Sözcüklerin Ölümü / Kelimelerin Yok Oluşu
Tarih: 15 Ekim 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Her dilin sözvarlığını oluşturan sözcüklerden büyük bir bölümünün zamanla, dil içi ve dil dışı çeşitli etkenlerle yitirildiği, unutulduğu görülür. Ne var ki, bu unutulan, ölen sözcükler lehçe ve ağızlarda, daha, uzun bir süre yaşamlarını sürdürür. Bu nedenle yazı dili, ortak dille lehçe ve ağızlar arasında, söz dağarcığı açısından her zaman ayrımlar bulunur.
Dilde sözcük ölümü adını verdiğimiz bu olayın bizce en başta gelen nedeni, dolayısıyla sözcük ölümünün en sık rastlanan türü, sözcüğün gösterdiği nesnenin, toplumun ve bireyin yaşamında anık yeri kalmaması, tanınmaz olmasıdır. Her toplumda kimi araç ve gereçlerin, giysilerin, sanların, yönetime ilişkin kavramların, geleneklerin unutulması, bunlara bağlı olarak sözcüklerin yitirilmesine yol açmıştır.
XIX. yüzyılın tanınmış dilcilerinden A. DARMESTETER gösterdikleri şeyler tarihsel nedenlerle ortadan kalkan sözcüklerin yitirdiklerini söylemekte, ortaçağa ait silah, ataç, sikke gibi şeylerle çeşitli toplumsal kurumlara ilişkin sözcüklerin ortaçağla birlikte kaybolduğunu belirtmekteydi. Başka yazarların da değindikleri bu durumun örneklerine Türklerin yaşamından, Osmanlı çağının değişik kavram ve kurumlarından pek çok örnek gösterilebilir ki, bunlara aşağıda değineceğiz.
Bilindiği gibi, insanoğlu, uygarlığın ilk dönemin inden bu yana, sürekli olarak yeni buluşlarla yeni araç ve gereçler ortaya koymuş, yeni kavramların doğmasına yol açmış, uygarlığın ilerlemesiyle de bu kavramlarda değişmeler belirmiştir. Binek hayvanlarının yanı sıra ulaşım için arabayı kullanmaya başlayan insanoğlu zamanla otomobil, tren, uçak ya da çeşitli gemilerden yararlanmaya başlamış, bunların tipleri ve türleri yeni yeni adlar, yeni yeni kavramlar oluşturmuştur. Yazı yazan insan bir süre bu iş için tüy kullanmış (Fr. daki plume, Alm, daki Feder sözcüklerinin anlamları bu açıdan ilginçtir), daha sonraları yazı kalemi, kurşun kalem, dolmakalem, tükenmez kalem gibi kalem çeşitleri, yeni kavramlar belirmiştir.
Sözcük Türleri
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 7 Yorum var.
Batılı dil bilimciler tarafından yapılan çalışmalarda, kelime türleri genellikle sekiz gruba ayrılır. Bu tür sınıflandırmalar Türkçeye aşağı yukarı aynı şekilde uyarlanmıştır. Kelime çeşitlerinin sınıflandırılmasında dikkate alınan birtakım özellikler kelime çeşitleri arasındaki farkı daha da keskinleştirir. Buna göre kelimelerin hangi sınıfa ait oldukları anlamsal özelliklerinden ziyade daha çok biçim bilgisel özellikleriyle belirlenir.
Dilbiliminin geleneksel anlayışı, kelime çeşitlerini anlamlı kelimeler ve görevli kelimeler olmak üzere ikiye ayırır. Her bir sınıfa ait kelime çeşitleri kendi içlerinde de alt gruplara ayrılmaktadır. İsim, sıfat, zarf ve fiil anlamlı kelimeler sınıfının birer üyesi olurken edat, bağlaç, zamir ve ünlemler de görevli kelime sınıfının birer üyesi durumundadır.
Lütfen aşağıdaki tablodan ayrıntılarını görmek istediğiniz sözcük türünü seçiniz.
İsim Soylu Sözcükler |
Edat Soylu Sözcükler |
Fiiller |
1. İsim – İsim Çekim Ekleri 2. Sıfat 3. Zamir 4. Zarf |
1. Edat 2. Bağlaç 3. Ünlem |
1. Fiil – Ek Fiil – Birleşik Fiil – Fiilimsi – Birleşik Zamanlı Fiil – Anlam Kayması |
Anlamlı ve görevli kelimeler arasındaki farklar kısaca aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Anlamlı kelimeleri görevli kelimelerden ayıran özelliklerin başında, anlamlı kelimelerin sayı bakımından çok fazla olması gelir. Buna karşın görevli kelimeler dilde sayıca sınırlıdır ve dilin bütün konuşanlarınca –ağız farklılıkları bir kenara bırakılacak olursa– aynıdır. Sayı açısından yaklaşıldığında görevli kelimelerin sayılarının belirlenebileceği veya tahmin edilebileceği muhakkaktır. Bu açıdan isim, sıfat, zarf ve fiiller anlamlı kelimeler grubunda; zamir, bağlaç, edat ve ünlemler de görevli kelimeler sınıfında yer almaktadır.