Selçuklularda Dil ve Edebiyat
Tarih: 25 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Türkiye Selçukluları zamanında bilim dili Arapça, devletin resmi dili ve edebiyat dili Farsça idi. Beylikler ise hem edebiyat dili hem de resmi dil olarak Türkçeyi kullanmışlardır. Karamanoğlu Mehmed Bey 1277 tarihinde Konya da yayınladığı fermanla Bu günden sonra divanda, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır diyerek Türkçeyi resmî dil ilan etti.
Selçuklular ve Beylikler dönemindeki edebi akımları, Halk Edebiyatı, Tasavvuf Edebiyatı ve Divan Edebiyatı diye gruplandırabiliriz. Halk edebiyatının önemli ürünlerinden biri destanlarıdır. Bunların başında Battalname Destanı gelir. Bu destan XII. ve XIII. yüzyılda Danişmentli topraklarında söylenen ve yazıya geçirilen Türkçe bir destandır. ikincisi Danişmendname dir. Selçuklu dönemi Türkiye’sinde diğer bir halk edebiyatı ürünü Dede Korkut Hikayeleridir. Bu hikayelerde, Türklerin Gürcüler ve Abazalar ile yaptıkları savaşlar anlatılır.
Ayrıca Türk boylarının yeni vatanlarındaki iç çarpışmaları hikaye edilir. XIV. yüzyılda Türkiye’de Türk dili ile milli bir edebiyat meydana getirildi. Bunda şairlerin büyük rolü oldu. Bu şairlerin başında Kırşehirli şeyh Ahmed Gülşehri ve Aşık Paşa gelir. Gülşehri nin en önemli esere Mantıku t Tayr (Kuşların dili) dir. Aşık Paşa nın en büyük esere Garibname adlı mesnevidir. Hoca Mesud, Aydınoğlu Umur Bey adına Kelile ve Dimne’yi Farsça dan Türkçe ye tercüme etti. Halk edebiyatında fıkralarında ayrı bir yeri vardı.
Büyük Selçuklularda Hükümet ve Adli Teşkilat
Tarih: 25 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Selçuklu adalet teşkilatı bütün ortaçağ Türk islam devletlerinde olduğu gibi, şeri ve örş yargı sistemi olmak üzere ikiye ayrılıyordu. şeri yargı sisteminde davalara kadılar bakardı. Bunların başkanına başkadı (kazi l kuzat) denirdi. Başkadı devlet merkezi olan Konya da otururdu.
Örş yargı asayişi bozan ve yasaları çiğneyenlerle ilgili davaları kapsardı. Örş davalara bakan kimseye emir-i dad denirdi. Emir-i Dad gerektiği zaman vezir ve divan üyelerini de yargılardı. Askeri davalara ise kadı asker (kadı-yı leşker- kazasker) denilen ordu kadıları bakardı. Akkoyunlular, Karakoyunlular ile diğer devletlerde de Türkiye Selçuklularından farklı bir hukuk anlayışı yoktu.
Hükûmet
Büyük dîvan denilen “dîvan-ı saltanat“ta devletin umumi işleri görüşülüp yürütülürdü. Selçuklularda büyük dîvandan başka, devletin malî, askerî, adlî ve diğer işlerine bakan dîvanlar da vardı. Dîvan başkanı, sultanın mutla vekili olan Sâhib, Sâhib-i Dîvan ve Hâce-i Büzürg de denilen vezirdi. Vezir bir tane olup, alâmet olarak destâr (sarık) ve altın divit verilirdi. Vezirin dividi, Devâtdâr’da olup, aynı zamanda sır kâtipliği de yapardı.
Büyük Selçuklularda Dini ve Sivil Mimari
Tarih: 25 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: 1 Yorum var.
Selçuklu mimarî ve sanat eserlerinin çoğu birer şaheserdir. Batınîler, Moğollar ve asırların tahribatına rağmen kalabilenleri uzmanlarınca halâ hayranlıkla incelenmektedir. Selçuklu sarayı, köşk, medrese, cami, mescit, türbe, kümbet, kervansaray, ribat, han çarşı, tıp fakültesi mahiyetinde her biri şifa yurdu olan hastane, kaplıca, hamam, çeşme, ev, yol, kale, sur, kule, tersaneler ve diğer sosyal, sivil ve askerî eserler belli başlı Selçuklu mimarî eserlerini oluşturur.
Kitabe, hat, tezhip, süsleme, minyatür, çini, halı, kilim ve seccadeler ise Selçuklu eserlerine ayrı bir zenginlik kazandırır. Çadır şeklinde yapılan kubbeler de Selçuklu mimarî eserlerinin bir başka zarafet ve ihtişam örneğidir. Çadır şeklinde kubbe, türbelerde çok kullanılmıştır. Sultan, evliya, âlim, devlet adamları ve hürmete lâyık kişiler adına yapılan muhteşem türbeler, ülkenin her tarafında mevcuttu.
İlk Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Beyin, Rey’de Künbed-i Tuğrul, İsfehan, Hemedan ve Merv’de diğer sultanların muhteşem türbeleri çok süslü, kıymetli eşya ve mefruşatla doluydu. Bağdat’ta İmam-ı Azam Ebu Hanîfe’ye ve Necef’te Hazret-i Ali’nin makamına muhteşem türbe ve külliyelerin Sultan Melikşah tarafından yapılması, Selçukluların Sahabe-i Kiram, Ehl-i Beyt, âlim ve muhterem zatlara saygılarındandır. Selçuklular, Merv, Rey, İsfehan, Hemedan, Bağdat ve Nişabur’da muhteşem saraylar ve camiler inşa ettiler.
Büyük Selçuklu Devletinde Kültür ve Medeniyet Yapıları
Tarih: 24 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Yalnız burada kümbetin dıştan silindirik olmasına karşılık, iç mekân kare biçimindeki ve tromplu bir kubbe ile örtülüdür. Mukarnaslı portal nişi geometrik geçmelerden zengin süslemeler ve üstte kûfî bir kitabe ile iyice belirtilmiş olup, gövdenin diğer tarafları sade bir tuğla örgüsünden ibarettir.
Yine Batı İran’da, Hemedan’da, XII. yüzyıl sonundan Kümbedi Aleviyan kare biçiminde kubbeli bir yapı olup Karahanlıların Özkent türbelerinin cephe mimarîsi geleneğini yeniden canlandırmaktır. Buradaki ştuk süslemeler bütün İran’da görülenlerin en zengin ve gelişmiş şekillerini biraraya toplamaktadır. Mihrap duvarında bunlar adetâ serbest plâstik görünüşler halinde gelişmiş ve daha sonra Divrik Ulu Camii’nde göreceğimiz taş işlerinin öncülerini meydana getirmiştir. Selçuklu camilerinde gördüğümüz ştuk süslemeler burada artık gelişmesinin son kuvveti ile ortaya çıkmaktadır.
Güney Azerbaycan‘da Meraga gibi, Kuzey Azerbaycan’da Nahcivan’da, mezar anıtları, kümbetler bakımından çok zengin bir merkez olarak dikkati çeker. Bu iki merkezin, mimarî bakımdan böyle parlak bir gelişme göstermesi, 1146’da kurulmuş olan Azerbaycan Atabeklerinin sanat ve imar aşkını açıkça belirtmektedir. Nahcivan’da 1162 tarihli Yusuf bin Kuseyr Kümbeti, Selçuklu öncülerine uygun olarak tuğladan sekizgen gövde üzerinde sekizgen piramit çatılı bir yapıdır. Üst kenarda geniş bir kûfî kitabe kuşağı gövdeyi çeviriyor.
Birbirine geçme altıgenlerden geometrik tuğla süslemeler yüzeyleri kaplar. Portal üzerindeki kûfî kitabede mimarın adı, Acemi bin Ebu Bekir olarak yazılıdır. Bu eser, Azerbaycan Atabeklerinin ilk Hükümdarı Şemseddin İldeniz zamanında yapılmıştır. Fakat Nahcivan’da asıl şahane mezar anıtı, İldeniz’in hanımı Mümine Hatun için oğlu Kızıl Arslan tarafından 1186’da yaptırılan, 25 m. boyundaki büyük kümbettir. İçten silindirik, dıştan on köşeli olarak yapılan bu tuğla kümbetin piramit çatısı yıkılmıştır. Kenarları dar ve uzun bir mihrap nişi şeklinde olup diktörtgen silmelerle kavranmaktadır.