Vecdi Gönül
Tarih: 10 Şubat 2012 | Bölüm: V | Yorumlar: Yorum yok.
Kocaeli Milletvekili-AKP
Mehmet Vecdi Gönül ERZİNCAN-1939, Mustafa Saffet, Lütfiye-A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi, TODAİE, ABD Güney California Üniversitesi Master-İngilizce-Mülki İdare Amiri, Vali-Kaymakam, Mülkiye Müfettişi, İçişleri Bakanlığı Özlük İşleri Genel Müdürü, Kocaeli Valisi, Emniyet Genel Müdürü, Ankara, İzmir Valisi, YÖK Kurucu Üyesi, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Sayıştay Üyesi ve Başkanı, Avrupa ve Dünya Sayıştaylar Birliği Divan Başkanı, Dünya Sayıştaylar Birliği Teşkilatı Denetçisi -TBMM Başkanvekili-Evli, 3 Çocuk.
58. VE 59. HÜKÜMET MİLLİ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL
Mehmet Vecdi Gönül, 1939 yılında Erzincan’da doğdu.
Devlet bursu ile kazandığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni 1960 yılında bitiren Gönül, aynı yıl Erzincan İl Maiyet Memurluğu’na atandı. 37. Dönem Kaymakamlık Kursu’nu birinci olarak bitiren Gönül, 9 yıl süre ile değişik yerlerde kaymakam vekilliği ve Kaymakamlık yaptı (Araban, Tercan, Gerger vekaleten, Doğanhisar, Çamardı, Hozat, Narman asil Kaymakam olarak).
1970 yılında İçişleri Bakanlığı Özlük İşleri Şube Müdürlüğü’ne getirilen Gönül, 1972 yılında açılan Mülkiye Müfettişliği sınavını birincilikle kazanarak Mülkiye Müfettişi oldu.
Vehbi Koç
Tarih: 10 Şubat 2012 | Bölüm: V | Yorumlar: Yorum yok.
Vehbi Koç, 1901 yılında Ankara’da Çoraklık semtindeki yazlık evde, ‘üzüme alaca düştüğü’ günlerde doğdu. Doğduğu günü hiç bilmedi. Annesi ‘üzüme alaca düştüğü günlerde’ deyince, sonradan çocuklarıyla birlikte 20 Temmuz’u doğum günü kabul etti.Soyu, Kütükçüzadeler olarak anılan ana tarafından 600, Koçzadeler olarak anılan baba tarafından da 250 yıllık Ankaralı ailelere dayanıyordu. Babası Koçzade Hacı Mustafa Efendi, annesi Kütükçüzade Fatma Hanım’ın ilk çocuğuydu.
Sonra iki kardeşi daha doğdu. Zehra ve Hüsniye Koçzade Ahmet Vehbi, 5 yaşında mahalle mektebine başladı. Hacı Bayram Camii’nin yanındaki “Topal Hoca’nın Mektebi”nde ilk tedrisini aldı. Mahalle Mektebi’nden sonra yine Hacı Bayram Camii’nin yanında kiralık bir evde ders görülen ilkokula başladı. Bu okulu birincilikle bitirdi. Daha sonra, bugün Tıp Fakültesi İhtisas Hastanesi’nin bulunduğu yerde olan “Taş Mektep” denilen Ankara İdadi’sine (lise) gitti. Ancak idadi hayatı uzun sürmedi.
Dedesi Koçzade Hacı Mehmet Efendi ile, Vilayet Meclisi Umumi Azalığı yapmış, Ankara’da iyi tanınmış, zaman zaman taahhüt işlerine girmiş, buğday ticaretiyle uğraşmış hareketli bir insandı. Babası medreseye devam etmiş, hoca olmuş ancak bu konuda çalışmamıştı. Babası, o günlerde Ankara’nın en güzel caddelerinden biri olan Karaoğlan Caddesi (bugünkü Anafartalar Caddesi) üzerinde olan evlerinin altındaki dört dükkanı ticaret yapan gayrimüslimlere kiralık vermişti.O zamanlarda, tüm Osmanlı’da olduğu gibi, Ankara’da da ticaret gayrimüslimlerin elindeydi. Müslüman Türkler, ülkenin sahibi olmakla birlikte, çoğunlukla ticaret erbabının emrinde çalışan, basit hayat süren kimselerdi.
En güzel binalar, en güzel mağazalar, en güzel yazlıklar ticaret yapan gayrimüslimlerindi.Bu, Koçzade Ahmet Vehbi’nin dikkatini daha çok küçükken çekmişti. Fakir sayılmazlardı. Geçim sıkıntısı çekmiyorlardı. Kışlık evlerinin yanında, Çoraklık semtinde doğduğu yazlık evleri de vardı. Ama bir gariplik hissediyordu. Sünnet olduğunda babası ona bir eşek hediye etti. Çok sevindi. Ama eşeğiyle yazlık evlerine giderken ilk hüznünü yaşadı. Zira, onun gibi yazlık evlerine giden gayrimüslim çocukları, daha güzel eşekleriyle yolda onu sürekli geçmişlerdi. Üstelik, güzel arabalarıyla imrendirmişlerdi. Eşeğine, daha hızlı gitsin diye, babasının atının arpasından yedirdi. Ama fayda etmedi, hayvan ne kulaklarını dikti, ne de bir canlılık emaresi gösterdi. Bu içine işledi.
Ticarete atılmaya karar verdi: “Eğer Allah bana 50.000 liralık bir servet verirse, beş katlı güzel bir mağaza açacağım” diye kendi kendine söz verdi. Okuldan ayrılmaya karar verdi. Ancak anne ve babası “katiyyen olmaz” dediler.Israr etti. Ailesi dayanamadı ve Kütükçüzade Hacı Rıfat Efendi’nin yazdığı dilekçeyle, hayatında yeni bir sayfa açıldı: “Diyki maişet (geçim darlığı) dolayısıyla mektebimi terk etmek mecburiyetinde kaldım. Lazım gelen tasdiknamenin verilmesini rica ederim. Ahmet Vehbi”
Okuldan ayrıldı. 15 yaşındaydı. Dedesi ve babasıyla görüşerek esnaflığa başladı. Karaoğlan Caddesi’nde oturdukları evin altındaki dükkan, bir sandık ayakkabı lastiği, bir sandık şeker, bir kaç teker kaşar peyniri, zeytin, makarna gibi mallarla bakkal dükkanı haline getirildi ve üzerine “Koçzade Hacı Mustafa Rahmi” tabelası kondu. Sermayeleri 120 liraydı.
Onun görevi, dükkanı açmak, süpürmek, tozlanan malları temizlemek, müşterilerin aldığı malları tartmak ya da saymak, mangalı yakmak, camekanları temizlemekti. Kısacası, hademe, satıcı ve muhasebeci görevlerini bir arada yürütüyordu. Babası, tezgah başında oturup, satılan malların parasını alırdı. Zaman geçip, piyasada iş yapanları gördükçe ustalaştı. Güzel mallar getirip satmaya başladı. Artık İstanbul’a mal almaya da o gidiyordu. Ayakkabı lastiği işine girdi. Müşteri gelir, çamurlu ayağını uzatır, o da temizler ve ayağına lastiği geçirirdi. Bir çift lastiğin maliyeti 200 kuruştu ve 225 kuruşa satıp, 25 kuruş kazanıyordu. İki yıl daha böyle gitti.
Sonra bakkallık işleri az gelmeye başladı. Yine ticaret yapan gayrimüslimleri izledi. Kösele işi cazip geldi. Ankara’daki en büyük kösele satıcısı gayrimüslim bir tüccarın yanındaki Kosti adlı satıcıyla anlaştı ve kösele işine girdi. İyi iş yaptı. Bir süre sonra kösele işi de az geldi. Ayakkabı yapımında kullanılan malzemeler için ikinci bir dükkan daha açmaya karar verdi. Kösele dükkanına bitişik kendilerine ait dükkanı ayakkabı, hırdavat mağazası olarak açtı. Bir süre sonra yine gayrimüslim bir tezgahtar olan Hiya Elmalaki ile anlaştı ve aktariye işine girdi. Artık, kösele, hırdavat ve aktariye işlerini yapıyordu. Her çeşit iplik, makara, baharat, bardak, fincan, tabak, ayna, boncuk satıyordu.
O günlerde, İstanbul işgal edildi. Tarih 16 Mart 1919′du. Kurtuluş Savaşı başladı. Atatürk’ü ilk o günlerde gördü. İstanbul’un işgalinden sonra vatanseverlerin yavaş yavaş Ankara’ya geldiği günlerde, Atatürk Adnan ve Halide Edip Adıvar’ı karşılamak için istasyona gitmişti. Koçzade Ahmet Vehbi de o gün, biriken halkın arasında Atatürk’ü görebilmişti.
O dönemde askerlik çağına gelenlerden önce subay olacaklar askere alınırdı. Koçzade Ahmet Vehbi’yi lise mezunu olmadığı için askere almadılar. Ancak Kurtuluş Savaşı sırasında, o da birşeyler yapmak istiyordu. Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra, Genel Sekreter Recep Peker’e bir dilekçe vererek, Meclis’te bir memuriyet istedi. Ve 1920 yazında Meclis Matbaası’nda Cevat Fehmi Başkut’un yanında musahhih yardımcısı olarak işe başladı.
Vedat Türkali
Tarih: 4 Şubat 2012 | Bölüm: V | Yorumlar: Yorum yok.
1919′da Samsun’da doğdu. Asıl adı Abdülkadir Pir Hasan’dır.Yüksek öğrenimini 1942′de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nde tamamladı. Maltepe ve Kuleli Askeri Liseleri’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951′de siyasal eylemlerde bulunmakla suçlanarak tutuklandı. Askeri mahkeme tarafından dokuz yıl hapis cezasına çaptırıldı. yedi yıl sonra koşullu olarak serbest bırakıldı.
Rıfat Ilgaz’la birlikte Gar Yayınları’nı kurdu.1960′ta Dolandırıcılar Şahı ile ilk senaryo denemesini yaptı. Otobüs Yolcuları, Üç Tekerlekli Bisiklet, Karanlıkta Uyuyanlar gibi önemli filmlerin senaryolarını yazdı. 1965′te senaryosunu yazdığı Sokakta Kan Vardı ile yönetmenliği de denedi. Kurgusu, anlatım tekniği ve gerçekçi yaklaşımıyla çağdaş edebiyatta bir aşama olarak nitelendirilen Bir Gün Tek Başına’yı Mavi Karanlık izledi.Yeşilçam Dedikleri Türkiye ve tek Kişilik Ölümle roman uğraşısını sürdürdü.