Büyük Selçuklularda Cami Kültürü ve Mimarisi
Tarih: 22 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Karahanlı ve Gazneli camileri tanınmadan önce Türk cami mimarîsi İran’da Büyük Selçuklularla başlatılmış ve bu yüzden mimarî gelişmede birçok problemler aydınlatılamadığı gibi, sonradan değişen çeşitli hipotezler ortaya atılmıştır. Bugün mihrap önünde kubbesi olan ve bir mekân birliği gösteren plân tipinin Büyük Selçuklulardan önce Karahanlı ve Gazneli mimarîsinde ortaya çıktığı son yıllardaki araştırma ve kazılarla anlaşılmış bulunmaktadır.
Selçuklular İran’da Türk mimarîsinde daha önce başlayan gelişmeleri değerlendirerek büyük ölçüde ebidevî cami mimarîsinin tipini ve şemasını ortaya koymuşlar. Bundan sonra da bütün İran ve Orta Asya’da bu plân fikri hâkim olmuştur.
İlk Selçuklu camii, en mühim kısımları 1072-1092 arasında Melikşah zamanında yapılmış olan İsfahan Mescid-i Cuması’dır. Kitabelere göre büyük mihrap kubbesiyle, bunun tam karşısında avlu dışında kuzeydeki küçük kubbeli mekân, dört eyvanlı avlu ve kubbeli revaklarla bütün ana hatları Selçuklular zamanında meydana gelmiştir.
Gaznelilerde Cami Kültürü ve Mimarisi
Tarih: 20 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Yazılı kaynaklara göre (Utbi), Sultan Mahmud’un Gazne‘de yaptırdığı muhteşem Arusü’l-Felek Camii, Hindistan’dan getirilen ağaç direkler üzerine çatı ile örgülü, kırmızı altın ve lacivert taşının da kullanıldığı çok zengin renkli süslemelerle gözleri kamaştıran bir yapı idi. Bundan başka, Gazne’de diğer camilerin de yaptırıldığına şüphe yoktur. Uzun zaman çeşitli ve yanlış fikirlere yol açan kulelerin durumu aydınlatılmıştır.
Uçaktan alınan resimler, bunların camiyi andıran geniş bir harabe içinde bulunup, minare olması gerektiğini gösteriyor. Bir kazı yapılarak caminin meydana çıkarılması mümkündür. Minarelerden biri, kitabesine göre, Sultan III. Mesud’a ait olup, alçak bir taş kaide tuğladan sekiz köşeli yıldız biçiminde yivlenmiş bir kat üzerinde, yukarıya doğru incelen üst kısmı yuvarlak yivli silindirik bir gövde halinde yükseliyordu, 48 m. boyunda idi.
Silindirik üst gövde depremden yıkılmıştır. İçinden spiral bir merdivenle yukarı çıkılmaktadır. Tuğla üzerine çok zengin kûfî kitabeler, çeşitli bitki motifleri ve geometrik şekillerden meydana gelen süslemeler, yukarıdan aşağıya doğru işlenmiş, alt tarafları tamamlanmadan bırakılmıştır. III. Sultan Mesud’un son yılı, 1115’te ölümü ile süslemelerin yarım kaldığı anlaşılıyor.