“F Klavye” ile Uçan Parmaklar
Tarih: 27 Ağustos 2011 | Bölüm: Genel | Yorumlar: 17 Yorum var.
Yetişen yeni kuşağın varlığından bile habersiz olduğu “F klavye“, ne yazık ki son yıllarda “batılılaşma” adına Q klavyeye gösterilen ilgi ile neredeyse kullanılmaz hâle geldi. Türk dilinin özellikleri göz önüne alınarak hazırlanan F klavye, insanların yavaş yazmaları için geliştirilmiş Q klavyenin esiri oldu. Bu durum Türkler‘in on parmak klavye kullanımına çok büyük olumsuz etkide bulunduğu bilim adamları tarafından kanıtlandığı hâlde, Türkiye’de Q klavye kullanma oranının %90′lara ulaşması ise içinde olduğumuz büyük yanlışın göstergesidir.
Konuyu daha kapsamlı açıklayabilmek için, öncelikle Q klavyenin ne zaman ve nasıl ortaya çıktığına değinmek istiyorum. Q klavye adlı tuş diziminin ortaya çıkışı ile ilgili rivayet edilen olay ve yıllardır benimsenen bilgi şöyledir: Christopher Latham Sholes’in 1867 yılında daktilo adı verilen yazı makinesini icat ettiği dönemde yazı makinesine ait bir sorunla karşılaşılmıştı. Kapalı bir kutu içinde bulunan uzunca kollu harf baskılarının, kağıda çarpıp geri dönmesi sırasında takılması mekanik bir yol açıyordu. Buna çözüm olarak Sholes insanların harflere bu kadar seri biçimde basmalarını önlemek için, en çok kullanılan harfleri tuş diziminin uç köşelerine – farklı sıralarına dağıtmayı denedi. İşe yaramıştı ve insanlar artık eskisine göre daha “yavaş” yazıyorlardı. Bu durum, yazı makinelerindeki takılma sorununu çözmüştü. 1873 yılında mantığa aykırı biçimde geliştirilen bu harf dizilimi, kısa zaman içinde daktilonun patentli üretiminde kullanılmaya başlandı.
Rss İle İzleme…
Tarih: 29 Ocak 2008 | Bölüm: Teknoloji | Yorumlar: 2 Yorum var.
Güncel ağ kümelerinde (web sayfalarında) genellikle turuncu; fakat birçok renkte olabilen bir “düğme” görürsünüz. Yazışmalıklarda, günlüklerde veya genel olarak işleyen çeşitli sayfalarda hep bu rss düğmelerini görürsünüz; fakat belki de bugüne kadar onlara tıklamışlığınız yoktur. Bu yazımda hem “ÇokBilgi.Com” u rss beslemeleriyle nasıl takip edebileceğinizi hem de genel olarak rss’nin ne işe yaradığına değineceğim.
Nedir bu “Rss”?
Rss, bu hizmeti sağlayabilecek alt yapısı bulunan ağ kümelerindeki güncellemeleri, yeni yazıları, içerik değişikliklerini… en kısa ve hızlı yoldan görüntüleyebileceğiniz bir sistemdir. İsteğinize göre sayfanın yalnızca takip edeceğiniz bölümdeki gelişmeleri izleyebileceğiniz güzel bir yöntemdir. Söz gelimi, borsa hareketliliklerini takip etmek için kullanılan tabelalardaki gibi, izlediğiniz ağ kümelerindeki güncellemeleri de rss aracılığıyla görebilirsiniz.
“Peki, ağ kümesine girip de yeni bir içerik eklenmiş mi veya güncelleme yapılmış mı diye bakmak varken, neden rss’yi kullanayım?” diye soranlar olacaktır mutlaka içinizden. Efendim, rss ile verileri çok kısa sürede aldığınız için hiç zaman kaybı yaşamazsınız. İzlediğiniz ağ kümesine girdiğiniz zaman, oradaki tüm resimlerin – biçimlendirme dosyalarının (css falan) yüklenmesini beklemek zorunda kalırsınız. Bu da hem gereksiz yere zamanınızı alır hem de gereksiz veri aktarımıyla kotanızı doldurur. Rss sayesinde, 2 dakika içerisinde sık sık girdiğiniz 50 ağ kümesindeki gelişmeleri görebilirsiniz. Bu 50 ağ kümesine tek tek girip yeni bir içeriğin olup olmadığına baktığınızı düşünsenize…
Yukarıdaki konuya ek olarak “Rss ile sayfaları takip edebilmek için ayrıca bir program kullanmaya gerek var mıdır?” sorusu, aklınıza gelebilir. Bunu da şöyle açıklayayım: Rss kullanımı, internette gezinirken kullandığınız tarayıcıya göre değişiklik gösterir. Sık kullanılan üç tarayıcı olan “İnternet Epxplorer, Mozilla ve Opera” rss akışını izleyebilmek için yeterli güce sahiptir. Onun için rss ile bir sayfayı izlemek için ayrıca bir program kullanmanıza gerek yoktur.