Divanü Lügati’t Türk / Kaşgarlı Mahmut
Tarih: 23 Eylül 2015 | Bölüm: Divanü Lügatit Türk | Yorumlar: Yorum yok.
“Türk Dilleri Sözlüğü” diye çevirebileceğimiz Divanü Lûgat-it Türk hakkında bilgilerimiz, gözleme dayanan ve karşılaştırmalı dilcilik yöntemine uyan bir eser olduğu için, Türk kültür tarihi bakımından olduğu kadar, Türk dili tarihi bakımından da üstün değerde bir kaynak eser niteliğindedir. Kaşgarlı Mahmut‘un, eserini yazarken o devir Türk ülkelerini birer birer dolaşarak notlar almış ve doğrudan doğruya kendi derlediği dil malzemesine dayanmış olması, eserinin değerini bir kat daha arttırmıştır.
Divanü Lûgat-it Türk’ü, yalnızca bir “sözlük” olarak nitelemek, ona haksızlık etmek olacaktır. Çünkü bu eser, Türk lehçelerinin dil ve ses özelliklerini ortaya koyup, Türk tarihini aydınlatacak ayrıntılı bilgiler vermesinin yanında; bundan bin yıl önce yaşayan Karahanlı Türklerinin yaşantılarını, kültürel özelliklerini, gelenek-göreneklerini, yemek kültürlerini, oyunlarını, inanç yapılarını ve maddi / manevi “kültür” kavramı içerisinde düşünülebilecek tüm değerler hakkında az veya çok bilgiler sunmaktadır. Bu anlamda Divan, yazıldığı dönem için bile büyük bir hazineyken, günümüz için paha biçilmez bir bilgi pınarıdır.
Divanü Lûgat-it Türk on birinci yüzyıl Türkçesinin ses bilgisi ve biçim bilgisi özellikleriyle ilgili bilgileri, söz varlığının gücünü, inceliklerini yirmi birinci yüzyıla ulaştıran bir bilgi hazinesidir. Kaşgarlı Mahmut’un 1072 yılında yazmaya başlayıp 1074 yılında tamamladığı Türk dilinin anıtsal eseri Divanü Lûgat-it Türk, yalnızca bir sözlük değildir.
Divanü Lügatit Türk’ün Özellikleri
Tarih: 22 Eylül 2015 | Bölüm: Divanü Lügatit Türk | Yorumlar: 2 Yorum var.
Divanü Lügatit Türk hakkında bilgiler edineceğiniz; Divanı Lügatit Türk’ün özelliklerini, yazıldığı tarihi ve yazarı olan Kaşgarlı Mahmut ile ilgili ayrıntılı bilgi edinebileceğiniz bu yazımızda Karahanlı dönemi Türk edebiyatına ait olan muazzam eser tanıtılmaktadır. Bu eser Türk dili, kültürü ve tarihi açısından taşıdığı önem açısından edebiyatımızda tektir.
Aşağıda sıralanan bilgiler divan üzerinde en kapsamlı çalışmayı yapan Besim Atalay’ın “Divânü Lügât-it Türk” adlı eserinden ve Yavuz Tanyeri’nin “Türkmen Türkçesinin Divanü Lügat-it Türk’ün Söz Varlığı Açısından Karşılaştırılması” adlı yüksek lisans tezinden alınmıştır. Divanü Lügat-it Türk’ün ayrıntılı açıklamasına geçmeden önce, kısaca özelliklerini öncelikle sizlerle paylaşalım:
– Kaşgarlı Mahmut tarafından 1074 yılında yazılmış ve Bağdat halifesine sunulmuştur.
– Eser tam anlamıyla bir sözlüktür, Türkçe kelimelerin anlamları bulunmaktadır.
– Divan, Türkçenin gücünü göstermek ve Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılmıştır.
– Eser, Karahanlı dönemine aittir ve Karahanlı Türkçesiyle yazılmıştır.
– Kaşgarlı Mahmut, bu eseri yazmak için dünyanın dört bir yanındaki Türk toplulukları gezmiştir.
– Ali Emiri tarafından tesadüfen bulunmuş ve üzerinde birçok çalışma yapılmıştır.
– Eserde ayrıca Türk kültürüne ve tarihine ait bilgiler de bulunmaktadır.
Karahanlı Dönemi Türk Edebiyatı
Tarih: 7 Aralık 2011 | Bölüm: Türk Edebiyatı | Yorumlar: 5 Yorum var.
Yağma Türkleri tarafından kurulan. Doğu ve Batı Türkistan’da hüküm süren Karahanlıların X. yüzyılın ortalarında tamamen müslüman olmalarından sonra Türk tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Türk toplumunu yeniden yapılandıran bir ahlâk ve inanç nizamı oluşturan İslâmiyet, bu haliyle Türk toplumunun yapısını meydana getiren bir medeniyetin de temelini atmıştır. Böylece Türk toplumunun İslâmiyet öncesi niteliklerinden bir kısmı, inanç, fikir ve gönül olarak bağlanılan yeni medeniyetle birlikte terk edilmiş (birtakım şaman âdetleri gibi), bir kısmı daha da kuvvetlenirken (kahramanlık, mertlik, temizlik gibi nitelikler İslâmiyetle birlikte yeni bir anlam kazanmıştır), pek çok yeni nitelikler de fertlerin şahsiyetine ve toplum hayatına katılmıştır (çok derin anlamlar taşıyan tevazu, iyilik, adalet gibi nitelikler de kültüre eklenmiştir). Bundan sonra Türk-İslâm medeniyeti adıyla anılabilecek tarihî gelişim kendine göre bir şekillenme süreci başlattı.
Karahanlılar döneminde edebiyatın yanında kültür çalışmalarının da ciddî bir himaye bulduğu görülmektedir. Mecdüddîn Muhammed ibn Adnan. Karahanlı hükümdarlarından Tabgaç Han İbrahim ibn Nasr için Târih-i Türkistan ve Hıtây’ı, Muhammed ibn Ali el-Kâtib es-Semerkandî de Kılıç Tawgaç Mes’ud ibn Ali için bir eser yazmıştır. Aynı sülâle zamanında Abdiilgafur ibn Hüseyn el-Alma’î, Kaşgar şehrinin tarihini yazmıştır. Nihayet XI. yüzyıl Orta Asya Türk hakimiyeti devrindeki kültür hareketlerinin başlıca karakteristik örneklerinden birini de, yazarı bilinmeyen Mücmilü’t-tevârih ve’l-kısâs (520 / 1126) adlı eser teşkil etmektedir. Karahanlılar döneminde yazılan ve elimizde bulunan birkaç Kur’an tercümesi ile Kaşgarlı Mecdüddîn Mehmed’in İbrahim Han’a takdim ettiği –şu an kayıp olan– Târîh-i Türkistan ve Hıtây adlı eserini de burada zikretmek gerekir.
Türkler, X. asırda Müslüman olmalarına rağmen XI. asırda yazı dilinde Uygur harflerini kullanıyorlardı. Kaşgarlı Mahmûd‘un, Dîvânu Lugati’t-türk isimli eserinde: “Bütün Türk dillerinde kullanılan harfler on sekizdir. Türk yazısı bu harflerle yazılır” (DLTT, 1985-, c. I: 8) diyerek Uygur harflerini göstermesi, onun eserini yazdığı (1072/1074) sırada Türklerin halen Uygur yazısını kullandıklarını göstermektedir. Ahmet Bican Ercilasun, Arap yazısının tahminen XII. asırda Türkler arasında yaygınlaşmaya başladığını ifade eder.
Bu dönem içerisinde yazılan üç büyük eser ve yazarları hakkındaki bilgilere, aşağıda verilen bağlantılardan erişebilirsiniz. 1. Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilig2. Kaşgarlı Mahmud – Divan-ü Lügati’t Türk3. Ahmet Yesevi – Divan-ı HikmetAyrıca Hâkim Süleyman Ata hakkında bilgi almak için “buraya” dokunabilirsiniz. |
Türklerin içerisine dahil oldukları yeni İslâm medeniyeti, Türk dilinin ne inkişafına mani olmuş ne de Türkler arasında onun değerini azaltmıştır. Bilakis Türk dili, Karahanlılar’ın himayesi sayesinde, Balasagunlu Yûsuf Has Hâcib gibi bir Türk mütefekkiri tarafından işlenmiş ve edebî bir dil hâline getirilmiştir. Ayrıca burada şunu da belirtelim ki, Türkler diğer milletlerden farklı olarak, ekseriyetle her fethettikleri ülkeyi baştan başa kaplayıp, kendi nüfus çoğunluğu ile, hem kendi milliyetlerini hem de dillerini korumuşlardır. Türkistan’ın İslâmî devrinde, yerli İran lehçelerinin yavaş yavaş Türk dili tarafından sıkıştırılıp kaldırılması, Türklerin kendi dillerine karşı gösterdikleri sıkı bağlılıktan ileri gelmektedir.