Etkili Ders Çalışmanın İlkeleri
Tarih: 8 Ağustos 2012 | Bölüm: Eğitim | Yorumlar: 32 Yorum var.
Ders çalışmaktan çabuk sıkılan öğrencilerin bayağı arttığını görünce, bu konuda birkaç ilke belirleyip çalışmaları kolaylaştırmanıza yardımcı olmak istedim. İlkeleri belirlemeden önce, öğrencilerin şunu bilmesinde yarar var: Normal koşullar altında ve benzer zekâ gelişimlerine sahip bireylerin öğrenme düzeyleri paralellik gösterir. Yani kişilerin öğrenme becerileri, yaşıtlarıyla genellikle benzer niteliktedir. Elbette öğrenme becerisinde “sayısal / sözel eğilim“, “istek“, “zekâ düzeyi“… gibi etkenler etkili olsa da, “benzer” kişilerin benzer öğrenme güçlükleri çektiğini gördüğümüz için, böyle bir genelleme yapmanın pek de yanlış olmayacağını düşünüyorum.
“Öğrenme” amacıyla yapılan çalışmalarda aşağıda sıralayacağım ilkeler göz önünde bulundurulursa, daha etkili bir çalışma gerçekleştirilebilir:
1. Her şeyden önce dersin içeriğini kavrayabileceğinize inanmanız ve bu yönde kendinizi güdülemeniz gerekmektedir. Ders hakkında eğer bir ön yargı taşıyorsanız, onlardan kurtulmanız gerekir. Örneğin; “Ben matematik dersini başaramam.” demekten uzak durmalısınız. Çünkü inanmak, başarmanın önemli bir kısmını oluşturur. Eğer sürekli kendinizi o dersi başaramayacağınız yönünde bir düşünceye zorlarsanız, psikolojide “kendini gerçekleştiren kehanet” adı verilen durumla karşılaşmanız olasıdır.
2. Dersi başarabileceğinize inandıktan ve bu yönde kendinizi güdüledikten sonra, uygun bir çalışma ortamı hazırlamanız gerekir. Bu çalışma ortamı çalışmayı engelleyecek veya olumsuz yönde etkileyecek bütün öğelerden arındırılmış olmalıdır. Mümkünse herkesin sıkça girip çıkmadığı özel bir odada, çevrede dikkatinizi dağıtacak şeylerin bulunmadığı bir yerde ders çalışmaya özen gösterin. Eğer bilgisayara çok fazla vaktini ayıran biriyseniz, bilgisayar masasında ders çalışmaktan kaçının. Veya çevrenizde sürekli bakışlarınızı ve dikkatinizi ona kaydırabileceğiniz bir nesne (oyuncak, süs eşyası, resim…) varsa, onları kaldırmayı deneyin. Ortamın sıcaklık, ışık, hava, ses… gibi yönlerden uygun olmasına dikkat edin. Çalışma sırasında oturacağınız sandalyenin – koltuğun çok sert veya çok yumuşak olmamasına özen gösterin.
Sözlü Anlatım
Tarih: 1 Ekim 2011 | Bölüm: Sözlü Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
İnsanlar duygu ve düşüncelerini, isteklerini sözle veya yazıyla ifade ederler. Yazıdan önce söz vardı. Günlük hayatta iletişim kurmada yaygın biçimde kullanılan anlaşma aracı da sözlü ifadedir. Hayatımızı geniş olarak sözlü iletişim yoluyla düzenleriz. Yaşama alanının değişim ve gelişimi içerisinde topluluk karşısında konuşmalara, hazırlıklı sözlü anlatımlara da ihtiyaç duyulur. Bu tür konuşmalarda zamanla konuşma biçimleri ve uyulması gereken kurallar belirmiştir. Bununla birlikte her şeyden önce konuşmacının topluluk karşısında kendisini konuşma yapacak şekilde hazırlaması gereği vardır.
Konuşma, insanların sahip olduğu en önemli özelliklerden biridir. Güzel ve etkili konuşma işlerimizin yoluna girmesine ve her alanda başarımıza katkıda bulunur. Birçok bilgili ve kabiliyetli insan güzel konuşamadıkları için elde edebilecekleri başarının daha azıyla yetinmek zorunda kalırlar. Buna karşılık bilgili ve yetenekli kimseler söz söyleme sanatını bilmeleri dolayısıyla çevrelerinde etkili olur, başarı kazanır. Ancak iyi bir konuşmacı olmak kolay değildir. İyi bir konuşmacı durumuna gelebilmek için ses terbiyesine, vurgu ve tonlama bilgisine, diksiyon eğitimine ihtiyaç vardır. Ayrıca konuşmanın formuna, yapıldığı zamana ve yere de dikkat edilmesi gerekir. Çünkü söylenen söz, içeriğinden söyleniş biçimine, söylendiği yerden söyleniş amacına kadar bütünlük taşır.
Türkçe ve Edebiyat Dersi Çalışma Teknikleri – 1
Tarih: 14 Ağustos 2011 | Bölüm: Benim Kalemimden, Türkçe | Yorumlar: 7 Yorum var.
İlköğretimde Türkçe dersine; ortaöğretimde Türk edebiyatı ile dil ve anlatım dersine; yükseköğretimde ise Türk dil bilgisi ve edebiyatı ile ilgili onlarca derse çalışmak, bazı kişiler için çekilmez ve anlaşılmazdır. Bunun tam tersi biçimde, edebiyat ve dil derslerini dört gözle bekleyen, dil bilgisi konularıyla uğraşmayı bir zevk olarak algılayan kitap kurtları da var. Bu durum, aslında kişilerin dil gelişimi ve edebiyata olan ilgisi ile doğrudan ilgili olmakla birlikte, geliştirilebilir bir beceriyi de dikkate almamız gerektiğini göstermektedir.
Devamı gelecek birkaç yazı ile sizlere, Türkçe ve edebiyat derslerinde başarınızı arttırmak ve bu derslere çalışırken artık mutlu olmanızı sağlamak için farklı çalışma yöntemleri sunacağız. Kuşkusuz bu yöntemler, size sihirli bir çubuk vadetmeyecek. Burada anlatılanlar, kendi çalışma yönteminizi daha iyi hâle getirmeniz için verimli çalışma önerilerinden oluşacaktır. Böylece edebiyat ve Türkçe derslerine farklı bir yön kazandırmış, onları bütüncül bakış açısıyla kavramış olacaksınız.
Bu yazı serisinin her birinde, önce genel hatırlatma yapılacak, sonra bir Türkçe konusu üzerinde örnekleme yapılacak, sonra ise edebiyat konularından biri üzerinde farklı çalışma yöntemi örneklendirilecektir.
Genel Hatırlatma
Tüm derslerde olduğu gibi, Türkçe ve edebiyat derslerinde de bazı konularda parçadan bütüne, bazılarında ise bütünden parçaya çalışmak gerekir. Bazen bu iki yöntemi de sırasıyla uygulamak yararlı olacaktır. Bunu belirlemek için, çalışacağınız konunun ne kadar çok terim, kavram veya kuramsal (teorik) bilgi içerdiğine bakmanız gerekir. Eğer konular çok fazla ezber bilgi içeriyorsa, önce bunlar yeterince kavranmalı, daha sonra bütün hakkında zihinsel bir algı oluşturulmalıdır. Daha genel bir konu üzerinde çalışılacaksa, parçanın tamamı içselleştirilmeli, daha sonra onun hakkında yorum becerisi geliştirme yolu seçilmelidir.