Türklerin Etnik Kökenleri
Tarih: 12 Temmuz 2014 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: Yorum yok.
Türk tarihini, bu tarihin herhangi bir bölümünü ya da Türk kültürünü incelemek için yola çıkan bir kişi, karşısında birçok soru, birçok tartışma ve de birçok teori bulacaktır. Çünkü binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan Türk kavimi, belki de insanlık tarihinin en dinamik topluluklarından biridir. Türkler hiçbir zaman sınırlan belirli bir toprak parçasının içinde kendilerini kısıtlamamış, çok geniş bir coğrafyaya yayılarak kültürlerini yeni bölgelere taşımışlardır.
Bazı Türk toplulukları çok erken dönemlerde yerleşik hayata geçmiş, ancak çok büyük bir bölümü de yeni topraklara doğru ilerlemeyi hedef edinmiştir. İşte bu nedenle de Orta Asya‘daki, Afrika’daki, Anadolu’daki, Avrupa’daki hatta Amerika’daki farklı kültürlerde, bu bölgelerde konuşulan dillerde ya da ortaya çıkarılan arkeolojik bulgularda Türk iziyle karşılaşmak hiçbir araştırmacıyı şaşırtmamalıdır.
Bu dinamizmin kaçınılmaz bir sonucu olarak, Türklerin ilk dönemlerine ait yazdı kaynaklar neredeyse yok denecek kadar azdır. Eldeki kaynaklar da genelde efsane ve destanlardan oluşan, başta Çin olmak üzere farklı kültürlere ait olan yazılı eserlerdir. Ancak bu kez de daha farklı bir sorun karşımıza çıkar: Tarafsız kaynak bulmanın imkansızlığı…
Gerek tarihi kaynakların, gerekse araştırmayı yapan kişinin milliyeti ne yazık ki tarih araştırmalarında çok büyük bir rol oynamaktadır. Çünkü her millet tarihi kendi bakış açısından görme eğilimindedir. Kendi milletini merkeze koyar, çevresindeki milletleri ise genellikle düşman, barbar, istilacı olarak kabul eder. Kendi kültürünü “üstün“, diğer kültürleri ise kendince “ilkel, göçebe ya da tarihsiz” olarak nitelendirir. Savaşlarda kendi yaptıklarını “kahramanlık“, diğer milletlerin yaptıklarım ise “vahşet” olarak nitelendirir.