Kültürün Özellikleri Nelerdir?
Tarih: 6 Ocak 2012 | Bölüm: Kültür | Yorumlar: 9 Yorum var.
Kültürün ne olduğu ve öğeleri hakkında verilen bilgiler, aynı zamanda onun bazı özelliklere sahip olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu özellikleri, ana başlıklar hâlinde şu noktalarda toplayabiliriz:
1. Kültür, sosyal bir organizasyon olan topluma ait ortak yaşayış düzeninin, zaman içinde değişme, gelişme ve yenilenme özellikleri taşıyan bir bütünü olduğu için canlı ve tabiî bir varlık niteliğindedir. Durağan (statik) bir yapıya değil dinamik bir yapıya sahiptir. Bir toplumun yaşama düzenine bağlı olarak doğup gelişir. Onun için de hayatın dışında değil içindedir. Toplum varlığının akışına göre şekillenerek tıpkı coğrafya şartlarına göre biçimlenen ve durmadan akıp giden bir ırmak gibi yol alır.
Kültür tabiî bir sosyal varlıktır. Çünkü, kişilerin üstüne çıkarak topluma hükmeden kendine has bir düzeni, kendine has kuralları vardır. Bu kurallara, bu düzene aykırı davranışlar ve dış müdahaleler, onun sağlıklı yol alışını engeller; varlığını tehlikeye sokar. Bu gibi durumlarda kültür gereken tepkiyi de gösterir. Bu tepki kendisini, toplumda huzursuzluk ve kültür bunalımı şeklinde ortaya koyar.
2. Kültür, kişilerin üstüne taşan ve toplumu hükmü altına alan bir sistem olduğu için toplumun ortak malıdır ve kapsamlıdır.
3. Kültür, her toplumun kendi özel davranışlarının ve yaratıcılığının eseri olduğu için millî bir kişilik yapısına sahiptir. Bundan dolayı orijinal ve millîdir. Orijinallik, kültürün kendi kaynaklarından beslenmesi ve özüne sadık kalması ile sağlanabilir. Başka kültürlerin eserlerini taklit, yaratıcılık olmadığı için orijinal sayılmaz. Bu durum biraz sonra işaret edeceğimiz kültür değişmelerinde önemli bir rol oynar.
Kültür Nedir? / Tanımı ve Açıklaması
Tarih: 6 Ocak 2012 | Bölüm: Kültür | Yorumlar: 8 Yorum var.
Dilimizde kültür kelimesi, sözlük anlamı ile biribirinden farklı birkaç kavrama karşılık olarak kullanılmaktadır. Bunlardan biri Lâtince çukura kelimesinin “toprağı ekip biçme, verimlendirme” anlamındaki asıl kullanılışına paralel olan anlamıdır. Tarım, tıp ve bitki bilimi (botanik) alanlarında üretme, yetiştirme ve çoğaltma çalışmalarını ifade eder. Bakteri kültürleri, kültür bitkileri vb. örneklerde görüldüğü gibi, uygun biyoloji şartlarında bir mikrobu, bir bakteri türünü veya bir bitkiyi üretme anlamına gelir.
Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür denir. Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar. Kültür, toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır.
Kültür sözü, bu anlam dışında bir kimsenin herhangi bir alandaki bilgisini veya genel bilgi düzeyini göstermek için de kullanılır: Geniş tarih kültürüne sahip bir komutan; kültürlü insan; kültürsüz adam gibi. Bunun anlamca daha kapsamlı olanı, eğitim – öğretim ve tecrübe yoluyla edinilen yüksek bilgi ve zevk düzeyini, aydın yaşayış tarzını anlatır. Kültürlü aile, kültürlü çevre gibi.
Kelimenin bu son iki anlamı ile ilgili bir diğer anlamı da kültür kuruluşları, kültür faaliyetleri örneklerinde görüldüğü üzere, her türlü fikir ve özellikle sanat faaliyetlerini duygu, düşünce ve zevk alanlarındaki bilgi ve değerleri ifade etmesidir. Ancak, bizim burada konumuz dolayısıyla üzerinde durduğumuz kültür, yukarıda belirtilenlerden farklıdır. Daha önce işaret edildiği gibi, toplumda sosyal akrabalık bağını kuran değerler anlamındadır. Bu yönü ile bir toplumu millet hâline getiren ve milletten millete değişen değerler bütünü demektir. Genel kültür ile millî kültür arasındaki fark da bu nitelik ayrılığına dayanır.
Türk Tarih ve Kültüründe Bozkurt
Tarih: 17 Aralık 2011 | Bölüm: Bozkurt | Yorumlar: 1 Yorum var.
Türk kültüründe bozkurt‘un manasını açıklayabilmek için kültürün tanımlanması gerekir. Özellikle kültürde sembolün öneminden bahsettikten sonra Türk kültüründe bozkurt‘un manasını daha rahat açıklayabiliriz. Çünkü bir milletin kültürü ile mitolojisi birbirinden farklı kavramlar değildir. Her ikisi de aynı hayat felsefesinden beslenmektedir. Kültür; bir milletin, dilini, sanatını, dinini, hukuk ve ahlakını, duygularını, inançlarını, hükümlerini aksettirir. Çünkü bir milletin folklorunu, edebiyatını, mitolojisini, dini idrak tarzını belirleyen, mensupların idrak alemini oluşturan değerlerin özünde o milletin kültürü vardır.
Kültürün özelliği, ait olduğu fertlere kazandırmış olduğu idraktır. Bir kültürün sınırı, onun zihniyet ve imanı ilf çevrelenmiştir. Kültürleri birbirinden ayıran, zihniyet ve iman farklandır. Aynı farklara sahip olan cemiyetlerin birbiri ile çarpışmasına sebep olur. Kültür çevreleri benzer olan veya benzer kaynaklardan beslenen kültürler olur ama bunlar birbirine tamamen benzemez.
Her kültür, diğerlerinden farklı görünmek durumundadır, Farklılık şuuru olarak isimlendireceğimiz bu durum, toplumun bütün hayat şekillerini başka kültürlerden ayrı olmaya, değişik bir üslüp kurmaya yönlendirmektedir. Milli kimlik yahut, kişilik dediğimiz bu farklı oluş, düşünce biçiminden, kılık kıyafet, tavır ve davranış biçiminden, eğitime ve eğlenceye kadar hayatın her saha ve safhasında görüpür. Mesela, aynı dine mensup olan milletlerin dinî anlayış şekilleri birbirinden farklıdır. Çünkü idrak alemini şekillendiren değer yargıları farklıdır. Bu farkı onaya çıkaran ise o inilletin kültürüdür. Bu farklılıklar o milletin mimarî abidelerine, edebî eserlerine, musikî eserlerine, felsefî sistemlerine v.s yansır ve kültürün devamlılığını sağlar. Böylece gelecek nesillere yol gösterici olur, kaynaklık yapar.
Her toplumun kültür değişmelerinin bir geçmişi vardır. kaynağını ise o toplumun tarihî derinliklerinden alır. Bir kültür varsa, onun ait olduğu millet vardir. Millet özelliğine layık bir topluluk varsa, muhakkak bir kültürü vardır. Kültürler ve dil, din, tarih, edebiyat, sanat, örf ve adetler gibi unsurları şüphesiz ait oldukları, cemiyetler kadar eski ve onlarla yaşıt sayılmalıdırlar. Bu kültür unsurları nesilden nesle intikal ederler. Bunun neticesi olarak da yeni nesiller bunları hazır bulurlar. Kültürü kalıcı kılan ve gelecek nesillere aktaran. kültürün değer yargılarıdır. Bu değer yargıları da kendini sembollerle yaşatır. İşte bu semboller kültürün en sert kısrnını oluşturur.
Bu konuyla ilgili aşağıdaki yazılardan da yararlanabilirsiniz:
Türk Kültüründe Bozkurt
Bozkurt Resimleri
Bozkurt Destanı
Kültürün genel manada anlamını açıkladıktan sonra üzerinde durmamız gereken önemli bir kavram da “Türk Kültürü” kavramıdır. “Ilk Türkler, yani bizim en eski atalarımız bugünkü Orta Asya diye bilinen yerde, Tanrı Dağları ile Altay Dağları arasında yaşıyorlardı. Tarih öncesi insanlar ve kültürlerle uğraşan bilim adamlarının o bölgelerde yaptıkları kazılardan edilen bilgilere göre; Türkler beyaz ırktan, geniş kafalı ve orta boylu insanlardı. Burası Çin ile sınırdaş olan bir ülkeydi. Bu yüzden Türklerin eski tarihlerine ait bilgilerin pek çoğunu Çin tarihlerinden öğreniyoruz.
Türk Kültüründe Bozkurt / Yaşar Kalafat
Tarih: 17 Aralık 2011 | Bölüm: Bozkurt | Yorumlar: Yorum yok.
Kurdun Türk destanlarındaki yeri Bahaeddin Ögel’in çalışmalarında ayrıntılı yer almış iken; Bozkurt, Gök kuyruklu kurt, Gök Kurt, Gök yeleli kurt (Uygur Oğuz namesinde, Boz yeleli tecrübeli korkunç kurtlar), Böri-Tigin/Bor Çıgın (Cengiz hanın oğlu),Kurt/börü, (Belki de çok eski zamanlarda Türklerde bir Totemdi, Hunlar çağında bir töz’dü. Göktürk çağında daha ziyade bir semboldü.) Başkurt/Başkırt, (Oğuz Han’a düşman halklar arasında gelmektedir.) Al börü/Al pörü, Altay mitolojisinde, insanüstü cesarete sahip olan kutsal kahramanlarla, insanlara iyilik getirmeyen kötü ruhlara verilen bir ad veya sıfattır.
Al-pörü ‘Korkunç kurt’, alyış ‘Korkunç ve sihirli orman’ gibi) Al Kurt (Kitanlardan Çin’e gelen tavus, tavus, kaplumbağa gibi kurt da ak idi) Kurt Ana (Kurt Ana ile ilgili efsaneler, Kurt Ata ile ilgili efsanelerden daha yeni idiler.), Kurt ata (Kurt Ataya sahip şamanlar pek makbul sayılmıyordu) , Kurttan hamile, (Alan Kava gece evinde yatarken odasına parlak bir ışık girer ve o bu ışıktan gebe kalır.
Ay çadırdan girerken aslan veya kurt gibi bir şey de görür.) Kurt hizmetçi, (Göktürk Hakanlarının muhafız erlerine börü, kurt denirdi.) Tanrının habercisi, (Altay Türkleri ağaçkakan kuşuna Tanrı ile aralarındaki elçi olduğuna inanıyorlardı Şamanları bazıları kartal veya herkes kuşu olabiliyorlardı her bir hayvanın kılığına girdiği bir hayvanı vardı ve buna hubilgan deniyordu. Yakut Türkleri bazen kurt veya tilkiden medet umar bu iki hayvanın bol bol resimlerini yaparlardı. Kurt şekline girme ‘Methamorphose’ Altay ve Sibirya Türk destanlarında da sık sık rastlanıyordu. Bir destanda 13 kız 13 kurt oluveriyordu.) Kurt Totem “Sibirya’da ongon sayılan hayvanların derileri soyulup içleri dolduruluyordu Hâlbuki Hun çağına ait kurtların derileri soyulmuş fakat içleri doldurulmamıştır.