Günlük / Günce Nedir? – Tanımı ve Özellikleri
Tarih: 7 Ekim 2011 | Bölüm: Günlük | Yorumlar: Yorum yok.
Yabancı kaynaklarda “diary” ve “journal” olarak labir olunan “günlük” veya “günce”, günü gününe ve yazıldığı günün tarihi belirtilerek tutulan notlardan meydana gelmektedir. Ancak düzenli olmayan ve yazıldığı günü belli olmayan günceler de vardır. Çotuksöken’in ifadesiyle günce, “bir yazarın duygularını, düşüncelerini yaşadığı olayları, gözlemlerini tarih belirterek günü gününe yazmasıyla” oluşur. Güncede kişi, düşüncelerini, duygu ve gözlemlerini günü gününe, o günün tarihini de atarak içinden geldiği gibi yazar. Kısaca günce bir tür anıdır. Ancak günce, günü gününe yazılır, anı ise olayların yaşanmasından sonra kaleme alınır. Uluğlar’ın ifadesiyle “günlüklerde düşünceler aynı gün içerisinde yazılmaktadır ve bu nedenle aradan fazla zaman geçmediği için daha güvenilirdirler. Ayrıca yayımlamak amacıyla yazılmazlar, kişilerin bireysel tercihi olarak sadece kendini rahatlatma gayesiyle bile yazılmış olabilirler“.
Düşünceler, duygu ve gözlemler tarih atılarak günü gününe kaleme alındığından günce metinlerine yazan kişinin kişiliği, görüşleri, ruhsal durumu da yansır. Yaşanılan olayların günü gününe aktarılması, bu yönüyle içten ve samimi oluşları, yazarın kişiliğini, hayata bakış açısını, düşüncelerini yansıtmaları, herkesin anlayacağı bir dille ortaya konmaları, tarih, hatıra vb. türler içinde belge niteliği taşımaları güncenin önemli özelliklerindendir.
Kişinin ruh dünyasından, hayatla hesaplaşmasına kadar her türlü sosyal meselenin anlatıldığı türün kesin çizgilerle belirlenecek bir sınırı yoktur. Günceyi karşılaştırabileceğimiz en önemli edebî türlerden biri anıdır. Her iki edebî türde de yazarlar iç dünyalarına yönelerek dış dünyayı ortaya koymaya çalışırlar. İçtenlik ve olayları saptırmadan anlatma ortak özelliktir. İkisi arasındaki fark, günlüğün gözlenen günlük olaylardan ve düşüncelerden oluşması, anının ise üzerinden yıllar geçmiş olayları dile getirmesidir. Anı türünü hatırlatan günceler, anlık duyguların hemen yazıya dökülmesiyle anıdan ayrılırlar. Suut Kemal Yetkin’in ifadesiyle, “günlük ileriye doğru gider, hatıra geriye doğru gider“.
Günlük Türleri
Tarih: 7 Ekim 2011 | Bölüm: Günlük | Yorumlar: Yorum yok.
Usta kalemler tarafından yazılan günceler, güncenin edebî bir tür olmasını ve sıradan güncelerden ayrılmasını sağlamıştır. Güncenin birkaç türü vardır: Edebiyat güncesi, eleştiri güncesi, sanatçı güncesi, okuma güncesi, şair güncesi.
Edebiyat Günlükleri: Bir edebiyat günlüğü, yalnızca bir edebiyatçının elinden çıkmış günlük değil, edebiyat olaylarına, kişilerine ve sorunlarına yönelmiş günlüktür. Özellikle Batı’da, 20. yüzyılda yaygınlaşan bu tür günlükler, “özel günlük” olma niteliğini de taşır. Aynı zamanda başka türlerde yapıtlar veren André Gide, Julien Green, Max Frisch, Stefan Zweig gibi yazarlar, geride edebiyat günlüklerinin seçkin örneklerini bıraktılar. Örneğin Gide, Kalpazanlar adlı romanını yazdığı süreçte bir günlük tutmuş ve yapıtının aşamalarını, kuramını apaçık ortaya koymuştu. Öte tarafta, Gide’in bu ‘edebiyat’ günlükleri, en özel günlüklerden de sayılır, onu, yazarın kendi iç dünyasına vurduğu bir neştermiş gibi ürpertiyle okuruz. Edebiyat günlüklerinin iki unutulmaz örneği de, Katherine Mansfield ve Virginia Woolf’un günlükleridir. Mansfield, henüz 16 yaşındayken yazmaya başladığı Bir Hüzün Güncesi’nde, yazarlık tutkularını, hırslarını, kıskançlıklarını, kırgınlıklarını içtenlikle ortaya serer. Bu hüzünlü günlük, Mansfield’ın erken ölümünden sonra yayımlanmıştır. Virginia Woolf da, Bir Yazarın Günlüğü’nde, adından da anlaşılabileceği gibi, yapıtını ve yazarlığını merkeze alır. Bir Yazarın Günlüğü türünden metinler, bugün edebiyat tarihçileri ve meraklı okurlar için hazine değeri taşıyor.
Batı Edebiyatında Günlük Türü
Tarih: 7 Ekim 2011 | Bölüm: Günlük | Yorumlar: Yorum yok.
Şerife Doğan, güncenin tarihteki ilk örneklerinin eski Yunan ve Roma dönemine ait olduğunu söyler. Yazara göre, eski Yunanda bazı almanaklar, yılın belli zamanlarında oluşan gökyüzü hareketlerini günü gününe aktarmıştır. Halman’a göre de, günlükler önceleri sadece gündelik işleri görmek için tutulmaktadır. İlk olarak günlük kullanan Romalıların “commentarii” adı verdikleri belgeler, yapılmış işlerin unutulmaması için kişilerin ya da kamu kuruluşlarının tuttukları notlardan oluşmaktadır. Günlük yazarları tabiatlarına göre iki grupta toplanabilir: Ruhbilimciler ve fıkracılar. Fıkracılar alay ve soğukkanlılıkla her olaya el atarak anlatırlar.
15. yüzyılda kimin tarafından yazıldığı bilinmeyen Bir Parisli Asilzadenin Günlüğü, 16. yüzyılda İtalyan Hümanistlerden Martin Sanudo’nun günlüğü, 17. yüzyılda İngiltere’de İngilizce yazılmış ilk güncenin sahibi Samuel Pepys’nin 2. Charles dönemini tarihi ve günlük olaylarıyla aktardığı günce, Victor Hugo’nun Görülmüş Şeyler adlı eseri, Fransa’da Goncourt kardeşler, Almanya’da Herder’e ait “Özel Gezi Notlar” niteliği taşıyan günce ve bunun dışında büyük Alman yazar Goethe’nin seyahat notları ve güncelerden oluşturduğu otobiyografisi bu gurup içerisinde sayılabilir. Ruhbilimciler ise gözlerini kendi üzerlerine çevirirler. Fransa’da bu türün kurucu Maine de Biran’dır. Ustası ise İsviçreli Amiel’dir.
Türk Edebiyatında Günlük Türü
Tarih: 7 Ekim 2011 | Bölüm: Günlük | Yorumlar: 2 Yorum var.
Günce, Türk edebiyatına Tanzimat’la birlikte girmiş, ama diğer türler gibi gelişme gösterememiştir. Klasik dönemin ruznameleri ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi tam olarak bu türün özelliklerini taşımasa da ilk günce örnekleri olarak dikkati çekerler. Batılı anlamda ilk günce Direktör Ali Bey’in 1898 tarihli ve Seyahat Jurnali adını taşıyan gezi kitabıdır. Servet-i Fünun döneminde Nigar Binti Osman tarafından yazılan ve ölümünden sonra 1959 yılında basılan Hayatımın Hikâyesi adlı kitap batılı ölçülerde ilk günce örneklerinden biridir.
Ahmet Refik’in Kafkas Yollarında adlı seyahat güncesi. Sultan Reşad ve Vahdettin dönemlerinde sarayda başmabeyncilik yapan Lütfi Simavi’nin notları da günce olarak değerlendirilebilir. Ömer Seyfettin’in Ruznameler’i ve İbnülemin Mahmut Kemal İnal’in günlükleri de türün örnekleri içerisinde yerini alır; ancak yeterli ilgiyi göremez. Güncenin aslı gelişimi 1950 sonrası Nurullah Ataç’la başlar. Ataç’in yazdıklarını günü gününe gazetede yayınlaması türün gelişimine yardımcı olmuştur.
Nurullah Ataç’la birlikte bir başka önemli isim olan Salâh Birsel, Kuşları Örtünmek, Nezleli Karga, Bay Sessizlik, Aynalar Günlüğü, Yaşlılık Günlüğü gibi kitaplarıyla çağdaş edebiyatımızın önemli günce yazarlarından birisi olmuştur. Salah Birsel’le aynı kuşaktan sayabileceğimiz Nuri Pakdil ve Orhan Burian’ın günlükleri de bu iki önemli ismi tüm yönleriyle tanıma bağlamında seçkin örnekler olarak göze çarpar. Türk edebiyatının önemli öykücülerinden Tomris Uyar’ın Gündökümleri adıyla yayımlanan günlükleri, Cemil Meric’in iki cilt halinde yayımlanan Jurnal’i, Oğuz Atay’ın Günlük’ü, Cemal Süreya’nın Günler’i, Cahit Zarifoğlu’nun Yaşamak adlı günlükleri de türün önemli eserlerindendir. İlhan Berk’in günlüğü El Yazılarına Vuruyor Güneş ise şairin önemli düzyazı kitapları arasında yer alır. Bunların dışında Hilmi Yavuz’un Geçmiş Yaz Defterleri, Adalet Ağaoğlu’nun Damla Damla Günler adıyla iki kitap halinde yayımlanan günlükleri, Oktay Akbal’ın, Anılarda Görmek, Geçmişin Kuşları ve Yeryüzü Korkusu adlı üç günlüğü, Muzaffer Buyrukçu’nun uzun günlükleri. Fethi Naci’nin eleştiri günlükleri, Memet Fuat’ın son yıllarını anlattığı günlükleri de türün önemli örnekleri arasında sayılır.