İlk Müslüman Türk Devletlerinde
Kültür ve Sanat
Tarih: 25 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler, Tarih ve Kültür | Yorumlar: Yorum yok.
İslâm dünyasında Türklerin (Etrâk) ortaya çıkması Fergana, Taşkent ve Maveraünnehir’den az sayıda gelen Türklerin, VIII. yüzyılın ikinci yarısında Abbasî halifelerinin hassa askerleri ve inzibat birlikleri arasında yer almaları ile başlamış XI. yy.’da bunların sayıları süratle artarak, Mu’tasım zamanında Hassa ordusunun tamamı Türklerden meydana gelmiştir.
838’de Bağdat’ın kuzeyinde, Dicle kıyısında Mu’tasım tarafından kurulan yeni merkez Samarra’ya Türk muhafız ordusunun ve Türklerin ve evlerin alçı süslemelerinde eğri (yatık) kesim tekniği ile yaş sıvalar üzerine tahta kalıplarla yapılan süslemeler, Türk sanatının İslâm sanatına getirdiği ilk yeniliklerdendir.
Tolunlular ve Ahşitlerle, 95’da IX. yüzyılın ikinci yarısından X. yüzyılın ikinci yarısına kadar kurulan iki Türk devleti ile İslâm sanatında sağlam gelişmeler olmuştur.
Gaznelilerde Kültür ve Sanat
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: 1 Yorum var.
977’de Gazne’yi merkez yapan Sebük Tekin’in kurduğu bu Türk devleti Gazneliler adını almıştır. 998’de yerine geçen oğlu Sultan Mahmud, 17 sefer sonunda bütün Kuzey Hindistan’ı fethederek, Türkler idaresinde Müslümanlaştırmıştır. Harezm Horasan bölgelerini de imparatorluğuna katan Sultan Mahmud’dan sonra oğlu I. Mesud, 1040 yılında Selçuklulara yenilerek Afganistan ve Hindistan dışındaki ülkelerini kaybetmiştir.
Bundan sonra, Gazneliler Devleti 1191 yılına kadar Selçuklulara bağlı olarak devam etmiştir. Gazne küçük önemsiz bir şehirken, Gaznelilerin elinde, Asya’nın en büyük kültür merkezlerinden biri haline gelmiş, Sultan Mahmud, medreseler, kütüphaneler kurmuş, alimleri sarayında toplamıştır. Firdevsî, Şehnamesini onun sarayında tamamlayıp, kendisine ithaf etmiş, Ferruhî onu, Şehinşahların başı ilan etmiştir (1038). Türkler Gaznelilerden önce buralara yerleşmişlerdi. Burada gelişen Türk sanatının bir taraftan Büyük Selçuklu sanatına, diğer taraftan Hindistan Türk sanatına tesir etmesi bakımından tarihi önemi fazladır.
Gazne sarayında 400’den fazla bilim ve sanat adamı barınıyordu: Gazneliler devleti, kültür ve sanat bakımından çok yüksek bir düzeye ulaşmıştı. Özellikle Gazne Sultanı Mahmud zamanında başkent ve saray bilim adamlarıyla dolup taşıyordu. Sarayda, âlim, sanatkâr ve şair olarak dört yüz ünlü bir arada bulunuyor, barındırılıyordu.
Gaznelilerde Kervansaray Kültürü ve Mimarisi
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Karahanlı ribatlarından sonra Gazneliler de aynı isim altında abidevî eserler meydana getirmişlerse de,bunların çoğu zamanla kaybolmuştur. Sengbest’te, türbenin yanındaki ribat bir kervansaray olarak yapılmıştır.
Bundan başka, Sengbest’ten beş fersah mesafede, Tus-Sebahs yolunda, Gazneli Sultan Mahmud, 1090-1020’de Ribat-ı Çahe adı ile bir kervansaray yaptırmıştır. Hamdullah Müstevfi el Kazvînî’ta, 1340’ta yazdığı “Nükhet el Kulub” adlı eserinde, büyük kervan yollarını anlatırken Sengbest’ten 6 fersah uzakta, Ribat-ı Mahi’den bahsetmektedir.
Godard, bunun Meşhed çayının sol kıyısında bulunduğunu uzaktan görmüş ve yazılı kaynaklarla karşılaştırınca da Ribat-ı Mahi’nin, Gaznelilerin, Ribat-ı Cahi’sinden başka bir şey olmadığını tespit etmiştir. Son yıllarda Derek Hill ve Clevenger, Ribat-ı Mahi’nin ölçülerini alıp resimlerini çekerek (Illustrated London News 13 August 1966 ve Islamic Architecture and its Decoration, London 1967) de kısaca yayınlamışlardır.
Gaznelilerde Saray Mimarisi ve Sanatı
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Tarihçi Beyhâkî’den, Sultan I. Mesud’un (1030-41) büyük bir mimari kabiliyete sahip olup, sarayının plânını kendisinin çizdiğini ve Abdülmelik adlı bir mimarın yardımı ile 4 yılda tamamlandığını (1036) öğreniyoruz. 1948’de ilk defa Schlumberger, Bust kalesi yakınında, Leşker-i Bazar’ı keşfetti. Buna eskiden Leşkergah denirdi.
Hilmend nehri kıyısında yükselen üç yapıdan en büyük ve en önemlisi olan güneydeki Büyük Saray, bir dirsek üzerinde, iki cepheden nehre bakmaktadır. Yer ve manzara bakımından fevkalade bir görünüşü vardır. Büyük Saray’ın güneyinde sur duvarına dayalı Ulu Cami uzanıyor. XI. yüzyılın başından ve Sultan Mahmud zamanından kalan en eski saray budur.
Önünde bir alay meydanı (Esplanade) vardı. Geniş bir bulvar, dış kapıya kadar götürüyordu. Burada, iki katlı gösterişli ştuk ve terrakota dekorlu nişlerle süslü bir cephe ve renkli ştuk oyma süslemeler de vardı. Bunlardan bir parça, Kabil Müzesi deposundadır.
Büyük kısmı, tuğla temeller üzerine kerpiç, bazı önemli bölümleri tamamıyla tuğladan yapılmış olan saray kuzey-güney yönünde 164 m. doğu-batı yönünde 92 m., dış avlu ile uzunluğu 1/2 km. kadardı. Cephenin ortasındaki derin kapıdan, haçvari bir mekana buradan da sarayın dört eyvanlı avlusuna (63×45 m.) giriliyordu. Böylece Karahanlı kervansaraylarında gördüğümüz dört eyvanlı avlu şeması, Gaznelilerde daha gelişmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Harem daireleri avluya karşı gizlenmiş olup köşelerdedir ve kendi içinde 4 eyvanlı küçük avluları vardır.