Türk Edebiyatında Eleştiri
Tarih: 30 Eylül 2011 | Bölüm: Eleştiri | Yorumlar: 1 Yorum var.
Divan edebiyatında şairler hakkında biyografik bilgi veren tezkire adındaki eserlerde eleştirinin izlerine rastlamak mümkündür. İlk olarak Ali Şir Nevaî’nin Mecâlisü ‘n-Nefâis ‘iyle 15. yüzyılda ortaya çıkan tezkireler 16. yüzyılda gelişimlerini hızla devam ettirmişlerdir. Tezkirelerde şairler hakkındaki biyografik bilgi verilmesinin yanında şiirlerin değerlendirmesi de yapılmıştır. Ayrıca bu eserler şairi, eseri ve onun çevresini ele aldıkları için bir bütün olarak edebiyat eleştirisinin örneğini sunmaktadırlar.
Divan şairlerinin, belli kurallar doğrultusunda şiirlerini dizerek meydana getirdikleri eserlere divan adı verilir. Edebiyat terim ve kavramları hakkında açıklamalarda bulunan kitaplar ise belagat kitapları olarak nitelendirilirler. Tezkireler dışında eleştiri türünün ilk örneklerinin görülebileceği eserler arasında divan ön sözleri ve belagat kitapları da vardır.
Türk edebiyatında batılı anlamdaki ilk eleştiriler Tanzimat dönemiyle birlikte başlamıştır. Şinasi tam anlamıyla bir eleştirmen olarak kabul edilmese de bu türün doğuşuna zemin hazırladığı düşünülebilir. Makalelerindeki dil ve edebiyat konusundaki görüşleri bu türün gelişiminde adının anılmasını gerekli kılmaktadır. Şinasi’den sonra değerlendirilecek olan Namık Kemal ise tam anlamıyla eleştirmen kimliğine sahip bir yazardır. Celaleddin Harzemşah adlı tiyatro oyunun ön sözü olan Celal Mukaddimesi bu türün önemli örneklerindendir. Namık Kemal’den sonra Ziya Paşa Hârâbat Mukkadimesi ve Şiir ve İnşa adlı yazılarıyla türün örneklerini sürdürür. Tanzimat dönemindeki eleştiri anlayışı “eskinin reddi ve yeninin yaratılması” üzerine kuruludur.