İpek Yolu
Tarih: 31 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 18 Yorum var.
“Büyük İpek Yolu”… bu kelimenin terkibinden uzak ve uzun yolculukların romantikliği, denizaşırı ülkelerin egzotikliği esiyor. Fakat bunun arkasında herşeyden önce, coğrafyacıların kavgası, kervancıbaşıların ve gözüpek denizcilerin cesareti, tüccarların ve uzak-görüşlü politikacıların akıllı hesabı gizlidir.
Ve tabiatıyla, malları Doğudan Batıya ve Batıdan Doğuya uçsuz bucaksız bozkırlar, kesif ormanlar, kudretli sıradağlar ve gökyüzüne ulaşan yüksek tepeler boyunca, denizlerin ve okyanusların genişliğince taşındığı mâhir zanaatçıların el emeği göznuru çalışması. Büyük İpek Yolu, bu, yalnızca malların değil, aynı zamanda ilimde, kültürde ve sanatta ulaşılan fikirlerin ve canlı insanların da neticede bir değiş tokuşudur.
İpek Yolunun Tarihi
Konu Özeti: “İpek Yolunun Tarihi”
İpek Yolunun Önemi
Konu Özeti: “İpek Yolunun Önemi”
İpek Yolunun Günümüzdeki Durumu
İpek Yolu’nun Uygarlıkları / Belgesel
İpek Yolunun Geçtiği Yerler
İpek Yolunun Geçtiği Yerler Haritası
Konu Özeti: “İpek Yolunun Güzargâhı”
İpek Yolunun Güzergâhları / Konu Özeti
Tarih: 31 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
İpek Yolu’nun güzergâhı ile ilgili ilk belgeler Antik Yunan ve Romalılara dayanmaktadır. Tarım Havzası’nın kuzeyinden geçen kuzey rotasını ünlü tarihçi Heredot M.Ö. 450 yılında ayrıntılı bir şekilde tarif etmiş, güzergâh merkezlerine de oradaki yerli halkların isimlerini vermiştir. Heredot’un tarifine göre kuzey rotası Don Nehri ağzından başlayarak ilk olarak kuzeye ve hemen sonra Partların bölgesine doğru doğuya ilerlemekte, oradan da Çin’in batısında bulunan Kansu şehrinde son bulan Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki kervan yolu üzerinden geçmektedir.
Güney rotasına ilişkin buna benzer bir tarif bulunmamaktadır. Ancak güney rotası yeniden kurgulandığında, rota Mezopotamya’dan başlamaktadır; fakat bu veri kesin değildir. İpek Yolu Anadolu’da Antakya’da başlayıp, Gaziantep’ten geçerek İran ve Afganistan’ın kuzeyinde Pamir Ovası’na kadar uzanmaktadır. Ayrıca Güneydoğu Bölgesi’nde bulunan Gaziantep ve Malatya’yı geçip, Trakya üzerinden ve Ege kıyılarında İzmir, Karadeniz’de Trabzon ve Sinop, Akdeniz’de ise Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar üzerinden Avrupa’ya ulaşmaktadır.
Üçüncü bir yol da Mısır ve Mezopotamya rotalarının birleşmesi ile meydana gelen Narmada Nehrinin Hint Okyanusu’na döküldüğü Hindistan’ın liman kenti Bargyzaga şehrine ulaşan deniz ve kara yollarının birleşimi ile oluşmaktadır. Her üç rota da İpek Yolu’nun yüzyıllar süren gelişmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
İpek Yolu’nun Geçtiği Ülkeler
Tarih: 31 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 1 Yorum var.
Bozkır Yolu’nun inkişafı Orta Çağ’da meydana geldi. Bununla beraber, arkeolojik bilgiler, bu yolun daha önce, Miladın ilk asırlarında da üstelik sadece dolaylı (kabileden kabileye) münasebetler için değil, aynı zamanda Orta Asya’nın (ve bu yolla galiba Çin’in de) Roma dünyasıyla doğrudan münasebetleri için kullanıldığını söylememize imkân vermektedir.
Harezm, Baktriya-Toharistan, Soğd’da Roma örneklerini takliden hazırlanmış keramik küp buluntuları sayesinde bu konuda konuşmamız mümkün oluyor; bu tür keramik, Aşağı Don-Boyu ve Batı Kazakistan’ın hayvancı kabilelerinde bulunmuyordu (veya münferit örnekler halindeydi); demek ki bunlar, keramiğin hazırlanma geleneğininin habercileri olamazlardı.
O devrin Bozkır Yolu boyunca Avrasya’nın muhtelif kısımlarındaki insanlar arasındaki doğrudan münasebetlerin daha ikna edici diğer bir delili, Kırım’da M.S.II-III. yy.lara ait olup, üzerinde rölyef şeklinde atlı tasvirleri bulunan ve, bizim için hiç de daha az ehemmiyetli olmayacak şekilde: tamga’ların ve yine bu türden işaretlerin kazındığı taş bir mezar üstü malzemesidir. Tanınmış Peterburg’lu sinolog L.N. Menşikov’un, ricam üzerine tespit ettiğine göre, bu işaretler arasında, “at üzerinde iki atlı” yazılı Çince bir kitabe de bulunuyor ki bunu Han Sülalesi dönemine ait kabul etmek mümkündür. Bu kitabeyi, eski çin dilini ve Çin hiyeroglif yazısını bilen ve, öyle anlaşılıyor ki MS. II-III. yy.larda Çin sınırlarından Kuzey Karadeniz kıyılarına kadar Büyük İpek Yolu’nun kuzey (bozkır) güzergâhı boyunca uzun ve tehlikesiz de sayılmayacak bir seyahati gerçekleştiren bir kişi, galip ihtimalle de bir tüccar bırakmıştı.
İpek Yolu’nun Geçtiği Yerler Haritası
Tarih: 30 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 1 Yorum var.
Büyük İpek Yolu’nun uzun tarihi zarfında o yollardan taşınan malların çeşidi defalarca değiştiği gibi, yollar da değişiyordu: bazıları sönüyor, diğerleri daha büyük önem kazanıyordu. Mamafih Eski Çağ’da ve Orta Çağ’da her zaman, eğer Yolun muhtelif kısımlarından değil de Çin’den Avrupa’ya kadar tamamından bahsetmek gerekirse ipek ve ipekli elbiseler, Eski Dünya’nın önemli bir kısmını ihata etmiş olan milletlerarası ticaretin her zaman temel malı değilse bile, değişmez bir şekilde dikkate değer malı olmuştur.
Bu yüzden “Büyük İpek Yolu”, insan organizmasındaki kan damarlarına benzer şekilde dünya ticaretini besleyen ve 1500 yıl zarfında, Eski Dünya’nın üçüncü kısmı Afrika’ya da girerek, Avrasya kıtası sahasını kaplayan bu yollar ağını isimlendirmede en yaygın tabir olmaktadır.
Bu çok sayıdaki yollar arasında, tıpkı atardamarlar gibi, malların, ve bunlarla birlikte ilmî ve kültürel başarıların ve insanların değiş-tokuşunda baş rolü oynayanlar da asıl yollardı. Büyük İpek Yolu’nun kendilerine “istikamet” ismini vereceğimiz bu şekildeki öncü güzergâhlarının sayısı çok değildir. Hatta onların: ikisi kara, biri deniz yolu olmak üzere topu-topu üç tane olduğunu söylemek de mümkündür.
İlki, Çin’in başkentinden başlayarak Orta Asya ve İran Platosu üzerinden (eski devirlerde bu, temel olarak, Kuşan ve Parth hükümdarlarının hakimiyetindeydi) Doğu Akdeniz’e (Eski Çağda Roma hakimiyetindeki Suriye ve Mısır) uzanıyordu. Bu güzergâhtan Orta Asya’da güneye doğru, Hindu Kuş geçitlerinden geçerek Hindistan’a, bu arada Hindistan’ın Batı kıyısındaki limanlara, ayrıca Ganj vadisine (bugünkü Doğu Türkistan’dan doğruca Hindistan’a dağlar içerisinden geçen yollar da vardı, bilhassa Çin Halk Cumhuriyeti’nden Pakistan’a giden Karakorum Anayolu’nun geçtiği yerde) doğru da bir yol ayrılıyordu; aynı şekilde Amu Derya (Oxus) ve onun erken Orta Çağda Hazar Denizi kıyısına giden ve artık kurumuş olan kolu Uzboy’a, Hazar Denizi’ne ve, Kafkas Ötesi’ndeki ırmaklar boyunca Kuzey Mezopotamya’ya, Anadolu’ya ve öyle görünüyor ki Karadeniz’in doğu ve güneyindeki limanlara doğru bir suyolu geçiyordu.