İpek Yolu’nun Geçtiği Ülkeler
Tarih: 31 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 1 Yorum var.
Bozkır Yolu’nun inkişafı Orta Çağ’da meydana geldi. Bununla beraber, arkeolojik bilgiler, bu yolun daha önce, Miladın ilk asırlarında da üstelik sadece dolaylı (kabileden kabileye) münasebetler için değil, aynı zamanda Orta Asya’nın (ve bu yolla galiba Çin’in de) Roma dünyasıyla doğrudan münasebetleri için kullanıldığını söylememize imkân vermektedir.
Harezm, Baktriya-Toharistan, Soğd’da Roma örneklerini takliden hazırlanmış keramik küp buluntuları sayesinde bu konuda konuşmamız mümkün oluyor; bu tür keramik, Aşağı Don-Boyu ve Batı Kazakistan’ın hayvancı kabilelerinde bulunmuyordu (veya münferit örnekler halindeydi); demek ki bunlar, keramiğin hazırlanma geleneğininin habercileri olamazlardı.
O devrin Bozkır Yolu boyunca Avrasya’nın muhtelif kısımlarındaki insanlar arasındaki doğrudan münasebetlerin daha ikna edici diğer bir delili, Kırım’da M.S.II-III. yy.lara ait olup, üzerinde rölyef şeklinde atlı tasvirleri bulunan ve, bizim için hiç de daha az ehemmiyetli olmayacak şekilde: tamga’ların ve yine bu türden işaretlerin kazındığı taş bir mezar üstü malzemesidir. Tanınmış Peterburg’lu sinolog L.N. Menşikov’un, ricam üzerine tespit ettiğine göre, bu işaretler arasında, “at üzerinde iki atlı” yazılı Çince bir kitabe de bulunuyor ki bunu Han Sülalesi dönemine ait kabul etmek mümkündür. Bu kitabeyi, eski çin dilini ve Çin hiyeroglif yazısını bilen ve, öyle anlaşılıyor ki MS. II-III. yy.larda Çin sınırlarından Kuzey Karadeniz kıyılarına kadar Büyük İpek Yolu’nun kuzey (bozkır) güzergâhı boyunca uzun ve tehlikesiz de sayılmayacak bir seyahati gerçekleştiren bir kişi, galip ihtimalle de bir tüccar bırakmıştı.
İpek Yolu’nun Geçtiği Yerler Haritası
Tarih: 30 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 1 Yorum var.
Büyük İpek Yolu’nun uzun tarihi zarfında o yollardan taşınan malların çeşidi defalarca değiştiği gibi, yollar da değişiyordu: bazıları sönüyor, diğerleri daha büyük önem kazanıyordu. Mamafih Eski Çağ’da ve Orta Çağ’da her zaman, eğer Yolun muhtelif kısımlarından değil de Çin’den Avrupa’ya kadar tamamından bahsetmek gerekirse ipek ve ipekli elbiseler, Eski Dünya’nın önemli bir kısmını ihata etmiş olan milletlerarası ticaretin her zaman temel malı değilse bile, değişmez bir şekilde dikkate değer malı olmuştur.
Bu yüzden “Büyük İpek Yolu”, insan organizmasındaki kan damarlarına benzer şekilde dünya ticaretini besleyen ve 1500 yıl zarfında, Eski Dünya’nın üçüncü kısmı Afrika’ya da girerek, Avrasya kıtası sahasını kaplayan bu yollar ağını isimlendirmede en yaygın tabir olmaktadır.
Bu çok sayıdaki yollar arasında, tıpkı atardamarlar gibi, malların, ve bunlarla birlikte ilmî ve kültürel başarıların ve insanların değiş-tokuşunda baş rolü oynayanlar da asıl yollardı. Büyük İpek Yolu’nun kendilerine “istikamet” ismini vereceğimiz bu şekildeki öncü güzergâhlarının sayısı çok değildir. Hatta onların: ikisi kara, biri deniz yolu olmak üzere topu-topu üç tane olduğunu söylemek de mümkündür.
İlki, Çin’in başkentinden başlayarak Orta Asya ve İran Platosu üzerinden (eski devirlerde bu, temel olarak, Kuşan ve Parth hükümdarlarının hakimiyetindeydi) Doğu Akdeniz’e (Eski Çağda Roma hakimiyetindeki Suriye ve Mısır) uzanıyordu. Bu güzergâhtan Orta Asya’da güneye doğru, Hindu Kuş geçitlerinden geçerek Hindistan’a, bu arada Hindistan’ın Batı kıyısındaki limanlara, ayrıca Ganj vadisine (bugünkü Doğu Türkistan’dan doğruca Hindistan’a dağlar içerisinden geçen yollar da vardı, bilhassa Çin Halk Cumhuriyeti’nden Pakistan’a giden Karakorum Anayolu’nun geçtiği yerde) doğru da bir yol ayrılıyordu; aynı şekilde Amu Derya (Oxus) ve onun erken Orta Çağda Hazar Denizi kıyısına giden ve artık kurumuş olan kolu Uzboy’a, Hazar Denizi’ne ve, Kafkas Ötesi’ndeki ırmaklar boyunca Kuzey Mezopotamya’ya, Anadolu’ya ve öyle görünüyor ki Karadeniz’in doğu ve güneyindeki limanlara doğru bir suyolu geçiyordu.
İpek Yolunun Önemi / Konu Özeti
Tarih: 30 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 1 Yorum var.
Doğuda barışın hüküm sürdüğü zamanlar, Batı bir savaş alanı idi. Romalılar ile Partlar arasında uzun zamandan beri yaşanan sorunlar, birinci Roma İmparatoru Augustus’un diplomatik başarısı ile son bulmuş, iki taraf arasında bir barış süreci başlamıştır. Bu barış süreci, İpek Yolu’nun batı bölümünün daha güvenli olmasını ve Uzak Doğu ile yapılan ticaretin canlanmasını sağlamıştır. Geç Antik Çağ döneminde Doğu Roma, yani Bizans ile Sassani İmparatorluğu arasındaki ticaret Roma-Pers Savaşları nedeniyle büyük ölçüde engellenmiştir.
İpek Yolu, bir diğer yükselme dönemini, Perslerin İpek Yolu üzerindeki hâkimiyetine son veren Tang Hanedanlığı döneminde yaşamıştır. İkinci Tang İmparatoru Taizong, Orta Asya’nın büyük bir bölümünü ve Tarım Vadisini kontrolü altına almıştır. Bizans İmparatorluğu, 7. yy.da Asya’daki bazı topraklarının Müslümanlar tarafından ele geçirilmesiyle İpek Yolu ile bağlantısını ara sıra koruyabilmiş ve uzun süre Doğu’dan gelen malların ana aktarma yeri olarak işlev görmüştür. Tang döneminden sonra İpek Yolu üzerindeki ticaret trafiği azalmaya başlamıştır. Bunun nedeni, Beş Hanedanlık döneminde Tang Hanedanlığı’nda iç istikrarın korunamaması ve ticaret yollarının güvenliğinin azalmasıdır. Avrupa ile Asya arasındaki ticaret veba salgınları nedeniyle de uzun süre askıya alınmış ve gerçekleşmemiştir.
Asya ile Avrupa arasında doğrudan bağlantı kurulmasında, 13. yy.da Moğollar’ın büyük katkısı olmuştur. Moğol istilaları sık ve geniş iletişim çağının başlamasında etkili olmuştur. Bu durum, Moğollar’ın ele geçirdikleri yerlerde sistemlerini kurduktan sonra, yabancılarla iletişim kurarak yönetime devam etmeleri ile gerçekleşmiştir. Bu dönemde Moğollar’ın yabancılara olan misafirperverlikleri sayesinde ticaret yeniden artmıştır.
İpek Yolu’nun Türk Tarihindeki Yeri
Tarih: 30 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: Yorum yok.
İpek, resmî armağanlar şeklinde değil, hediye, satın alma veya vergi ödeme yollarıyla da giriyordu. Han İmparatorluğu, daha M.Ö. II. yy.da “ipek diplomasisi”ne başvurmuş, o zaman Hunların kudretli şanyü’sü Mo-de, Çin’den bu tür zengin hediyeler arasında “astarlı bir kaftan, sim kumaştan uzun bir kaftan, altından bir saç tacı, altınla kaplanmış bir kemer, kemere takılan altınla kaplanmış bir burun şeklinde boynuzlu levha”, ayrıca “10 parça işlemeli ipek mal, 30 parça çeçekli ipek kumaş ve, koyu leylak ve yeşil renkte 40 parça ipekli mal” almıştı. L.N. Gumilev, bu hediyeleri, tamamen kastî olarak, “kamufle edilmiş bir vergi türü” olarak değerlendirmiştir.
Çinlilerin, Mo-de’nin halefi Lao-shang shan-yü’ye de M.Ö.162 yılında, ülkedeki soğuk iklime karşı “merhamete gelerek” Hunlara, yıllık olarak mısır ve beyaz pirinçden başka simli kumaş ve ipek gönderme sözü vermeleri de aynı şekildedir. Hun liderlerinin (ve genel olarak da Hun asılzadelerinin) bu şekilde “hediyelere boğulmaları”ndan Çin yıllıkları o zamandan beri defaatle bahsediyor.
Mesela, M.Ö. 90 yılında bir çin ordusunun yenilgiye uğratılmasından sonra şanyü Hu-lu-ku, Han İmparatoru’ndan, evlenmek üzere Çinli bir prenses ve “10 daney iyi cins şarap, 50 hu pirinç”den başka bir de “10.000 parça muhtelif ipekli mal” talep etmişti. Gumilev’in yazdığına göre, bundan sonra sınırda tahribat olmayacaktı. M.S. 1 yılında ise, Han sarayında bulunan Shan-yü Wuchu-lu, imparatordan “370 elbise, desenlerle süslenmiş 30.000 parça ipekli mal, işlenmiş gerek basit ve gerekse düz ipekli mal, 30.000 giney ipekli pamuk” almıştı.