Ergenekon
Tarih: 1 Mart 2013 | Bölüm: Efsane, Ergenekon | Yorumlar: 10 Yorum var.
Ergenekon efsanesi veya destanı, Türklüğün yeniden dirilişini anlatan binlerce yıllık bir sözlü edebiyat ürünüdür. Ergenekon ise, bu destanda rivayet edilen yere verilen addır. Bugünlerde ismi bir hukuk davasına verilmiş olduğu için televizyonlarda sıkça duyulan Ergenekon, aslında Türkler için kutsaldır; çünkü ulusumuzun yeniden ortaya çıktığı bir dönüm noktasıdır.
Ergenekon, Türklerin 12 hayvanlı takviminde yılbaşı olarak kutlanmaktadır ve bu tarih bugün kullandığımız takvime göre 21 Mart‘a karşılık gelmektedir. Tam bu tarihte, Yenigün (Nevruz) Bayramı’nın kutlanıyor olması, sizce bir tesadüf müdür? Kuşkusuz bu Türk bayramı, ulusumuzun yeniden ortaya çıktığı güne ithafen “Yeni Gün” bayramı olarak adlandırılmış ve binlerce yıldır kutlanagelmiştir.
Aşağıda, Ergenekon ve destanlar üzerine hazırlanmış içeriğe ulaşabileceğiniz bağlantılar bulunmaktadır. Merak ettiğiniz birçok konu hakkında bilgi ve belgeler görebileceğiniz içeriklerimize bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Ergenekon Efsanesinin / Destanının Zihniyeti
Tarih: 28 Şubat 2013 | Bölüm: Efsane, Ergenekon | Yorumlar: Yorum yok.
Ergenekon, Türklüğün yeniden doğuşunu temsil eden büyük ve kutlu bir gündür. Çünkü o gün Türkler, demir dağları eriterek yeniden özgürlüklerine ve eski güçlerine kavuşma imkânı yakalayabilmişlerdir. Yine dünyanın medeniyet yularını ellerine geçirmek, etrafındaki düşmanları dize getirmek ve yüksek Türk kültürünü, dilini ve inancını tüm acunda hâkim kılma ruhunu ortaya çıkarmaya yeniden başlamışlardır.
Türklüğün dirilişi olarak bildiğimiz Ergenekon’un, güncel siyasi malzemelere alet edildiği günümüzde milli destanımızı nasıl bir bilinçle yorumlamak gerektiğini “Ergenekon nedir?” başlıklı yazımızda belirtmiştik. Destanın nasıl bir süreçte geliştiğini de yine “Ergenekon Destanı” gibi sayfalarımızda paylaştık. Bu destanın öyküsel kısmını bir yana bıraktığımızda, şöyle bir manzara ile karşılaşırız:
Ergenekon, her ulusun başına geldiği gibi TÜRKlerin de yokluk, kıtlık ve bahtsızlıklar silsilesi içerisine girdiği günlerin bitimini müjdelemiştir. Kuşkusuz bu, Tanrı’nın Türklerden bir yüz çevirişidir. Bu yönüyle Ergenekon, aslında Tanrı‘nın Türkleri bir şekilde cezalandırması olarak anlaşılabilir.
Moğolların Ergenekon Efsanesini Uyarlaması
Tarih: 13 Şubat 2013 | Bölüm: Efsane, Ergenekon | Yorumlar: Yorum yok.
Söylediklerine göre bu körükleri, en soylu ve baş boy olan Kıyan boyuna bağlı olan kişiler üflemişlerdi. Körüklerin başında onlar vardı. Bununla beraber, Negüs ve Uriyangkat boylarının da, körüklerin işletilmesi işinde onlara yardım ettikleri söylenir. Başka boylar da, Ergenekon’da körük çektiklerini iddia ederler ama; onların bu iddialarına kimse değer vermez. Bilhassa adı geçen bu boylar, onların bu sözlerini yalanlarlar.
Ergenekon’da yaşarlarken, Negüs ve Kıyan boylarından ayrılma yolu ile bazı başka boylar da meydana gelmişti. Mesela bunlardan birisi Kongkrat boyu idi. îleride bu boy hakkında çok geniş bilgi verilecektir. Yine söylediklerine göre bu boy, herkesten önce ileri fırlamış ve kimseye sormadan, danışmadan, öbür boyların ocaklarını, ateşlerini de çiğneyerek dışarı çıkmış imiş. Böyle hiç kimseye sormadan, pervasızca herkesin ocağını çiğneyerek çıkan bu boyun Tanrı da cezasmı vermiş ve onların ayakları ile bacakları, bir hastalıktan dolayı ağrır olmuş.
Herkes, Kongkratların ayak ağrılarının bundan ileri geldiğini söyler ve buna böyle inanırlar. Şimdi, Ergenekon adlı bu yerde, bir Moğol kabilesi oturmaktadır. Kurasını görenler, o yerin o kadar sarp bir yer olmadığını söylerler, öyle anlaşılıyor ki, “geçidi parçalayıp, açtık” demelerinden maksat “kendimize yeni bir yol ve çığır açtık” demek sureti ile, kendi kendilerine göre bir fikir savunuyorlardı.