İngilizcenin Söz Varlığındaki
Türkçe Kökenli Kelimeler
Tarih: 27 Temmuz 2012 | Bölüm: Türk Dili | Yorumlar: 1 Yorum var.
9.-12. yy. arasındaki döneme gelindiğindeyse, bu kez Türkçe kökenli sözcüklerin İngilizceye nüfuz etme sebebinin, tüm İngiliz aristokrasisi ve İngiliz uşakları ile savaşçıları tarafından konuşulan Eski Fransızca11 olduğu görülmektedir. İngilizler ile Türk halklarının doğrudan temasları, yalnızca Haçlı seferlerinde başlamıştı. Bu dönemde, İngiliz asilzadeleri savaşa katılmışlardır. M.S. 1096’dan 1270’e kadar, Avrupalılar, “Tanrı’nın tabutunu boşaltmak” ve “Kutsal Toprakları Müslümanlardan arındırmak” amacıyla Filistin’e sekiz Haçlı seferi düzenlemişlerdir.
Yağmacı ve vahşi bir yapısı olan bu Haçlı seferleri; Avrupa kültürü açısından pek çok avantajı da beraberinde getirmiştir. Batıda insanlar, yemekten önce ellerini yıkamaya başlamışlar, çatal ve bıçakları nasıl kullanacaklarını öğrenmişler, sıcak banyo yapmaya başlamışlar ve kıyafetlerini ve iç çamaşırlarını değiştirmeyi öğrenmişlerdir. Bu sayede Avrupalılar, pirinç, karabuğday, limon, kayısı ve karpuz yetiştirmeye başlamışlar; şeker kamışını yiyecek olarak kullanmayı; ipeği ve aynaları üretmeyi öğrenmişler ve yedikleri besinlerin kalitesini arttırmışlardır.
Haçlıların savaştıkları kavimlerin başında Türkler ya da Batıda bilinen isimleriyle “Saraken”ler (Haçlı seferlerinde Müslümanlara verilen ad.) geliyordu. İlginç olan, İngilizcede karabuğdayın bir adının da “Saraken mısırı” olmasıdır. Bu isim, bu ürünün geldiği yer ve zamanı göstermektedir. Suriye ve Filistin’de Türklerle savaşan Avrupalılar, bu ismi başta Türkler ve kısmen Kürt kavimleri olmak üzere, Suriye, Filistin ve Mısır Arapları da dahil olmak üzere tüm Müslümanları kapsayacak şekilde genişletmişlerdir. Sonuç olarak, etimolojik sözlüklerin çoğu “saraken” kelimesinin Arapça kökenli olduğunu savunmaktadır.
Türkçe faktörünün göz önünde bulundurulmadığı durumlarda, Avrupalı dilbilimciler Doğu kökenli sözcüklerin etimolojik özelliklerinin ortaya çıkarılmasında sıkça rastlanan bir yanılgıya düşmektedirler. Yukarıdaki durum bunun en güzel örneklerinden biridir. Örneğin; İngilizcede kullanılan “kourbaş” ya da “kismet” kelimelerinin günümüzde hem Türkçede hem de Arapçada kullanılması durumunda, Avrupalı etimolojistler, otomatik olarak bu kelimenin Arapça kökenli bir kelime olduğunu varsayacaklardır. Bu etimolojistler, bir an bile, eski kültürlerin dilleri olan Arapça ve Farsçanın; Avrupalıların bakış açısıyla vahşi göçebe kavimlerinin dili olan Türkçeden bir şey almış olabileceklerini düşünmeyeceklerdir. Bunun aksine, Arapça ve Farsçada Türkçe kökenli pek çok kelime bulunmaktadır.