Tezat – Karşıtlık Sanatı / Edebi Sanatlar
Tarih: 16 Ekim 2011 | Bölüm: Söz Sanatları | Yorumlar: 6 Yorum var.
Aralarında ilgiden dolayı, birbirine zıt kavramları bir arada kullanmaktır. Birbirine karşıt düşüncelerin, kavramların, duyguların bir arada kullanılmasıdır. İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesidir. Ancak “Gece uyurum, gündüz çalışırım.” demekle tezat sanatı olmaz. Gece ile gündüz zıt iki kavramdır, düşünce değildir. Oysa tezat, kavramların zıtlığında değil, düşüncenin zıtlığındadır.
Örnekler:
– Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
– Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
– İçimde kar donar, buzlar tutuşur,
Yağan ateş midir, kar mıdır bilmem.
– Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin.
– Yükseğinde büyük namlı karın var,
Alçağında mor sümbüllü bağın var.
– Gülmek ol, goncaya münasiptir,
Ağlamak bu, dil-i hazine gerek.
– Karlar etrafı bembeyaz bir karanlığa gömdü.
– Ne siyah eylemiş bu nasiyeyi
Saçımı bembeyaz eden bahtım.
Abdülhak Hamit
– Ne efsun-kâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet
Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Namık Kemal
(Ey özgürlük ne kadar büyüleyiciymişsin, tutsaklıktan kurtulduk ama bu kez de senin tutsağın olduk).
Hüsn-i Talil – Güzel Neden Bulma Sanatı
Tarih: 16 Ekim 2011 | Bölüm: Söz Sanatları | Yorumlar: Yorum yok.
Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini, gerçek sebebinin dışında başka, güzel bir nedene bağlamadır. Herhangi bir olayı gerçek edeninin dışında daha güzel ve hayali bir nedene bağlayarak açıklama sanatıdır. Ancak bu nedenin kesin bir yargıya dayanması gerekir.
Hüsn-i Talil örnekleri:
– Gül bahçesi sevgiliden haber geldiği için,
Süslendi ve güzel kokular süründü.
– Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak.
– Senin o gül yüzünü görmek için, / Sana güneş bakmak için doğuyor.
– Benim kaderime ve yalnızlığıma, / Irmaklar bile ağladı.
– Rüzgar gökte bir gezinti,
Üşürüz her akşam vakti,
Ne sıcak vücutlar gitti,
Toprağı ısıtmak için.
– Güller kızarır utancından o gonca gül gülünce,
Sümbül bükülür kıskancından kakül bükülünce.
– Bir an önce görülsün diye Akdeniz,
Toroslarda ağaçlar hep çocuk kalır.
– Toros dağlarının üstüne, / Ay, un eledi bütün gece.
Mübalağa – Abartma Sanatı / Edebi Sanatlar
Tarih: 16 Ekim 2011 | Bölüm: Söz Sanatları | Yorumlar: 7 Yorum var.
Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da olduğundan daha az göstermektir. Bir sözün etkisini güçlendirmek amacıyla bir şeyi ya olamayacağı bir biçimde anlatmak ya da olduğundan pek çok veya pek az göstermektir.
Bir özelliğin ya da durumun olduğundan daha çok gösterilmesidir. Abartmanın oluşması için, söz konusu özelliğin, mantığın sınırlarını zorlayacak biçimde büyütülmesi gerekir. Böylece mecaz da oluşur.
– Manda yuva yapmış söğüt dalına,
Yavrusunu sinek kapmış.
– Alem sele gitti gözüm yaşından.
– Bir ah çeksem dağı taşı eritir,
Gözüm yaşı değirmeni yürütür.
– Bir gün gökyüzüne otursam,
Evlerin tavanlarını birer birer açsam.
– Sıladan ayrıyım,gözümde yaşlar,
Sel olup taşacak bir gün derinden.
– Sana olan aşkım dağı taşı eritir,
Gözümdeki yaşlardan bir deniz olur.
– Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.
– Sekizimiz odun çeker,
Dokuzumuz ateş yakar,
Kaz kaldırmış başın bakar
Kırk gün oldu ,kaynatırım kaynamaz.
– Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem,sığmazsın.
– Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.
Tecahül-i Arif – Bilmezlikten Gelme Sanatı
Tarih: 16 Ekim 2011 | Bölüm: Söz Sanatları | Yorumlar: 2 Yorum var.
Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe bilinen bir gerçeği bilmiyormuş gibi aktarmalıdır. Bilinen bir gerçeği bir nükteye dayanarak bilmiyormuş gibi söylemektir. Bir anlam inceliği yaratmak ya da nükte yapmak için, şairin, çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor görünerek söz söylemesine tecâhül -i ârif denir.
– Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer? / Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
– Gökyüzünün başka rengi de varmış, / Su insanı boğar, ateş yakarmış.
– Şu karşıma göğüs geren, / Taş bağırlı dağlar mısın?
– Saçların dalgalı, boya mı sürdün? / Gelmiyorsun artık, bana mı küstün?
– İçimde kar donar, buzlar tutuşur, / Yağan ateş midir, kar mıdır bilmem.
Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım, / Kurbanın olam var mı benim bunda günahım
Nahifi
Ey şuh Nedima ile bir seyrin işittik, / Tenhaca varıp Göksu’ya işret var içinde
Nedim
Yukarıdaki dizelerde şairler kendi yaşadıkları olayları bilmiyormuş gibi sorarak tecahül-i arif sanatı yapmışlardır.