Türklerin İslamlaşma Sürecinde Türk Şehirciliği
Tarih: 3 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Kale şehristanın dışında, ancak şehristana çok yakın bir konumda kurulmuştur. Kalede emirlik sarayı, beytü’l-mal ve hapishane bulunmaktadır. Şehirde kurulan ilk cami de kalede yer almıştır. Bir rivayete göre kalede kurulan bu camiden önce, Müslümanlar şehirde mevcut bir kiliseyi camiye çevirmişlerdir. Daha sonraları cami ile emirlik sarayının kaleden çıkarak şehristanda konumlandıkları görülmektedir. Önceleri rabadda bulunan ticari faaliyetlerin de zamanla şehristandaki cuma camii etrafına taşındığı gözlenmektedir.
Buhara’da gelişmiş bir su kanalı sistemi mevcuttur. X. yüzyılda cadde ve sokakların oldukça geniş ve taşlarla döşeli olduğu belirtilmektedir. İslam öncesi dönemde Buhara’da kale yakınındaki Registan’da yılda iki kez gerçekleşen Budist inanışa ait heykellerin satıldığı bir panayır kurulurdu. İslami dönemde ise bu panayır geleneğinin muhteva değiştirerek Buhara yakınlarındaki Tevaris’de devam ettiği anlaşılmaktadır.
Semerkant: X. yüzyılda Semerkant şehri de Buhara gibi kale, şehristan ve rabad olmak üzere üç bölümden meydana geliyordu. Bu bölümlerin her biri surlarla çevrilmişti. Şehristan surunun dışında içi su dolu bir de hendek bulunuyordu. Rivayetlere göre hendekten çıkarılan toprak sur inşasında kullanılmıştır. İki kapıya sahip ve içinde emirlik sarayı ile hapishanenin bulunduğu kale, şehristanda biraz yüksekçe bir yerde konumlanmıştır. Dört kapıyla girilen şehristanda, kaleye yakın bir konumda cuma camii ve Samanoğulları zamanında kurulmuş devlet binaları vardır. Zamanla, daha evvel rabadda bulunan ticari faaliyetlerin cuma camii etrafında toplandığı görülmektedir.
Müslüman Türklerin Yerleşik Hayata Geçmesi
Tarih: 3 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
VIII. yüzyılın sonlarına doğru Orta Asya’da yeni bir döneme, yeni bir kültür olgusuna kapı aralanmış ve IX. yüzyıldan itibaren bölge ve şehirler giderek İslamiyet’in fiziki form ve yapılarıyla tanışmaya başlamıştır. İlk Müslüman Türk devleti Karahanlılar Devri’nde, eski şehirlerde, yeni yeni Türk yerleşimleri meydana geldiği gibi, yeni şehir kuruluşları da olmuştur. Balasagun, Semerkant, Uzgend (Özkent), Kaşgar Karahanlılara başkentlik etmiş şehirlerdir.
Diğer önemli Karahanlı şehirleri ise Ahsikas, Bashan, Binkas, Binakas, Buhara, Hocend, Debusiya, Kasan, Heftdih, İlak, İsficab, İştihan, İtluk, Kend, Kermina, Kiş, Al-Kuşani-Kas, Merginan, Riştan, Saganiyan, Şaş (Taşkent), Taraz, Uşrusana ve Yarkend’dir. Karahanlılar zamanında üç bölümlü Türkistan şehir formunun daha belirgin şekilde karakterize olduğu ve şehir dokularının dini, sosyal ve ticari yapılarla donatılmaya başlandığı gözlenmektedir.
Gaznelilerin başlıca şehirleri başkent Gazne, Serahs, Belh, Tus, Merv, Nişapur, Lahor, Sangbest, Bust ve Leşker-i Bazar’dır. Bust yakınlarında Gazneli sultanları tarafından kurulan Leşker-i Bazar isimli ordugah şehir, biraz farklı kent düzenlemesiyle dikkat çekicidir. Şehir, hükümdar sarayının çevresinde konumlanmış, saray duvarına bitişik olarak kurulmuş cami, divan (idari yapılar), firdevs (bahçe), güvercinlik (erzak depoları), askeri pazar ve kışladan oluşmaktadır. Oldukça geniş boyutlu olan saray fresklerle tezyin edilmiştir.
Uygurların Bölgesi – Türk Şehirleri
Tarih: 3 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Uygurların ilk başkenti Karabalgasun şehridir. Tespit edebildiğimiz diğer Uygur şehirleri Hami, Barkul, Kuça, Bişbalık (Urumçi), Lukşun, Turfan, Toksun, Aksu, Sengim, Canbalık, Kum-Tura, Karaşar, Yar-Hoto, Hoço (İdikut), Murtuk,Toyuk, Bezeklik, Şorçuk, Sulmi Yutoğ, Kara-Hoto, Hoten (Hotan) ve Kaş-gar’dır. Saydığımız şehirlerin bazıları Uygurlardan önce mevcut bulunmakla beraber bir kısmının tamamen Uygurlar tarafından kurulduğu muhakkaktır.
Uygurların başkenti İdikut şehri kare sayılabilecek dörtgen bir surla çevrilidir. Surun bazı yerlerinde kapılar vardır. Surlar, sıkıştırılmış çamurdan meydana getirilerek güneşte kurutulmuş kerpiçten yapılmıştır. Kerpiçlerin üzerleri birçok yerde ayrıca sıvanmıştır. Surlarda sırlı tuğla sıralarıyla oluşturulmuş tezyini unsurlar yer almıştır. “Han-Tura” diye bilinen hükümdar sarayı şehrin merkezindedir ve şehir ölçüsüne göre küçük sayılamayacak bir saha kaplamaktadır. Yüksekçe bir set üzerinde kurulmuş Han Tura’nın etrafı duvarla çevrilmiştir.
Uygur şehirlerinin oldukça düzenli, planlı yerleşimler olduğu ve genellikle dörtgen sur duvarlarıyla çevrildikleri görülmektedir. Bununla birlikte Uygurların başkentlerinden olan Yar-Hoto’nun kurulduğu yerin durumuna uyarak genel sınırları itibariyle dörtgen plandan uzaklaştığını da nadir bir uygulama olarak kaydetmek gerekir.
|« Önceki Sayfa «| – |» Sonraki Sayfa »|
Oğuzların Bölgesi – İlk Türk Şehirleri
Tarih: 3 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
X. yüzyılda Oğuzların, Hazar Denizi’nden Sir Derya Irmağı yatağının ortalarına kadar uzanan yerler ile bunun kuzeyindeki bozkırlarda yaşadıkları görülmektedir. Sir Derya’nın Aral Gölü’ne dökülme yerinin yakınındaki Yangı Kent (Otrar) Oğuz yabgularının kışlağı idi Yangı-Kent’in doğusunda ve Sir Derya kıyısındaki şehirlerden Cend ve Huvara da Oğuz yabgularının egemenliğindeydi ve buralarda Müslümanlar da vardı. Oğuzlar şehirleşmeye başladıkları sırada onların yerleştikleri yerlerde esas itibariyle Müslümanlar oturuyorlardı.
Şehirlere yerleşme başladıktan sonra Oğuzlar arasında İslamiyet hızla yayıldı. XI. yüzyılda şehirli, göçebe ve yarı göçebe Oğuzlar artık İslamiyet’i kabul etmiş durumdaydı. Oğuzlara ait bugün yaşamayan şehirlerden bazıları Altın-Tepe, Tokay-Tepe, Çaplak-Tepe ve Pıçakçı-Tepe’dir. Bunlardan Altın-Tepe’deki harabenin l00x160 m.’lik bir iç kalesi, 950×500 m.’lik bir dış duvarı olduğu tespit edilmiştir. Diğer şehir harabelerinde de, genellikle merkezde kale yıkıntısından oluşmuş ufak bir tepe ve onun etrafında birkaç yüz m.’lik mesafede şehri kuşatan sur duvarı izleri görülmektedir.
İsficab’ın (Sayram) kuzeyinde Karaçuk dağların eteklerinde de Oğuz şehirleri vardı. Bunlar; Sığnak, Sabran (Savran), Karaçuk, Karnak şehirleridir. Sığnak’ta yapılan arkeolojik kazılarda şehrin 275×320 m. ebatlarında iç kalesi, 650×400 m. ebatlarında dış duvarı olduğu tespit edilmiş ve şehir alanında Eftalit, Göktürk, Türgiş ve Oğuz çağlarına ait buluntular elde edilmiştir.