şekilde iş dünyasının ‘Erdem’li kişilerinden birisidir. Erdem’in ataları da, beylik ve mutasarrıflık yaptıkları dönemler dahil, erdemli davranış sergileyerek idare ettikleri halk üzerinde olumlu etki bırakan bir aile olarak bilinegelmiştir Mardin yöresinde.
1748 yıllık şeceresine göre Zeynel Abidin Erdem’in de dedesi olan Hacı Abdülkerim Bey ve ailesi Peygamber Efendimiz’e (sav) dayanmaktadır: “İslami ölçülere saygı gösteren ve gerçekten de peygamber soyundan olduğunu davranış biçimi ile de kanıtlayan, Osmanlılar tarafından çok önem verilen bir aile. Zaman içerisinde oranın mutasarrıflığı (valilik) verilerek de bölgede söz sahibi olmuşlar.” Mutasarrıflık yapan, Zeynel Abidin Erdem’in yedi kuşak önceki dedelerinden Hacı Ali Bey’dir. Aile aslında Mardin’e yaklaşık 600 yıl önce Arap topraklarından gelip yerleşmiştir. Ismani ve Mahmutki denilen biri yerleşik diğeri zaman içerisinde bölgeye yerleşen iki grup insan topluluğu arasındaki sürtüşmelerde hakem rolünü üstlenen aileye, sergilediği adil davranışlar sonucunda da Osmanlı tarafından beylik unvanı da verilir: “Dedelerimin yönetimindeki bölgede kapı kilitlemek yasaktı. Çünkü, kimse hırsızlık yapmaz, eğer yapan olursa da bir daha yapmaması için gereken imkanlar o kişilere sağlanırdı. Yöre halkına dikkat ederseniz, hudut bölgesinin dışında Mardin içerisinde anarşi yoktur.
Yakın şehirlerde ideolojik hareketler olmuş, köklü ailelerin olduğu diğer yerlere hadiseler dışarıdan taşınmıştır. Mardinliler daima devlete sadıktırlar. Milli şuur, bayrak, din, ata, Allah bizde çok köklü ve güçlüdür.” Mardin ve Savur’da ikamet eden bu köklü aile zaman içerisinde ticaretin yanında, binlerce dönüm arazide yine binlerce kişi çalıştırarak tarımla da uğraşır.
Mardin’e ilk sinema
Ailenin yıllardır sergileyegeldikleri davranış, soyadı kanunu çıkıp da uygulanmaya başlayınca da kendini gösterecektir. Cumhuriyetin ilanı ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Hacıbeyoğulları diye ün yapmış olan ailede, Zeynel Abidin Erdem’in de dedesi olan Hacı Abdülkerim Bey ve yedi kardeşine farklı farklı soyadlar verilir: “Zamanın Valisi soyadı dağıtırken, sen çok erdemli kişisin diyerek Hacı Abdülkerim Bey’e Erdem soyadını veriyor. Diğer kardeşine Özbek (Nurullah), Öztürk (Halim), Aras, Hacıbey ve Fidan vs. soyadını yakıştırıyor.” Ortaya farklı farklı soyadları olan bir aile tablosu çıkar. Hacı Abdülkerim Erdem’in yine bir seyyid ailesinden Hasibe Hanım’la evliliğinden doğan Hacı Mehmet Said Erdem ise 1925′lerde başladığı ticaret hayatında Güneydoğu bölgesi için birçok yeniliklere imza atan kişi olarak tanınacaktır. Mardin’e ilk arabayı getiren (1927) de Zeynel Abidin Erdem’in babası Mehmet Said Bey’dir: “Fotoğraf makinesi, sinema, radyo ve benzeri yenilikleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yayan ilk aileyiz. 1927′de babam Savur, Cizre, Midyat, İdil, Gercüş, Mardin’e arabayla gittiği zaman insanlar hoş geldin hediyesi olarak ot getirirlermiş, araba yesin diye.
Yani insanlar o kadar bîhaberler teknolojiden. Ayrıca vali bey, Mardin’e sinema emrediyor ve İstiklal adı altında yazlık sinema kuruluyor. Şehrin ileri gelenleri vali, belediye başkanı vs. orada. Sessiz sinema dönemi. Kovboy filmi oynatılıyor. Kovboyun bir tanesi ekrana doğru silahı doğrultup ateş edeyim derken bizimkiler kendilerini dışarı atıyorlar. Dünya nereden nereye geldi.” Mehmet Sait Erdem Sümerbank’ın ürettiği malların Mardin ve bölgesinde dağıtımı işiyle ilgilenmektedir. Anlayacağınız Erdem ailesi hali vakti yerinde bir ailedir: “Babamlar Midyat’ta da bir dükkan açmış ve Sümerbank mallarını dağıtıyorlar. Annemin babası da Midyat Belediye Reisi. Babam bir gün Midyat’a gidiyor, Hacı İbrahim’in evine misafir oluyor ve orada annemi görüp çok beğeniyor. Fakat onlar Midyat’tan Savur’a kız vermek istemiyorlar. Büyükannem dedeme baskın yapıp ‘kızını istemeye geliyoruz’ deyince dedem evden kaçıyor. Fakat iki aile arasındaki seyyid olma gibi bağlar aileleri birbirine yakınlaştırıyor, iş tatlıya bağlanıyor.” Ve Mehmet Sait Erdem, Belkız Menci Hanım’la böylece evlenir.