Kazak Türkçesinin Söz Varlığı
Tarih: 10 Mayıs 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
Türkçenin Kıpçak grubunda bulunan ve çok geniş bir coğrafyada kullanılan Kazak Türkçesi, söz varlığı açısından genel olarak Kırgız veya Nogay lehçelerindeki özellikleri göstermektedir. Dilin temelindeki Eski Türkçe sözcüklerden oluşan söz varlığı, Sovyetler’in kurulmasını sağlayan “Ekim Devrimi” ile birlikte Rusçanın etkisine girmiş; fakat bununla birlikte çağdaş bir yazı dili olma yolunda gelişmiştir. Bu dönemden önce Kazak Türkçesinde göçer yaşama ait bitki ve hayvan adlarının bolca bulunduğu bir söz varlığı varken, bu dönemden sonra bilimsel ve teknik alana ait kavramları karşılayan terimler söz varlığına eklenmiştir.
Kazak Türkçesi, Kazakistan’ın geniş topraklarıyla birlikte Doğu Türkistan, Özbekistan ve Türkmenistan’da da konuşulmaktadır. Kazakistan’da nüfusun % 40’ını Kazak Türkleri oluşturduğu için, Kazakistan’da ortak iletişim dili olarak Sovyetler’in de etkisiyle Rusça seçilmiş gibidir. Kazak Türklerinde günlük yaşamdan, devlet kurumlarına kadar her yerde Rusça konuşma eğilimi bulunmaktadır. Bu nedenle Kazak Türkçesi, ciddi bir Rusça etkisi altına girmiş bulunmaktadır.
Kırgız Türkçesinin Söz Varlığı
Tarih: 8 Mayıs 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
Kıpçak grubu Türk lehçeleri arasında yer alan Kırgız Türkçesi, uzun zaman boyunca Türk soylu topluluklar tarafından çevrili bir alanda varlığını devam ettirdiği için temeli Eski Türkçeye dayanan söz varlığını daha iyi koruyabilmiştir. Akraba dillerle kuşatılan Kırgız Türkçesi, zengin ve çok renkli bir söz varlığına sahiptir (Bozkurt, 2002: 494). Sovyetler döneminde baskı altına alındığı hâlde kendi içindeki ayrılıkları aşan Kırgız Türkçesi, günümüzde bilim ve edebiyat dili olmayı başardığı için ciddi bir söz varlığına sahip olmuştur.
Oğuz grubundaki Türk lehçelerine göre Eski Türkçenin söz varlığını daha çok korumayı başaran Kırgız Türkçesinde, Orhun Yazıtları’nda geçtiği hâlde bugün Oğuz grubu Türk lehçelerinde yaşamayan “ökün-” (pişman olmak), “küñ” (kadın köle), “sıkta-” (ağlamak) ve “buluñ” (köşe, bucak) gibi kimi sözcükler yaşamaktadır.Kırgız Türkçesinin temel söz varlığında yabancı sözcük oranı çok azdır. Moğolcadan alınan “aga” (ağabey), “çeber” (eli uz, usta kadın), “daldala-” (örtmek) veya “uçura-” (karşılamak) gibi sözcükler, Kırgız Türkçesinde hâlâ yaşamaktadır. Fakat yaşayan Türk lehçelerinin birçoğunda, Eski Türkçe döneminde yapılan ödünçlemelerin izi bulunduğu düşünülürse, Kırgız Türkçesinde bu alıntı sözcüklerin yaşaması doğaldır.
Azerbaycan Türkçesinin Söz Varlığı
Tarih: 7 Mayıs 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
13. yüzyıldan sonra Oğuz Türkçesinin iki kolundan biri olarak gelişmeye başlayan Azerbaycan Türkçesi, bugün Kuzey ve Güney Azerbaycan’da kullanılmaktadır. Bugünkü Azerbaycan yazı dili öncelikle Bakü, Karabağ ve Tebriz ağızları üçgeni ile Batı Türkçesinin oluşumuna dayanmaktadır. Azerbaycan Türkçesinin özellikle yazı dili olarak merkezi, Kuzey Azerbaycan’dır.
Azerbaycan Türkçesi, Eski Türkçeden Batı Türkçesine aktarılan söz varlığı ögelerini Türkiye Türkçesinden daha çok saklamıştır. Bu nedenle Azerbaycan Türkçesinde Eski Türkçenin söz varlığı daha net görünmektedir. Azerbaycan Türkçesi kullanıldığı coğrafyanın doğal sonucu olarak Farsça ve Rusçadan hem söz varlığı hem de dil bilgisi açısından etkilenmiştir. Ayrıca İslâmiyetin etkisiyle dilde Arapça sözcükler de oldukça çoktur. Güney Azerbaycan’da yaşayan 35-40 milyon Türk’ün kullandığı Azerbaycan Türkçesinde Farsçanın etkisi daha büyüktür. Buna rağmen Azerbaycan Türkçesinin söz varlığının büyük kısmını Türkçe kökenli sözcükler oluşturmaktadır.
Rusça kökenli “respublika” (cumhuriyet), “stäkan” (bardak), “podval” (bodrum) ve “velosiped” (bisiklet) sözcükleri; Farsça kökenli “kend” (köy), “bed” (kötü), “nadan” (bilgisiz, cahil), “paytaht” (başkent) ve “revan” (giden, yürüyen) sözcükleri; Arapça kökenli “kudret” (güç), “säfir” (büyük elçi) “böhran” (bunalım) “suret” (örnek) ve “ezab” (azap, işkence) sözcükleri, Azerbaycan Türkçesinin söz varlığında etkili olan üç büyük dile ait alıntıları örneklemektedir. Bunun yanında Batı dillerinden “kompüter” (İng. bilgisayar), “zona” (İng. bölge) ve “parlament” (İt. meclis) sözcükleri de ödünçlenmiştir.
Osmanlı Türkçesinin Söz Varlığı
Tarih: 6 Mayıs 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
Eski Anadolu Türkçesi döneminde hem Eski Türkçeye ait söz varlığının korunup türetme yollarıyla geliştirilmesi hem de Arapça – Farsça sözcükleri kullanmama eğilimi ile ortaya konulan zengin söz varlığı, bu dönemi takip eden Osmanlı Türkçesinde çoklukla değişmiş ve yabancılaşmıştır. Osmanlı aydınlarının Arapça ve Farsça sözcükler kullanmayı büyük bir sanat olarak algılamaları sonucunda ortaya çıkan “zümre dili”, halkın konuştuğu Türkçeden çok farklı, içine Türkçe ögeler serpilmiş Arapça – Farsça karışımı bir dil olarak yaratılmıştır. Osmanlı Türkçesi olarak da adlandırabileceğimiz bu dönemde, Eski Türkçeden 15. yüzyıla dek saklanarak taşınan söz varlığı unutulmuş, yerine yabancılaşma oranı % 70’lere varan yapay bir söz varlığı ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Türkçesi döneminin başlarında, belki de Eski Anadolu Türkçesi döneminin sonlarını kapsayan bu dönemde Türkçedeki yabancılaşma, 18-19. yüzyıldaki kadar şiddetli değildir. Fakat Osmanlı’da birçok eser veren sanatçılar ve ileri gelenler tarafından Arapça ve Farsça sözcüklerin çok sık kullanılmasıyla, söz varlığı açısından ortada yalnızca Türkçenin adı kalmış gibidir. Bir sayfalık Osmanlıca metinde birkaç bağlaçtan, yardımcı fiilden veya ekten başka Türkçe ögeye rastlamanın mümkün olmadığı bu dönemde, sayısız yabancı ad ve tamlamalar söz varlığını istila etmiştir.