Yapma (Yapay) Diller
Tarih: 15 Aralık 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: 3 Yorum var.
Yeryüzündeki insanların başka başka dilleri konuşmaları, bu insanlar arasında kurulan çeşitli ilişkilerde dil güçlüğünün Önemli bir sorun olarak ortaya çıkması, eskiden beri, değişik ulusların her birinin konuşacağı, kullanacağı bir yapma dilin meydana getirilip getirilemeyeceğini düşündürmüştür.
Uluslararası ilişkilerde büyük kolaylıklar sağlayabilecek böyle bir dil yaratma konusunda bugüne değin 500 kadar denemeye girişildiği bilinmektedir. Daha XVII. ve XVIII. yüzyıllarda DESCARTES ve LEIBNIZ’in de ilgi duyduğu ve desteklediği bu çabalar arasında, bilimsel incelemelere yönelenler de vardır. Ancak son yıllarda pek çok dil bilgininin ve pek çok kimsenin, böyle bir dilin, anadilinin yerini tutamayacağı kanisim paylaşmaları nedeniyle, son denemeler, daha çok, ortak bir ikinci dil, “dünya yardımcı dili” ortaya koyma yolunda olmuştur.
Bilindiği gibi, gündelik konuşmalarımızda kollanılan sözvarlığı, sözcük sayısı çok sınırlıdır. Hele, kültür bakımından düşük bir düzeyde bulunan kimselerin bir gün içinde kullandıkları kelimeler sayılacak olursa, bunların birkaç yüzü bile bulmadıkları görülür. Ünlü sanatçıların, romancıların sözvarlığının bile kimi zaman 5-6000 sözcük dolayında olduğu görülür, İşte, yapma dil meydana getirmek isteyen kimseler, günlük konuşmalarda kullanılan dilin bu özelliğinden yararlanmışlar, böyle, sınırlı bir çerçeve içindeki kavramlara değişik dillere uyabilecek karşılıklar bulma yoluna gitmişlerdir.
Türkçe Evrensel Dil Olmalıdır!
Tarih: 27 Ağustos 2011 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 7 Yorum var.
Evrensel dil, farklı ulusların iletişim kurabilmek için kullandıkları ortak dile denilmektedir. Tüm dünya topluluklarının konuşma ve yazışma dili, dünyanın siyasi ve ekonomik yönden güçlü olan devletinin büyük oranda etkisiyle oluşmaktadır. Bu yönüyle evrensel dil niteliğine sahip olan bir dilin, siyasi güç nispetinde bir güce sahip olması gerekir. Yani dünya üzerinde siyasi ve ekonomik yönden ahkâm kesebilen devletlerin bu gücü, dillerinin önemini de arttırmaktadır.
Tüm insanların anlaşabilmesini sağlamak için esperanto adında bir “yapay dil” üretilmek istenilmiş –ki bu denemeyi ilk yapan kişi, “Balibilen”i oluşturan Mehmet Muhiddin adlı Türk’tür– fakat bu çok başarılı olmamıştır. Çünkü dil, canlı bir varlık olarak doğal bir süreçte oluşmalıdır. Daha doğrusu, ihtiyaç üzerine doğan bir aracın kullanılması daha yaygın ve güçlü olacaktır. Dünyadaki uluslar arasında iletişim arttıkça, insanlar ortak bir dille anlaşma gereği duymuşlardır. Çevirmen kullanmak bir yere kadar olduğundan, bir süre sonra insanlar yabancı dilleri öğrenmeye çalışmışlardır. “Yabancı dil” kavramı, dünyanın hâkimiyet yularını elinde bulunduran ABD ve İngiltere gibi devletler nedeniyle birçok ülkede “İngilizce” olarak zihinlere kazınmıştır. Bir konuşmada yabancı dil kavramı geçtiğinde, insanlar doğrudan İngilizce üzerinden yorum yapma gereği duymaktadırlar.