Ergenekon Efsanesinin / Destanının Zihniyeti
Tarih: 28 Şubat 2013 | Bölüm: Efsane, Ergenekon | Yorumlar: Yorum yok.
Ergenekon, Türklüğün yeniden doğuşunu temsil eden büyük ve kutlu bir gündür. Çünkü o gün Türkler, demir dağları eriterek yeniden özgürlüklerine ve eski güçlerine kavuşma imkânı yakalayabilmişlerdir. Yine dünyanın medeniyet yularını ellerine geçirmek, etrafındaki düşmanları dize getirmek ve yüksek Türk kültürünü, dilini ve inancını tüm acunda hâkim kılma ruhunu ortaya çıkarmaya yeniden başlamışlardır.
Türklüğün dirilişi olarak bildiğimiz Ergenekon’un, güncel siyasi malzemelere alet edildiği günümüzde milli destanımızı nasıl bir bilinçle yorumlamak gerektiğini “Ergenekon nedir?” başlıklı yazımızda belirtmiştik. Destanın nasıl bir süreçte geliştiğini de yine “Ergenekon Destanı” gibi sayfalarımızda paylaştık. Bu destanın öyküsel kısmını bir yana bıraktığımızda, şöyle bir manzara ile karşılaşırız:
Ergenekon, her ulusun başına geldiği gibi TÜRKlerin de yokluk, kıtlık ve bahtsızlıklar silsilesi içerisine girdiği günlerin bitimini müjdelemiştir. Kuşkusuz bu, Tanrı’nın Türklerden bir yüz çevirişidir. Bu yönüyle Ergenekon, aslında Tanrı‘nın Türkleri bir şekilde cezalandırması olarak anlaşılabilir.
Ergenekon Destan mı, Efsane midir?
Tarih: 27 Şubat 2013 | Bölüm: Destan, Efsane | Yorumlar: Yorum yok.
Ergenekon, sözlü kültür ürünü olan efsane ve destan edebi türlerinin ikisine de yakıştırılmakta, “ergenekon destanı” ve “ergenekon efsanesi” şekliyle iki türlü de kullanılmaktadır. Bilindiği üzere efsane ve destan, birbirinden farklı iki edebi tür olduğundan, bu kullanımlardan biri doğru olmalıdır. Bu yazımızda bu konuyu, edebi türlerin özelliklerini dikkate alarak açıklamaya çalışacağız.
Destan, “Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope; Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri; Çağdaş Türk edebiyatında biçim ve içerik yönünden, geleneksel destanlardan ayrılık gösteren uzun kahramanlık şiiri” (TDK) olarak tanımlanmaktadır. Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlar olan destanların belli başlı özellikleri aşağıdaki gibidir:
- Hepsinde yarı tanrısal nitelikler taşıyan bir ya da birçok kahramandan söz edilir.
- Destan bu kahramanın eylemleri üzerine kurulmuştur.
- Olaylar çok geniş bir kozmik coğrafya üzerinde geçer.
- Bir destanın dünyası ortaya çıktığı zaman içinde düşünebilecek her şeyi barındıran bütünsel, çok yönlü bir dünyadır.
- Hemen bütün destanlarda uzun yolculuklar anlatılır.
- Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır.
- Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir.
- Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme (tanımlama) ve konuşma bölümleri bulunur.
- Öykü içinde öyküye yer verilir.
- Törensel söyleyişler ve kamusal duyarlılık hâkimdir.
Türk Destanları
Tarih: 8 Ekim 2011 | Bölüm: Destan | Yorumlar: 13 Yorum var.

Destan Nedir?
Özellikleri ve Tarihsel Gelişimi
Türk Destanları / Açıklama
Destan Motif ve Tipleri
İlk Türk Destanları
Dede Korkut Destanları
İslamiyet Sonrası Türk Destanları
Dünya Destanları
Türk Destanlarına Örnekler
Alp Er Tunga Destanı
Yaratılış Destanı
Siyenpi Destanı
Türeyiş Destanı
Hun-Oğuz Destanı
Attila Destanı
Göktürk / Bozkurt Destanı
Şu Destanı
Ergenekon Destanı
Göç Destanı
Manas Destanı
Cengiz-name Destanı
Battal-name Destanı
Danişmend-name Destanı
Satuk Buğra Han Destanı
Köroğlu Destanı
Destan Nedir? / Özellikleri ve Tarihsel Gelişimi
Tarih: 8 Ekim 2011 | Bölüm: Destan | Yorumlar: 1 Yorum var.
Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir. Yunanca “espos” sözcüğünden gelmektedir. Mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeler içerir. Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir.
Aslı Farsça olan destan (dâstân, destân), Fransızca épopée, Yunanca epos şiir karşılığıdır. Destan; kak, Batır, Batur, Buka, Bukadır, Bahadır, Boğa, Böke, Yiğit, Cigit, Koç, Koçkar, Arslan, Kaplan, Pars, Ejder ve kahramanlık kavramlarının, epik karekterli bir yaşayışın zaman, yer ve olaylar içindeki yansımalarının olay örgüsü ile biçimlendirilmiş anlatımlarıdır. Türkçede destan, hem legende hem epope karşılığıdır. Ayrıca Anadolu’da Türk edebiyatında sosyal, tarihi ve mizahi konularda söylenen ulusal bir nazım şeklinin ve çeşidinin de adı destandır. Destanlar, ulusların, özellikle tarih yazımının henüz yaşam bulmadığı dönemlerine ışık tutmaları bakımından önemlidirler. Ayrıca, ulusların tarih sahnesine çıkışlarını, komşularıyla olan ilişkilerini ve kendi kültür dokularını var eden değerleri anlamak bakımından da önemli kaynaklardır.
Sözlü kültür ürünü oldukları ve yazıya geç geçirildikleri için, destanların tamamı konusunda bilgimiz sınırlıdır. Eski Türk destanlarının bugün elimizde bulunan parçaları çeşitli kaynaklardan derlenmiştir. Bunlardan bir kısmı, Türk araştırıcılar tarafından, doğrudan doğruya halk dilinde hâlâ yaşayan destanların derlenip yazılmasıyla elde edilmiş, bir kısmı ise eski Çin, Arap, İran, Bizans ve Batı kaynaklarında bulunmuştur.
Destanların ortak özellikleri: Hepsinde yarı tanrısal nitelikler taşıyan bir ya da birçok kahramandan söz edilir. Destan bu kahramanın eylemleri üzerine kurulmuştur. Olaylar çok geniş bir kozmik coğrafya üzerinde geçer. Bir destanın dünyası ortaya çıktığı zaman içinde düşünebilecek her şeyi barındıran bütünsel, çok yönlü bir dünyadır. Hemen bütün destanlarda uzun yolculuklar anlatılır. Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır. Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir. Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme (tanımlama) ve konuşma bölümleri bulunur. Öykü içinde öyküye yer verilir. Törensel söyleyişler ve kamusal duyarlılık hâkimdir. Destanlar temel olarak iki gruba ayrılır.