Türk Dilleri Ailesi
Tarih: 18 Temmuz 2014 | Bölüm: Türk Dilleri Ailesi | Yorumlar: 1 Yorum var.
18. yüzyıl ortalarından günümüze kadar süren araştırmalar sonucunda, Türkçenin kökenini araştıran bilim adamlarının büyük bir kısmı Türkçeyi köken bakanından Altay Dilleri Grubuna dâhil etmektedirler. Araştırmaların başlangıcından 19. yüzyıl sonlarına kadar Türkçe, “Ural-Altay Dil Grubu” adı verilen daha büyük bir grup içinde ele alınırken, bu sahada yapılan araştırmalar ilerleyince, Ural dilleri ile Altay dilleri arasında bir akrabalığın bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak Ural dilleri ile Altay dilleri arasındaki ilgiyi araştıran, bu dilleri birbirleriyle karşılaştıran araştırmalar günümüzde de sürdürülmekle beraber, Altay dilleri arasındaki köken birliğini şüphe ile karşılayan, hatta Altay dillerinin akrabalığı görüşüne karşı çıkan dilbilimciler de bulunmaktadır.
Dillerin kökenim tespit ederken, doğru sonuçlara varabilmek için, araştırmaların ses bilgisi, şekil bilgisi, cümle bilgisi ve söz varlığı gibi çeşitli yönlerden yürütülmesi gerekir. Ural dilleri ile Altay dilleri arasındaki birtakım benzerlikler başlangıçta bu dillerin akraba oldukları düşüncesini uyandırmış, araştırmaların modern dilbilimin gerektirdiği yukarıdaki ölçülerle ilerletilmesi sonucunda, mevcut benzerliklerin bu dillerin akrabalıklarım ispatlayacak ölçülerde olmadığı görülerek, Ural dilleri ve Altay dilleri kendi içinde ayrı gruplar halinde ele alınmaya başlanmıştır. Bu iki dil grubu arasındaki benzerlikler, çoğunlukla coğrafi yakınlık dolayısıyla tarihî dönemlerde meydana gelen kültür alış verişi sonucuna bağlanmaktadır.
Bu görüşlerin dışında Türkçeyi “Türk (Hun) Dilleri Ailesi” adı verilen bir ana dile bağlayan, Türkçenin kendi içinde bir dil ailesi oluşturduğunu ileri süren bir görüş de bulunmaktadır. Bu görüşe göre, “Miladın ilk yüzyıllarında Ana Hun Dili bazı lehçelere ayrılmış olmalıdır. Bunlardan Batı Hun lehçesinin bugünkü Çuvaşça ve akrabalarını, Kuzey Doğu Hun lehçesinin Yakutça ve akrabalarını, Doğu Hun lehçesinin ise Türk-Tatar dillerim yarattığı” iddia edilir. “Bu üçüncü dalı ilkin Türk dilleri, Kırgız-Tatar dilleri diye iki kola ayırmak doğru olur. Türk dilleri kolunda Doğu Türkçesi, Batı Türkçesi adlarıyla anılan iki büyük dil vardır. Kırgız-Tatar dilleri kolunda ise Kazan Tatarları, Başkırtlar, Kırım Tatarları, Karaçaylar, Kazaklar, Kırgızlar, Nogaylar ve Altay Urukları gibi” Türk boylarının dilleri yer alır.
Ural – Altay Dilleri Teorisi
Tarih: 17 Temmuz 2014 | Bölüm: Türk Dilleri Ailesi | Yorumlar: 2 Yorum var.
Ural-Altay Dilleri Ailesi / Teorisi ile ilgili çalışmalar ilk defa bir tesadüf eseri olarak İsveçli Johann Philipp Tabbert (von Strahlenberg) tararından yapılmıştır. Poltava savaşında Ruslara esir düşünce uzun bir süre Sibirya’da kalan bu İsveçli subay, buradaki yerli kavimlerin dil ve kültürlerine dair izlenimlerini kaleme alarak Ural-Altay Dilleri Teorisinin başlatıcısı olmuştur. Güney Sibirya’da Daniel Messerschmidt’in yanında araştırma yapmakla görevlendirilen Strahlenberg, Köktürk harfli Yenisey yazıtlarının bulunuşunda ve bilim dünyasına tanıtılışında da ilk önemli isimdir. Das Nord und Östlicher Theil von Europa und Asia, (Stockholm 1730) adlı eserinde yazar, bu yörede konuşulan dillere topluca “Tatar dilleri” adını vererek, altı grupla 32 dile yer vermiştir.
1- Fin-Ugor dilleri: Macar, Fin, Vogal, Çeremis, Permyak, Votyak, Oıtyak
2- Samoyed
3- Türk-Tatar dilleri: Tatar, Yakut, Çuvaş
4- Moğol -Mançu dilleri: Kalmuk, Mançu, Tangut
5- Tunguz dilleri: Tunguz, Kamasin, Mançur, Tangut
6- Karadeniz’le Hazar Denizi arasındaki halklar