Karahanlılar’da Kültür ve Sanat
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: Genel, İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Karahanlılar, Asya’da kurulmuş ilk İslâm Türk devletidir. Bunlara İslâmlıktan önce, Türkistan Uygur Hanları, İlig Hanlar, Al-i Efrasyab gibi adlar verilirdi. Bu devleti kuran Karluk Türkleri olup, Çiğil ve Yağma Türkleri de bunlarla beraberdi. Karlukların yagbusu, bağlı olduğu Ötüken Uygur Hakanlığı 840’ta Kırgızlar tarafından dağıtılınca, kendisini Türk hakanı sayarak, Kara Han ünvanını aldı. Kaşgar-Yedi-Su arası asıl ülkeleri idi. IX. yüzyıl ortalarından, XIII. yüzyıl başlarına kadar (842-1212) hüküm sürmüşlerdi.
Satuk Buğra Han, 920’ye doğru İslâmlığı resmi din olarak kabul etti ve Abdülkerim adını aldı. Bundan sonra Türkler gittikçe artan kütleler halinde İslâm olmuşlar, Satuk Buğra Han, Doğu Karahanlı Hükümdarı Büyük Hakan Arslan Han’la yaptığı Balasagun Savaşı’nda 959’da ölmüş, Kâşgar kuzeyinde Artuç’ta gömülmüştür. Onun yerine Batı Karahanlıların başına geçen oğlu Baştaş Musa, Büyükkağan Arslan Han’ı mağlup ederek, 960 yıllarında, bütün Karahanlıların Müslüman olmasını sağlamıştır. Karahanlılar 999’da Buhara’yı alarak Samanoğulları Devleti’ne son vermişlerdir. 1069’da Buğra Han adına, Yusuf Has Hacip tarafından manzum olarak yazılan Kudatgu Bilig ile, aynı zamanda Türk kültür tarihi bakımından çok önemli olan 1074’te Kâşgarlı Mahmud‘un yazdığı, Divanü Lugati’t Türk gibi Türk dili ve edebiyatının seçme eserleri onlar zamanından kalmadır. Kâşgarlı Mahmud’un eseri Karahanlılara ait olmakla beraber, büyük Selçuklular zamanında, Bağdat’ta yazılmıştır.
Seyhun’un doğu kıyısında, Türk şehri Karaçuk’ta (sonradan Farab) doğmuş olan Muhammed Fârâbî adlı Türk filozofu (ö. 950), ilk defa İslâm felsefesini eski Grek düşüncesini temeli üzerinde geliştirmiş, Aristo’nun eserlerini şerh edip açıklamıştır. İlim ve felsefe konularında 160 kadar eseri vardır. Bu devrin en ileri gelen matematik, coğrafya gibi çeşitli ilim dallarında 110’dan fazla eserin sahibidir.
X. yüzyılda ilk yapılar kerpiçten, yavaş yavaş tuğla mimarisine geçişi göstermektedir. Buhara’nın 40 km. yakınında, Hazar şehrinde, XI. yüzyıldan kalan küçük Dagaron Camii’nde, kerpiç ve tuğla karışık olarak kullanılmıştır. Cami, plânı ve mimarisi bakımından inanılmaz bir gelişme göstermektedir. 30 cm. çapında, alçak yuvarlak payeler üzerine, dört sivri kemerle oturan, 6.50 m çapındaki kubbe, yanlardan tonozlarla çevrilmiş olup, köşelerde ortalama 3.60 m. çapında birer küçük kubbe ile küçük ölçüde bir merkezi plân şemasını ortaya koymaktadır. Duvarlar kerpiçten, payeler ve orta kubbeyi taşıyan kemerler tuğladandır. Kemerlerin eski şekli değişmiştir. Caminin içi, tuğla örgülerin sadeliği, kemerlerin hafifliği, plân ve mimarinin olgun ahengi ile kuvvetli bir tesir bırakır.
Akşitlerde (İhşitlerde) Kültür ve Sanat
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Abbasî halifeleri zamanında, Mısır’daki bu ikinci Türk İslâm devleti, Mısır Valisi Muhammed Ebu Bekir tarafından kurulmuştur. Babası Tuğaç, Tolunoğullarının hizmetinde idi. Mısır valisi iken (935) bağımsızlığını ilan ederek, önce orta Suriye’yi ve 942’de Mekke ve Medine’yi ülkesine kattı. Kuzey Suriye’de Hamdanîler ile mücadelesi yüzünden Buveyhilerin Bağdat’ı almasını önleyemedi.
Ölümünden sonra (946) yerine geçen oğlu ile kardeşi fiili idareyi saray adamlarından Kâfûr’a kaptırmışlardı. Onun ölümü üzerine Mısır çıkan iç karışıklığı fırsat bilen Fâtımîler tarafından 969 yılında işgal edilmiştir.
Tolunların parlak kültür ve sanat faaliyeti sonrasında Akşitler zamanında belirli bir gelişme olmamıştır. Onların yedi renkli şaheser perdahlı keramikleri da ancak tek renkli olarak devam ettirilmiştir.
Tolunoğulları’nda Kültür ve Sanat
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.

Tolunoğulları Camii
Abbasî halifeleri zamanında, Mısır’da ilk bağımsız Türk İslâm Devleti Oğuz Türklerinden Tolunoğlu Ahmed tarafından kurulmuştur. Halifelik merkezi Samarra’da bulunan Buhara’dan gelen babası Tolun, Halife Mutasım zamanında (833-842) cesareti ve bilgisi ile tanınmış bir şahsiyetti. Aynı derecede cesur ve kültürlü olan oğlu Ahmed iyi tahsil ve terbiye görmüş, kültürlü bir şahsiyet olarak, öteden beri Türk kumandanların emrine verilen Mısır ülkesine 868 yılında vali olarak gönderilince, Mısır tarihinde parlak bir devir açılmış oldu.
Daha ilk yıllarda Bağdat’a vergi ödemeyi durdurmuş, Mısır maliyesinde ıslahat yaparak halka refah sağlamıştır. Mısır tarihi boyunca en parlak ve refahlı devrini onun zamanında yaşamıştır. Kısa zamanda bütün Mısır’ı kalkındırdı. Fustat yeniden canlandı, bunun yanında kışla ve saraylar mahallesi olarak el-Katayî gelişti. Burada, kendisine muhteşem bir saray, polo sahası ve bir Darü’l-İmâre yaptırdı.
Sarayın dokuz kapısından biri olan Babü’l-Salat, üç geniş cadde ile, 600 m. ilerideki İbn Tolun Camii’ne bağlanıyor, kendisi ortadan, maiyeti iki yan caddeden atlarla camiye gidiyordu. Ayrıca bir hastane ve bugün hâlâ duran bir su kemeri yaptırmıştır. Tolunoğlu Ahmed’in on beş yıl içinde yaptırdığı eserler ve gerçekleştirdiği gelişmeler hayret vericidir.
Mimari tarihinde yer alan İbn Tolun Camii, muhteşem bir saray, bir şifahane, su kemeri gibi eserler meydana geldi. Deltanın yukarı Mısır’ın diğer şehirlerinde de imar faaliyetleri gelişti.