Ahmed Fakih
Tarih: 15 Aralık 2011 | Bölüm: A | Yorumlar: Yorum yok.
Fuad Köprülü, Türk Yurdu mecmuasında yayınladığı “Selçukîler Devrinde Anadolu Şâirleri II: Ahmed Fakîh” isimli makalesinde, Anadolu Selçukluları döneminde yaşayan Ahmed Fakîh isimli şairi ve onun Türkçe olarak yazdığı Çerh-nâme isimli kasidesini tanıtmıştır. Köprülü bu makalesinde, Çerh-nâ-me’nm yazarı olan Ahmed Fakîh’in, Menâkıbu’l-ârifin’de geçen ve 618/1221 yılında vefat ettiğinde cenaze namazını Mevlânâ’nın kıldığı belirtilen zat olduğunu ileri sürmüştür. Ancak Menâkıbu’l-ârifin’de verilen bazı bilgilerden hareketle onun XIII. asrın ortalarına kadar yaşadığına hükmetmiştir. Bu tespitine dayanarak da Anadolu’da XIII. asrın ilk yarısından itibaren Türkçe eserler yazıldığı anlaşılmaktadır.
Konya’daki Fakîh Ahmed Türbesi’nin alınlığındaki kitabede “Seyyidü’l-meczubîn” diye vasıflandırılan Fakîh Ahmed’in 618 /1221 yılında vefat ettiği kayıtlıdır. Ahi Evren Şeyh.Nasîruddîn Mahmûd,Sadruddîn-i Konevî’ye yazdığı mektuplarının birinde bu Fakîh Ahmed’den bahsetmiştir. XIII. asrın ikinci yarısında kaleme alınan ve Anadolu’da yazılan ilk menakıbname olan Menâkib-i Şeyh Evlıadııddîn-i Kirmanı adlı eserde anlatılan kırk altıncı hikâyede, Hak dostlarından olduğu belirtilip hayret makamında bulunduğu kaydedilerek Fakîh Ahmed’den söz edilmiştir.
Mikâil Bayram, 1983 yılında İstanbul’da düzenlenen Türkoloji Kongre -si’nde sunduğu “XIII. Asırda Yaşayan Fakih Ahmed’ler” isimli bildiride, bahsedilen Fakîh Ahmed’in bütün kaynaklarda “meczûb” ve “mecnûn” bir derviş olarak geçtiğini, böyle “meczûb” ve “delişmen” bir dervişin düzenli ve mürettep bir eser yazmış olamayacağını savunur. Daha sonra 651/1253 yılında düzenlenen Celâlüddîn Karatay Medresesi Vakfiyesi’ne imza koyan ve Konya Sedirler Mahallesindeki Şeyh-i Aliman adına inşa edilen türbe kitabesinde adı geçen başka bir Fakîh Ahmed’in yaşadığını, Eflâkî’nin bu asırda Konya’da yaşayan iki ayrı Fakîh Ahmed’den habersiz olduğu için bu zat hakkındaki bilgileri 618/1221 yılında ölen Hâce Fakîh Ahmed’e izafe ettiğini ve bu Fakîh Ahmed’in 651/1253 yılından sonra, Mevlânâ’dan önce öldüğünü ifade eder.