Roman ve Hikâye Arasındaki Farklar Nelerdir?
Tarih: 9 Ağustos 2020 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 5 Yorum var.
Edebiyatın vazgeçilmez iki metin türü olan roman ve hikâye, gerek yapıları gerekse anlatım biçimleri gereği sıklıkla birbirine karıştırılmaktadır. Her ne kadar ele aldıkları konular ve o konuları işleme biçimleri birbirine benziyor olsa da, roman ve hikâye aslında bambaşka iki edebi türdür. Bu farklılığı ortaya çıkaran en belirgin özellik eserin kapsamıdır. Bu yazımızda roman ve öykünün (hikâyenin) benzer ve farklı yönlerini ayrıntılı bir şekilde açıklamaya çalışacağız.
Genellikle roman ve hikâyenin farkı “Uzun olan kitap roman, kısa olan hikâyedir.” şeklinde ifade edilir fakat bu eksik ve yanlıştır. Çünkü kısa romanlar olabileceği gibi, uzun hikâyeler de vardır. Bunun için romanın ve hikâyenin kapsamının geniş ve dar olması üzerinden hareket etmek gerekir. Yani eserdeki kişi sayısı, yer ögeleri, zaman dilimleri ve olay örgüsünün daha çok şeyi kapsıyor olması romanı; kişi, yer, zaman ögelerinin az ve olay örgüsünün daha yalın olması ise hikâyeyi çağrıştırmalıdır. En temel fark budur. Şimdi sırayla benzerlik ve farklılıkları madde madde ele almaya çalışalım.
Roman ve Hikâyenin Benzerlikleri
– İkisi de olay yazısı türüne örnektir, bir olay örgüsü etrafında gelişir.
– İki edebi türde de gerçek ya da gerçekleşmesi mümkün konular ele alınır.
– Anlatmaya bağlı edebi türe dâhildir ve yazarları bellidir.
– Olay yazısı oldukları için serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden meydana gelirler.
– Şahıs kadrosu, zaman ve mekân (yer) her ikisinde de açıkça bellidir.
Birinci ve Üçüncü Ağızdan Anlatım
Tarih: 30 Temmuz 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 42 Yorum var.
Hikaye veya roman gibi olay yazılarında birinci (1.) veya üçüncü (3.) ağızdan anlatım, olayların yazarın başından geçip geçmemesine göre yapılan bir sınıflandırmadır. Özellikle son yıllarda Türkçe ve edebiyat sorularında çok yerde karşımıza çıkan bu kavramlar, aslında çok basit bir şekilde çözümlenebilir. Bunun yolu, metinde anlatılan olaylarda yazarın var olup olmadığını kontrol etmektir.
Daha kapsamlı bir şekilde tanımlayacak olursak; “birinci ağızdan anlatım” yazının olay örgüsünde yazarın bizzat bulunduğu ve genellikle fiillerin “gördüm, yaptık, başlıyoruz” gibi yazarın da içinde bulunduğu kiplerle çekimlenen anlatım türüdür. Bu anlatım türünde yazar, anlatılan olayın bizzat kahramanlarından biridir. Yani yazar kendi başından geçen olayı anlatmaktadır.
Örnek: “Kapıdan çıkarken soluk yüzlü, sert bakışlı, iri yarı bir adam karşımda dikildi ve gözleri benden hesap sorar gibiydi. Aldırmadan yoluma devam etmeye çalıştım. Çirkin suratını aklıma kazıdım ve onun bakışlarındaki derin anlamı çözme gayretiyle saatlerce yürüdüm.”
Hikaye Etme (Tahkiye) Anlatım Biçimi
Tarih: 23 Aralık 2011 | Bölüm: Kompozisyon | Yorumlar: Yorum yok.
Gerçek veya tasarlanmış bir olayın söz veya yazı ile anlatımına hikâye etme (tahkiye) denir. Roman; hikâye, hatırat, seyahat (gezi), biyografi ve otobiyografi gibi edebî türlerde temel anlatım biçimi olarak kullanılan “hikâye etme” üç ana unsur üzerine kurulmuştur:
A. Olay (hadise)
a) Giriş (serim)
b) Gelişme (düğüm)
c) Sonuç (çözüm)
B. Kişiler
C. Yer ve zaman
A. Olay: Genellikle, söylemek istediklerimizi bir olaya bağlayarak anlatır;
bu olayın meydana geliş sebebini, oluşmasını ve sonucunu, bir plân içerisinde hi
kâye ederiz. Hikâye etmede olaylar üç bölüm içinde gelişir:
a) Giriş (serim): Hikâyemizde olayın ortaya konduğu, yani yazının başlangıç, giriş bölümüdür. Anlatılmak istenen olay, olayın geçtiği yer ve zaman ile kişiler genellikle bu bölümde tanıtılır. “Giriş bölümü “gelişme” blümüne göre kısa “sonuç” bölümüne göre uzun olur.
Yazılı Anlatım
Tarih: 1 Ekim 2011 | Bölüm: Yazılı Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
Duygu ve düşünceleri, başkalarına aktarmanın bir yolu yazılı anlatımdır. Yazılı anlatım, okunmak üzere oluşturulan ve diğer sanatların somut ürünlerinde olduğu gibi kendi içinde bir bütünlük taşır. Yazının belli bölümlerinin, uygun ifadelerle bir araya getirilmesi ile oluşan bu bütünlüğe “kompozisyon” denilmektedir. İnsanın duygu ve düşüncelerini başkalarıyla paylaşırken, kuşkusuz dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlara dikkat ederek ortaya konulan yazılı metinler, daha etkileyici olmaktadır.
Farklı parçaları, uyumlu ve düzenli şekilde bir araya getirmeye kompozisyon denir. Fransızca kökenli bir kelime olup, düzenleme anlamındadır. Kompozisyon kelimesini, genel anlamı içinde değerlendirecek olursak, yaşadığımız dünya ve evrenin kendisi de bir kompozisyondur.
Bir mimarî eser nasıl meydana gelir? Mimar ve mühendisler, binanın kâğıt üzerinde projesini hazırlar. Elektrikçi, elektrik kablolarını döşer. Duvar ustası duvarını belli ölçüler doğrultusunda örer. İşçiler harcını kararınca karar… vb. Bütün bu çalışmaların sonunda bir mimarî eser ortaya çıkar.