Bunları Biliyor musunuz? – (7)
Tarih: 14 Eylül 2011 | Bölüm: Bunları Biliyor musunuz | Yorumlar: 1 Yorum var.
» Yer yüzünde en şiddetli rüzgarın,saatte 509 km. süratle 1999’da Oklahoma’da estiğini,
» Bir insanın,gözünü günde ortalama 100.000 kez kırptığını,
» 3.Bin yılın 365.242 gün süreceğini,
» ABD’nin California eyaletinin Ukiah kentinde bulunan ve 112,8 metre uzunluğundaki ağacın dünyanın en uzun ağacı olduğunu,
» Kanguruların geri geri yürüyemediklerini,
» İstakozların kanının mavi renkte olduğunu,
» Sivrisineklerin 47 tane dişi olduğunu,
» Zürafaların, 35 cm uzunlukta siyah bir dile sahip olduklarını,
» Salyangozların 25.000 civarında dişleri olduğunu,
» Timsahların daha derine batabilmek için taş yuttuklarını,
» Hastalanmayan tek hayvanın köpek balığı olduğunu,
» Penguenlerin, yüzebilen fakat uçamayan tek kuş olduğunu,
İlginç Bilgiler
Tarih: 14 Eylül 2011 | Bölüm: İlginç Bilgiler | Yorumlar: 5 Yorum var.
İlginç Bilgiler – (9)
Tarih: 14 Eylül 2011 | Bölüm: İlginç Bilgiler | Yorumlar: 1 Yorum var.
· Aynı Tarih Niçin Her Yıl Farklı Güne Geliyor?
Günlük yaşantımızı, çalışma hayatımızı, sosyal, kültürel, ekonomik tüm aktivitelerimizi takvime göre düzenler ve planlarız. Takvimle ilgili en büyük güçlüğümüz sürekli “şu tarih hangi güne geliyor” sorusunu sormak zorunda kalışımızdır. Başta milli bayram, kutlama ve tatil günleri olmak üzere aynı tarihin her yıl değişik günlere rast gelmesi sadece yıl içersinde sağlıklı planlama yapmamızı etkilemez, aylardaki aktif iş günlerinin değişmesi nedeni ile tüm kurumların hesap, plan ve istalistiklerini de alt üst eder.
Bunun sorumlusu Dünya’nın Güneş’in etrafındaki dönme süresidir. Çok eski çağlarda bile insanlar etkinliklerini Güneş’in görünür hareketlerine göre düzenlemişler, yani basit hali ile de olsa Güneş Takvimi”ni kullanmışlardır. Ancak bu bir yılın süresi bir günün tam katı olmadığından, küsuratlar oluşmakta, bu da ideal bir takvim düzenini pratikte zorlaştırmaktadır.
Güneş Takvimi”ni ilk kullananlardan Mısırlılar’da bir yıl 365 gün (aslında 365 gün, 5 saat, 48 dakika, 46 saniye) kabul ediliyordu. Aradaki bu farktan dolayı, örneğin ilkbaharın başlangıcı ancak 1508 yılda bir aynı tarihe denk geliyordu.
Eski Babil, Helen, Çin ve Hint medeniyetleri, Ay’ın evrelerine dayanan 29 ve 30’ar günlük 12 aydan oluşan Ay Takvimi’ni kullanmayı tercih ettiler. Bu takvimde bir yıl 354 gün olup mevsim tarihleri Güneş Takvimi’ne göre her yıl 11 gün kayıyordu. Ardarda iki hilalin oluşması arasında geçen süre (29 gün, 12 saat, 44 dakika, 2,78 saniye) yine günün tam katı olmadığından Ay Takvimi’nin de çok sağlıklı olduğu söylenemez. Günümüzde Ay Takvimi’ni kullanmaya devam eden İslam ülkelerinde ay süreleri hilalin gözle görülmesine bağlı olduğundan, yani hilalin ilk gözlemlendiği aksam eski ay bitmiş, yeni ay başlamış sayıldığından, bir ayın kaç gün süreceği önceden bilinemez. Farklı İslam ülkeleri, ayları değişik günlerde başlatabilirler. Bu, özellikle Ramazan ayının son günü ve takip eden bayramın ilk günü için karışıklık yaratır.
İlginç Bilgiler – (8)
Tarih: 14 Eylül 2011 | Bölüm: İlginç Bilgiler | Yorumlar: Yorum yok.
· İnsanlar Ne Zamandan Beri Ayakkabı Giyiyor?
Ayak yere basarak vücudun tüm ağırlığını taşır. İnsan gövdesinde en ağır görev ayaklara düşer. Yetişmiş bir insanın vücudunda 206 kemik vardır, bunların neredeyse dörtte biri, 62 adedi ayak ve bacaklarımızdadır. Vücut ağırlığını taşıyan ve hareketi sağlayan bu organın bakımı ayakkabı ile başlar. Ayak kemikleri yere düz basmaz. Taban çukuru denilen içbükey bir kubbenin iki ucuna ve kenarlarına basılır. Ayağın taban kısmının yapısı oldukça karışıktır.
Burada birçok kas, kiriş, damar ve sinir yer almaktadır. Vücudumuzdaki kasların içinde en güçlüsü tabanlarımızda bulunur. İnsanın en hassas bölgelerinden biri olan bu bölgeyi korumak insan hayatı için çok önemlidir. Çoğu ayakkabı “taban” adı verilen ve kullanıldıkça eskiyen kalın bir alt parça ile “saya” adı verilen ve ayağı saran daha ince bir üst parçadan oluşur. Ayakkabılar dünyada çok farklı iklimlerde yaşayan insanların yaşam şartlarına göre değişiklik gösterdiği gibi tarih boyunca moda da ayakkabıların şekilleri üzerinde çok etkili olmuştur.
Gerçi İspanya”daki 12 – 15 bin yıl öncelerine ait mağara resimlerinde erkeklerde deri, kadınlarda kürkten yapılmış giysiler görülüyor ama dünyadaki en eski ayakkabı izine, kuruyan çamur içinde sertleşip günümüze kadar kalmış olarak Mezopotamya’da rastlanmıştır. Günümüzdeki anlamı ve şekli ile ayakkabının ilk olarak sandalet şeklinde sıcak iklimli ülkelerde ortaya çıktığı sanılıyor, ilk ayakkabılar ham deri, ayağın girebileceği şekilde bir zarf haline getirilerek yapılırdı. Bu ayakkabılar ayağın altını kızgın kumlardan, üstünü güneş ve sıcaktan koruyorlardı. Mısır sanat eserlerinde hükümdar ve tanrılar daima çıplak ayaklı olarak görülürler. Sandaletlerin ise bu devirde sadece ev içinde giyildiği tahmin edilmektedir. Hititler bugün Anadolu’da çok az da olsa hala kullanılan çarıklara benzer ayakkabılar giyerlerdi. Ortaçağda kızı evlenen bir baba onun üzerindeki otoritesini evleneceği adama bir ayakkabı töreni ile devrediyordu.