Türklerde Ant İçmek ve Kan Kardeşliği
Tarih: 29 Eylül 2013 | Bölüm: Kültür | Yorumlar: 3 Yorum var.
İnsanoğlu, var oluşundan bugüne ifade ettiği duygu ve düşüncelerinin inandırıcılığını yüksek tutma isteği duymuştur. Sözlerinin hiçbir kıymeti olmayan insanlar, toplumun sevmediği tiplerdir ve bu kişiler özünde kendileriyle de barışık olmazlar. Bunun için hem kişisel hem de toplumsal bir refleks olarak, insanlar sözlerini büyük güçlerin ve kutlu değerlerin gölgesine sığınarak ifade etme yolunu seçerler. Bu durum, kimsenin yanlış işlere veya yalan sözlere alet edemeyeceğine inanılan değerlere sığınma içgüdüsünden ileri gelmektedir.
Türkler, tarihin en eski dönemlerinden beri belli kutsalları olan bir millettir ve değerleri üzerine kurulmuş bir yaşayış şekline sahip olmuşlardır. Millî ve manevî değerleri yüksek olan toplumların yaşamlarında, hiçbir şekilde üstüne söz söylenmeyecek kutsallar bulunur. Örneğin Türk kağanının sözü üzerinde tartışmak veya onu sorgulamak, Türk töresince pek uygun değildir. Çünkü Türk kağanı Tanrı tarafından “kut” verilmiş kişidir. Dahası Kağan, ilin usu çevik yöneticilerine ve aksakallı bilgelerine danışmadan söz söylemez. Bunun için kağanın sözü buyruktur, tartışılmadan yerine getirilir.
Kağan’ın sözünü bu deñli önemli kılan nedenlerden biri, kuşkusuz onun Tanrı’nın verdiği “kut” ile devleti yönetmesidir. Yani acunu yaratan Gök Tanrı‘nın devlet üzerindeki hâkimiyeti, “kutlu” kağanda vücut bulmaktadır. Buradan da anlaşıldığı üzere, Türkler Tanrı’nın yeryüzündeki hâkimiyetini koşulsuz ve kuşkusuz kabul etmiş, onun varlığına ve birliğine göñülden inanmış kimselerdir. En eski çağlarda, insanlar ateşlere, kayalara, heykellere veya doğa güçlerine tapıyorlarken; yüzlerce Tanrı’nın var olduğunu düşünen nice ulusların ancak binlerce yıl sonra inanmaya başladığı yüksek bir düşünceyi –yani tek Tanrı inancını– Türkler ta o zamanlardan benimsemiş, yerlerin ve göklerin tek iyesi olan Ülgen‘e tapınmışlardır.
En Eski Türk Tarihi
Tarih: 10 Eylül 2012 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: 1 Yorum var.
Türklerin tarih sahnesine inişleri çok eski zamanlara kadar götürülebilmektedir. Türk tarihinin ilk dönemlerini oluşturan İskit, Hun ve Göktürklerin oluşturduğu devlet kültürü, en eski Türk tarihi başlığı altında incelenmiştir.
Orta Asya’nın Türkler tarafından imar edilmeye başlayışı ve Türklerin yazılı kaynaklarla takip edilebilen ilk dönemlerine ait Ön Türk tarihi ve kültürüne içeriğe aşağıdaki bağlantılardan yararlanarak ulaşabilirsiniz:
Türk Kağanlığıın Kuruluşu
Orta Asya’nın Türkler Tarafından Fethi
Orta Asyalı ve Türk Sentezi
En Eski Türk Töresi ve Hukuku
En Eski Türklerde Siyasal Gelişmeler
Orta Asya Ekonomisi
Orta Asya Ekonomisi
Tarih: 8 Eylül 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Orta Asya ekonomisinde sogdina ticareti başrol oynadı (hem iç hem de dış). Sogdian tüccarlarının uluslararası ticaretteki önemli rolü, 10. yüzyıla kadar varolmuş Tufan vahasındaki Sogdian kolonilerine bakılarak kanıtlanabilir. Bunun hakkındaki bilgileri Sogdian kolonicilerinin (4. yüzyıl) Semerkand ve Buhara’daki akrabalarına yazdıkları mektuplardan öğreniyoruz. Mektuplarında pazarlıklar; bakır, gümüş ve altın alımı ve malların fiyatları hakkında bilgi vermişler ve hatta sıkıntılı zamanlardan kaynaklanan zorluklardan şikayet etmişlerdir.
İç ticaret hakkındaki bilgilere daha çok Çin kaynaklarında ve sonradan, Müslüman kaynaklarında yoğunlaşılmıştır. Bütün kaynaklar Sogdianların ticaretteki maharetlerinin çok iyi olduğu üzerine hemfikirdir. Hacı Syuan Tszan’a (629) göre nüfusun yarısı tarımla, diğer yarısı da ticaretle uğraşıyordu. Sogdina’nın ana kenti Semerkand, aynı zamanda oranın ticaret ve endüstri merkeziydi ve kervan yolu üzerinde geniş bir konak rolü üstlenmişti.
Büyük miktardaki yabancı mallar, yerli sanat ürünlerinin yoğunluğu kadar burada toplanmıştı. Pakand, İshtihan ve Arbican en büyük ticaret şehirleri idi ve Tavavis ve Zandana endüstri ve ticaret yerleşimleriydi. Buhara, mücevherleriyle meşhurdu. Yerel efsaneye göre, Buhara her yıl Semerkand’a yerel el sanatları zanaatkarları tarafından yapılmış gümüş tavşan ve altın geyiği de içine alan bir vergi verirlerdi. Eski Orta Çağ Sogdinası’ndaki geniş para dönüşümüne benzer olarak, yazılı kaynaklardaki tanımlardan bilinen yerel pazarlar, yerel ticaretin göstergeleri idiler.
En Eski Türklerde Siyasal / Politik Gelişmeler
Tarih: 4 Eylül 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Batı Türk Kağanlığı’nın olduğu zamanlar tamamen ve farklı olarak, Türklerin ve Orta Asya İki Irmak Bölgesi yöneticilerinin karşılıklı ilişkilerinin tarihi ile özleştirilir. Çin vakayınamesinin belgeleri, Datou Kağan’ın (575/6-603) kızı Suy-şu’nun, Sogdian yönetici Daisheby ile evlilikleri hakkında bilgi verir. “Yazı ve kanunlar Türklerinkiydi”nin altını çizer. Daha sonraları, asılları Türk olan, Semerkand’ın ve Penchikent’in yöneticilerinin varolduğu bilinir. V. A. Livşits, Sogdina’da tahtın miras olarak geçmediğini göstermiştir. En azından babası (Jodhshetak) yönetici olmayan Bilge Türk’ün yerine Sogdian Devaştiç geçmiştir.
7. yüzyılın sonu 8. yüzyılın başında Sogdian sosyal yapısı, Türkler ve Sogdianlar arasındaki kanuni ilişkiler ve iç hayat hakkındaki görüşler, bilim adamları tarafından incelenmiş Mug dağındaki Sogdian belgeleri sayesinde biliniyor.34 Konuyla alakalı bilgileri genelleyelim.
Sogdian belgelerinde keşfedilen sosyal terminolojinin geniş çerçevesi, gelişmiş feodal tip hiyerarşinin varlığı düşüncesine yol açmaktadır. Soyluluğun temel katagorileri şunlardır; yönetici kesimin temsilcileri (Çin kaynaklarında: chzhao-u) ve toprak aristokrasisi dihanlar, mal sahipleri (azimler ve sıradan olanlar) ve onları, en üst sınıfını unvanlı aristokrasi oluşturan sayısız azatlar (azatkar-insan) takip eder. Azatlar, devamlı prensin hizmetindeydiler ve vergiden muaftılar. Vergi yükümlüsü nüfusun büyük kısmı, el sanatlarıyla uğraşan ve köylü olan işçilerdi (karikar). Sosyal basamağın en aşağısı ömür boyu ve geçici köleleri ve değişik kategorilerden hizmetçileri içerirdi.
Herhangi bir kategorideki toprak için toprak sahibi, kadivarın mülkiyetinin temeliydi. Toprak satımı, alma senediyle belgelenirdi ki bu Mug arşivinde (belge V8) korunmuş olarak bu gerçeği tasdik eder. V. A. Livşits belgenin özelliğini tanımlar. Alım senedi şu temel konuları içerirdi: Derleme tarihi, sözleşmeyi yapan taraflar, anlaşmanın konusu ve anlaşma maddeleri, şahitlerin isimleri ve belgeyi düzenleyen sorumlunun pozisyonu. Bir toprağın fiyatı drahmalarla ifade edilirdi. İlginçtir ki bu fiyat Türk ordusundaki askerlere ödenen bir parça ipekli kumaşa eşitti.
Öncelikle, ihshidlere olmak üzere dikhanların büyük bölümüne ait olan değirmenler, onların diğer bir gelir kaynağıydı. Değirmenlerin kiralanmasıyla ilgili Mug arşivinden bir başka belge36 bunu kanıtladı. Orta Çağ’ın başlarında iki türlü değirmen kullanımı vardı: Kiralama ve sahibinin kendisinin kullanması.