Hilmi Ziya Ülken
Tarih: 27 Haziran 2014 | Bölüm: H | Yorumlar: Yorum yok.
Ömrünün 60 senesini bilime, felsefeye, tefekküre ve sanata veren Hilmi Ziya Ülken, genç yaşta (18 yaşında) Anadoluculuk akımını başlatan kimsedir. 1919’da birkaç arkadaşıyla “Anadolu” mecmuasını taşbasma olarak el yazısıyla 12 sayı çıkarıyor. Yine 1919’da “Anadolu’nun Vazifeleri” adlı bir kitap yazıyor. Bu kitap basılmamış, ama üniversite öğrencileri arasında büyük rağbet görmüştür. Bu dergide Anadolu kültürünü araştıran yazılar hazırlatıyor ve kendisi de araştırıyor ve yazıyor. O, milliyet anlayışında kültürcü Anadoluculuğu savunuyor; Anadolu’yu doğacak kültürün kaynağı ve hedefi olarak görüyor. Bu maksatla 1923’te “Anadolu” dergisini (12 sayı) bir şirket kurarak çıkarıyor. Millî destanları milletin örfüne göre inceliyor.
Hilmi Ziya Ülken, “Anadolu örfünün pınarı Orta Asya Türkmenlerindedir. Oğuz Destanı, Türkmenlerin ilk efsanesidir. Şu kadar ki Oğuz, Anadolu’ya Müslümanlaşarak geldi. Hz. Ali Cengleri, Battalgazi, Şah İsmail destanları oldu” diye düşünüyor. O, daha sonra 1933’te yazdığı “insanî vatanperverlik” adlı eserinde Fichte’nin hümanist ve milliyetçi cephelerini birleştirirken “Vakıa ile mefkûre arasındaki terkip (sentez) fikrini” geliştirir. Böylelikle vakıa olarak yaşanan Anadolu’nun bugünkü kültürü ile bunun Orta Asya’ya uzanan tarihi kaynaklarına indi. 1932’de “Türk Tefekkür Tarihi”ni yazdı. Burada Türk düşüncesini, İslâm öncesinden bu yana nasıl araştırılacağının metodunu da getirdi. Örnekler verdi. Türk düşünce alanlarını tespit etti, kategorilere ayırdı. “Türk Mistikleri Antolojisi” ve “Türk Filozofları Antolojisi”ni yayımladı.
Bu dönemde “Aşk Ahlâkı”nı yayımladı. Bu kitapta tabiatçılığa kayan bir ahlâkı savundu. Fakat yine de ruhu maddenin çocuğu saymadı. Hatta “hakikat ruhta, ruh her yerdedir” dedi. Ruhu, maddeye indirgeyenlere “Hangi kalbi kararmış Karun teşkilât yapmıştır? Ruh şevk demektir; bir şeyi istemek, bir şey arkasından koşmak demektir. Ruh maddeyi istemektedir. Maddeyi isteyen ruh, onun evlâdı değildir. Maddeye değer veren ruhun ona olan aşkıdır” dedi. Hilmi Ziya Ülken, uzun süre sosyoloji dersleri vermiş, bölüm başkanlığı yapmış, sosyoloji derneğini kurmuş, sosyoloji dergisini çıkarmıştır. Fakat esas meşgul olduğu saha felsefedir. 1936’da yazdığı “20. Asır Filozofları” adlı eserin önsözünde tarihî materyalizmden başka çıkar yol görmediğini söyler. 1951’de “Tarihî Maddeciliğe Reddiye”yi yazar. Fakat bu dönemde ideolojiye bulaşmaz.