Ana Dil ve Ana Dili Nedir?
Tarih: 15 Aralık 2017 | Bölüm: Dilbilim | Yorumlar: Yorum yok.
Dil, çok geniş bir kavram alanına sahiptir. Bu nedenle çok sayıda sınıflandırmaya konu olmuştur ve farklı terminolojiler içerisinde farklı anlamlar yüklenmiştir. Ana dil ve ana dili kavramları da birbirine sıkça karıştırılan iki terimdir. Bu terimler, aslında dilin farklı iki anlam yönünü işaret etmekte; fakat ilk bakışta bu nüans fark edilmemektedir. Bu yazımızda bu iki terimin özelliklerine ve farklılıklarına örneklerle değinmeye çalışacağız.
Ana dil, dillerin tarihsel gelişim içerisinde farklılaşmadan önce ses ve şekil yapılarının esasını teşkil eden ortak dili karşılamaktadır. Her dil bir kökten meydana geldiğine göre, bugünkü dillerin en eski halleri olmalıdır. İşte dillerin atası sayılabilecek en eski hâlleri ana dil terimiyle karşılanmaktadır. Örneğin Türkçe, bugün onlarca şive ve lehçeye ayrılmıştır. Türkçenin en eski zamanlarda kullanılan şekline “Ana Türkçe” denilmektedir.
Ana dil kavramı, TDK tarafından “kendisinden başka diller veya lehçeler türemiş olan dil” olarak tanımlamaktadır. Büyük diller, uzun yıllar içerisinde farklı coğrafyalarda farklı topluluklar tarafından lehçe, şive ve ağızlar doğurmuştur. Dil ailelerini oluşturan bu küçük dil gruplarının en eski hâli bir ana dil olarak kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere ana dil kavramı dil bilimsel bir terimdir ve genellikle bu terminolojiyi kullanan makalelerde görülmektedir.
Gösterge ve Dil Göstergesi Nedir?
Tarih: 28 Mayıs 2016 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Bir kavram olarak gösterge, bir anlamı işaret eden her türlü belirti, iz veya işareti karşılamaktadır. Yani temelde bir anlam boyutu bir de biçim boyutu olan iki şey arasında bir bağ kurmaya dayanır. Her alanda kurulabilen bu bağlara gösterge denir. Kuşkusuz gösterge geniş kapsamlı bir kavramdır, sadece dilde değil sosyal veya doğal yaşamda da bulunur. Fakat bu yazıda özellikle dilsel göstergeler üzerinde yoğunlaşacağız.
Dilimizde anlamı olan her birime gösterge denilmektedir. Daha açık bir tanımla “kendisi dışında bir şeyi gösteren, onun yerini tutabilen, düşündüren ve bir şeye işaret eden nesne, görünüş, kelime veya her türlü belirtiye” gösterge denilmektedir. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere bir göstergenin “gösteren” ve “gösterilen” olmak üzere iki yönü vardır. Bizi düşündüren, kafamızda bir şeyi canlandıran her türlü işaret gösterendir. Kelimeler, resimler veya çeşitli simgeler gösteren olabilir. Gösterenlerin işaret ettiği, zihnimizde canlanan her türlü anlam ise gösterilendir.
Bir örnekle gösterge kavramını açıklamaya çalışırsak, “UÇAK” kelimesi bir göstergedir. Çünkü bu kelimeyi gördüğümüzde zihnimizde hızlı bir şekilde uçabilen, kanatları olan bir araç gelmektedir. İşte bu göstergenin gösteren kısmı uçak kelimesi, gösterilen ise uçarak ulaşımı sağlayan araçtır. Aynı şekilde aşağıda örneklenen göstergelerde kelimeler bir dilsel göstergedir. Portakal diyince hepimizin aklına gelen meyve, gösterilendir. Aynı şekilde hepimiz için timsah kelimesi, yırtıcı bir hayvan görüntüsünü zihnimizde çağrıştırır.
Dil Göstergelerinin Özellikleri
Tarih: 25 Mayıs 2016 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Dil göstergelerinin belli başlı özellikleri ve örnekleri aşağıda ayrıntılı olarak incelenmiştir. Her ne kadar dil bilimsel bir konu olarak ele alındığında, anlaması biraz güç gibi görünüyorsa da örnekler üzerinde kafa yorulduğunda aslında anlatılanlar dil göstergesi olarak kabul ettiğimiz kelimelerin mantık boyutunda incelenmesidir. Dil göstergelerinin önemli dört özelliği başlıklar altında örneklerle gösterilmiştir.
Nedensizlik
Dil göstergeleri ses taklidi kelimeler (yansıma) dışında nedensizdirler. Oldukları gibi kabul edilmişlerdir. “Tak, Cız, Hav” gibi yansıma kelimelerin kaynağı belli olduğu için nedensiz değildir; fakat diğer tüm kelimelerin ortaya çıkışları ile ilgili birçok farklı teori bulunmakta ve hangisinin doğru olduğu konusunda farklı fikirler ileri sürülmektedir. Bunun için yansıma kelimeler dışındaki tüm göstergeler nedensizdir, sorgulanamaz.
Dildeki göstergelerde, hangi gösterenin hangi gösterileni işaret edeceği ile ilgili bir neden bağı kurulamaz. Yani dil göstergesinin gerçeklik kazandığı seslerle, karşıladığı kavram arasında hiçbir nedenlilik ilişkisi kurulamaz. Bu göstergeler (kelimeler) toplumsal uzlaşma sonucunda ortaya çıkmıştır.
Temel Söz Varlığının Önemi
Tarih: 24 Mayıs 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
Bir dilin temel söz varlığı, onun çekirdek yapısını oluşturan en önemli ögelerinden oluşmaktadır. Ulusun en temel ihtiyaçlarını karşılayan sözcükler, doğaldır ve önce oluşturularak dilin zenginleşme sürecinde elde ettiği diğer sözcüklerden daha önemli bir yere sahiptir. Temel söz varlığı, toplumun en basit oluş ve durumları ifadesinden başlayın da en soyut ve bilimsel konulardaki düşünceleri açıklamaya kadar tüm anlatım yollarında ihtiyaç duyulan sözcükleri ve söz öbeklerini büyük oranda içermektedir. Bu nedenle temel sözcükler, hem gündelik konuşmalarda hem de bilimsel dilde vazgeçilmezdir.
Verlee’nin yapmış olduğu bir araştırmada, eğitimsiz kimselerin 2000’den biraz çok, eğitim görmüşlerin ise en çok 4000 ya da 5000 sözcük kullanıldığı ileri sürülmektedir. J. E. Pierce’nin araştırmasında da konuşma ve yazı dilinin genellikle aynı sözcükler etrafında döndüğü ve bu sözcüklerin büyük kısmının temel söz varlığı ögeleri olduğu vurgulanmaktadır. Örneğin herhangi bir eğitim düzeyinde bulunan bir Türk, gün içinde “de-” veya “bir” sözcüklerini; “basınç” veya “övgü” sözcükleriyle aynı sıklıkta kullanmamaktadır. Temel söz varlığı, işte bu yönüyle dilin iskeletini oluşturmaktadır.