Aruz Ölçüsü – Vezni
Tarih: 21 Kasım 2011 | Bölüm: Uyak ve Ölçü | Yorumlar: 1 Yorum var.
Aruz ölçüsü Osmanlı devletinin himayesinde yaşayan Araplara aittir. Rivayete göre Araplar bu ölçüyü, çöllerde develerle yaptıkları uzun yolculuklar esnasında develerin uzun ve kısa adım atışlarından esinlenerek oluşturmuşlar ve kullanmışlardır. Sonradan İranlılar da bu ölçüyü kullanmışlar ve geliştirmişlerdir.
Aruz ölçüsü şiirde ritimdir. Musiki eğitiminde öğrencilere “tüm teka tüm tek” şeklinde anlamsız sözcük veya hecelerle ritim çalışması yaptırılır. Ortaokul ve liselerde müzik öğretmenleri “lay la lay lay, la lay lay lay” heceleriyle bir bestenin notalarını, ahengini sezdirmeye çalışır ve bunları öğrencilere tekrarlatır. Mesela bu heceleri yarım ve tam vuruşluk notalar kabul ederek bir ritim oluşturalım. “Lay“hecesi tam vuruş olsun, “la” hecesi yarım vuruş olsun ve:
“Lay la lay lay / lay la lay lay / lay la lay” hecelerini bu doğrultuda okurken bir elimizle de aynı tempoyla masaya hafifçe vuralım. Bu ritmi birkaç dakika sürdürelim.
İşte aruz ölçüsü böyle bir şeydir. Araplar “tüm teka tüm tek” dememiş, “lay la lay lay” da dememiş. Peki ne demiş? Bize saçma gelen, liseyi bitirip de aruz lafı edilince küçümseyip alay ettiğimiz “failün, mef’ulü, failatün” gibi anlamsız ritim kalıpları söylemiş.
Hece Ölçüsü
Tarih: 21 Kasım 2011 | Bölüm: Uyak ve Ölçü | Yorumlar: 7 Yorum var.
Şiirde mısralardaki hece sayısının eşit olmasına dayanan ölçüye hece ölçüsü denir. Türkçenin yapısına uygundur. Hecelerin sayısı parmakla sayıldığı için “parmak ölçüsü” adıyla da bilinir. Türkçe”de heceler uzunluk kısalık bakımından hemen hemen aynı değerdedir. Bu yapısal özellik şiirde hece ölçüsünün kolayca kullanılmasına imkân verir. İlk yazılı Türk edebiyatının ürünleri olarak bilinen Göktürk Yazıtları’nda şiir bulunmamasına rağmen şiirsel özellikler taşıyan ve hece ölçüsüne uyan bölümler vardır.
Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t Türk eserindeki şiirler de hece ölçüsüyle yazılmışlardır. Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra divan edebiyatı ve aruz ölçüsünün yaygınlaşması hece ölçüsünün yalnızca tekke ve aşık edebiyatına özgü bir ölçü olmasına yol açtı.
Hece ölçüsünde kalıbı dizelerdeki hecelerin sayısı belirler. Her dizesinde 11 hece bulunan bir şiirin kalıbı “11”li hece ölçüsü” olarak gösterilir. Bir hecenin belli bölümlere ayrılmasına “durgulanma”, bu bölümlerin okuma sırasında hafifçe durularak vurgulanan yerlerine de “durak” denir. Kalıplar 2”liden başlayarak 20’lilere kadar çıkar. Az heceli, yani 2”liden 6”lıya kadar kalıplar tekerleme, atasözü, bilmece gibi ürünlerin şiirsel parçalarında uyum öğesi olarak yer alır. Bu tür kısa kalıpların durakları dizenin sonundadır.
Hece ölçüsünde durakların önemi büyüktür. Bir kalıp en az 2, en çok 5 duraklı olabilir. Bir durakta bulunan hece sayısı ise 1 ile 10 arasında değişir. Hece kalıpları duraklar ve duraklardaki hece sayıları bakımından bölümlenir. Bu kalıplar içinde en çok kullanılanlar 7’li, 8’li, 11’li ve 14’lü olanlardır. 7’li ölçü daha çok mani türünde kullanılmıştır. 8’li kalıp semai, varsağı, destan ve türkülerin ölçüsüdür. 11”li ölçü ise başta koşma ve destan olmak üzere aşık ve tekke edebiyatı şiirlerinde kullanılmıştır. 14”lü hece ölçüsüne ise daha çok tekke şiiri ve çağdaş Türk şiirinde rastlanır.
Kafiye (Uyak) Türleri
Tarih: 21 Kasım 2011 | Bölüm: Uyak ve Ölçü | Yorumlar: 28 Yorum var.
1- Yarım Kafiye:
– Tek ses benzeşmesine dayanan kafiyeye yarım kafiye denir.
– Genellikle Halk Edebiyatında kullanılır.
Benim çektiğimi kim çeker,
Gözlerinden kanlı yaş döker.
Bulanık bulanık akar,
Dağların seliyim şimdi.
(“-er“: Redif | “-k“: Yarım Kafiye)
2- Tam Kafiye:
– İki ses benzeşmesine dayanan kafiyeye tam kafiye denilir.
Orhan zamanından kalma bir duvar
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
(“-ar“: Tam Kafiye)
Zamanla nasıl değişiyor insan,
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan,
Bu güler yüzlü adam ben değilim.
Yalandır kaygısız olduğum, yalan…
(“-an“: Tam Kafiye | “-ben değilim“: Redif | “-am“: Tam Kafiye)
Not: Dilimize yabancı dillerden geçmiş “â, î, û” gibi uzun sesler iki ses değerine sahiptirler. Dizeler arasında sadece bu seslerden oluşan bir benzeşme varsa bu tam kafiyedir.
Uyak (Kafiye) Nedir?
Tarih: 20 Kasım 2011 | Bölüm: Genel, Uyak ve Ölçü | Yorumlar: 4 Yorum var.
Uyak (Kafiye), mısra sonlarındaki yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı kelimelerin, eklerin benzerliğine denir. Şiirde mısra sonlarındaki ses benzerlikleri “kafiye” (uyak) olarak adlandırılmaktadır. Kafiyeyi oluşturan eklerin ya da kelimelerin; yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı olmalıdır.
Değer Yönünden Kafiye
Kafiye tarih boyunca şiirin vazgeçilmez ahenk öğelerinden olmuştur. Ustaca kullanılmış kafiyeler şiire ahenk kattığı gibi bir metnin kolay ezberlenmesini sağlar. En azından uzun süre hatırlanmasına katkıda bulunur. Bundan başka bir duygu veya düşünceyi zihinlerde iz bırakacak şekilde vurgulamamıza yardım eder.
Türk milleti tarih boyunca kafiyeye düşkün olmuştur. “Azı karar, çoğu zarar. Adamı adam eyleyen paradır, parasız adamın yüzü karadır.” gibi yüzlerce atasözünde ve özdeyişlerde kafiye görebilirsiniz. Masalların “Az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik.” gibi tekerlemelerinde; “Suya düşer ıslanmaz, yere düşer paslanmaz. İki yıldız, gözleri boynuz.” gibi bilmecelerde; Tahir ile Zühre, Dede Korkut Hikâyeleri gibi anonim eserlerde sıkça kafiye kullanılmıştır.
Kafiye konusu değer, diziliş ve anlayış yönünden olmak üzere üç bakış açısıyla incelenir:
Değer yönünden kafiyeyi yarım, tam, zengin ve cinaslı olmak üzere dörde ayırabiliriz. Tek ses benzerliği yarım, iki ses benzerliği tam, ikiden çok ses benzerliği ise zengin kafiyedir.