Ünsüz Yumuşamasına Aykırılık Nedir?
Tarih: 5 Nisan 2020 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 2 Yorum var.
Türkçenin telaffuz kuralları gereği bir kelimenin sonundaki sert ünsüzler, ünlüyle başlayan bir ek aldığında genellikle yumuşama eğilimi gösterir. Bunun için kelime sonundaki “p, ç, t, k” sert ünsüzlerine, herhangi bir ünlü ile başlayan ek getirdiğimiz zaman bu sessizler yumuşayarak “b, c, d, ğ” harflerine dönüşür. Hem yazı dilinde hem de konuşma dilinde meydana gelen bu ses olayını Türkçede “ünsüz yumuşaması” olarak adlandırırız. Örneğin “çiçek” kelimesine “-e” yönelme hâl ekini getirdiğimizde “çiçeğ-e” olur, yani “-k” ünsüzü yumuşayarak “-ğ” ünsüzüne dönüşür.
Dilimizin ses bilgisi (fonetik) özellikleri, bazı istisnaları da içermektedir. Onlardan biri de ünsüz yumuşaması olması gereken bazı kelimelerde bu yumuşamanın gerçekleşmemesidir. Normalde kelimenin sonundaki sert sessize ünlü ile başlayan bir ek getirdiğimizde veya başla bir tarifle sözcüğün sonundaki sert ünsüz iki ünlü arasında kaldığında onun “b, c, d, ğ” ünsüzlerinden birine dönüşmesi gerekir. Fakat bazı kelimelerde bu gerçekleşmemektedir. Bu duruma “ünsüz yumuşamasına aykırılık” denilmektedir.
Türkçede dört durumda ünsüz yumuşaması gerçekleşmez. Şimdi sırayla bu durumları açıklayıp, örneklerle anlatmaya çalışalım:
1) Yabancı Kelimelerde Ünsüz Yumuşaması Olmaz:
Dilimize yabancı dillerden girmiş olan kelimelerin sonunda bulunan sert ünsüzlere, ünlü ile başlayan bir ek getirdiğimizde bu ünsüzlerde genellikle yumuşama görülmez.
Yansıma Sözcük Nedir?
Tarih: 10 Kasım 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 48 Yorum var.
Türkçede yansıma kelimeler (sözcükler) sorularda sıkça karşımıza çıkan konulardan biridir. Kısaca tanımlayacak olursak, “doğada bulunan canlı veya cansız varlıkların çıkardığı seslerden esinlenerek ve o sesleri taklit ederek ortaya çıkan kelimeler” diyebiliriz. İnsanlar bazen anlatımlarını güçlendirmek için yansıma sözcükler kullanma ihtiyacı duyar. Doğadaki bazı varlıkların çıkardıkları sesler, bazen o varlıklarla ilgili bazen de benzer oldukları başka durumları ifade ederken kullanılabilir.
“Çatıdan gelen tıkırtıları sen de duyuyor musun?” cümlesinde, altı çizili kelime normalde kulağımıza gelen “tık” yansıma sözcüğünden gelmektedir. Bir nesneye orta sertlikte dokununca çıkan bu ses, “tıkırtı” kelimesinin meydana gelmesini sağlamıştır. İşte bu şekilde işitme duyusu ile ortaya çıkan kelimeler yansıma sözcük olarak kabul edilmektedir.
Örnekler: – Dışarıdaki gürültünün nedenini biliyor musun?
– Maymun elindeki çekirdekleri çıtır çıtır yedi.
– Annemin horultusundan gece boyunca uyuyamadım.
– Düden Şelalesi’nde şırıl şırıl akan sular tüm dertlerimi aldı.
– Kazandaki yemek fokur fokur kaynıyordu.
– Kulağımın dibine gelip duran sineğin vızıltısını duymak istemiyorum.
– Topu dikenlerin içine atınca aniden patladı.
– Gıcırdayan kapı menteşelerini güzelce yağladım.
– Pınardan gürül gürül su geliyor.
– Aranızda fısırdaşmayın, ayıp oluyor.
Özgünlük Nedir?
Tarih: 28 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 5 Yorum var.
Aslında çok geniş bir çerçevede incelenmesi gereken “özgünlük” kavramı, dil – anlatım açısından bizim konu alanımıza girmektedir. Bu kavramla bilim, sanat, edebiyat vb. alanlara ait eserlerde, o çalışmayı ortaya koyan kişinin farklılığı, kendine has olan yönleri kastedilmektedir. Yani yarattığınız eser başka eserlere benzemiyor ve sizin imzanızı taşıyan farklı yönleriyle dikkat çekiyorsa böyle bir eserin özgün olduğundan söz edilebilir.
Özgün kelimesi, sözlük tanımından da anlaşılacağı üzere “öz” kelimesinden gelmektedir. Özü, kendine has olan anlamı kazanan bu kavrama “orijinal” kelimesiyle yabancı dilden karşılık bulunabilir. Özgünlük, aslında bir tarz, biçim olarak algılanabilir. Bir insanın yaşamı da özgün olabilir, ortaya koyduğu eser de… Veya yeni keşfedilen bir gezegen, deneme yanılma ile ortaya çıkan bir aşılı ağaç türü de özgün olabilir; çünkü onları başkalarından ayıran “kendilerine has” yönleri bulunmaktadır.
Sık sık kullandığımız “özgü” kelimesi, işte tam bu noktada özgünlük kavramının içini doldurmaktadır. Bu kelimeyi ilk okuduğunuzda “özgürlük” olarak algılama eğilimi içine girersiniz. Bir harfi farklı olduğundan ve sık kullanıldığından, anlamı da bunu çağrıştırır. Fakat ikisi birbirinden apayrı anlamlara gelmektedir. Özgünlük kelimesi, kendine özgü nitelikleri bulunan her şeyi karşılamak için kullanılabilir.
Terim Anlam Nedir?
Tarih: 22 Ağustos 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 17 Yorum var.
Terim anlam nedir, terim anlamlı kelime ve cümle örnekleri nelerdir gibi sorular, sözcükte anlam konusunun alt dallarından biridir. Kelimeler zaman içerisinde gerçek anlamından uzaklaşarak başka anlamlar kazanabilirler. Terim anlam da kelimelerin bilim, sanat, edebiyat gibi dallarda kazanmış oldukları bu anlamları ifade etmektedir. Ayrıntılı bir şekilde tanımlayacak olursak; “bir kelimenin bilim, sanat, edebiyat, tıp, spor, hukuk veya bazı meslekler içerisinde yüklenmiş olduğu anlamlara” terim anlam denir.
“Perde” kelimesinin gerçek anlamı (aklımıza ilk gelen anlam) “evleri Güneş’ten korumak veya özel hayatın gizliliğini sağlamak amacıyla kullanılan bir dekorasyon ürünü” denilebilir. Fakat bu kelimeyi “İzlediğimiz bu tiyatro oyunu üç perdeden oluşuyor.” cümlesindeki anlamıyla kullanırsak, burada perde kelimesi “bir sahne eserinin bölümlerinden her birine verilen ad” anlamıyla kullanılmıştır. Yani perde kelimesi, terim anlam kazanmıştır.
Terim anlamlı kelimeler, dar ve sınırlı bir anlamı ifade ederler. Çünkü yalnızca kullanıldığı meslek, bilim, sanat, spor alanına hitap eden bir anlamı karşılarlar. Örneğin “makale” kelimesi, edebiyat terimi olarak kullanılır. Başka anlamları veya halk dilinde kullanımı yoktur. Ayrıca terimler, halkın söz varlığında genellikle bulunmaz. Fakat halk dilinde yer alan bazı kelimeler, terim anlam kazanabilir. Örneğin “köprü” kelimesi gerçek anlamının dışında dişçilik terimi olarak kullanılmaktadır.