Zamir – Adıl
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 9 Yorum var.
Türkçe dil bilgisi kitaplarında zamirler daha çok anlamlı kelimeler sınıfında değerlendirilmiştir. Fakat zamirler bazı özellikleri açısından görevli kelimeler sınıfında yer alır. Zamir, ardında bir nesne, veya kimse kavramı olan, dolayısıyla bir adın yerini tutan kelimedir. Yani, kendisinden önceki sözcüğü tanımlamadan ve nitelemeden gösterir. Eğer zamirin öncülü bilinmiyorsa zamirin anlamı ortaya çıkmaz. Sözlüklere bakıldığında zamirlerin anlamları yerine zamirleri açıklayan bilgiler yer alır. Örneğin Büyük Türkçe Sözlük’te ben zamiri “teklik birinci kişiyi gösteren söz” biçiminde tanımlanır. Bu durum zamirlerin görevli kelime özellikleri taşımasından kaynaklanmaktadır.
İsim olmadıkları halde isim gibi kullanılan bu sözcüklere zamir diyoruz. Cümle içinde zamirin karşıladığı isim ya da söz öbeği bilinmiyorsa, cümle belirsiz bir anlam taşır. Zamirler değişik bölümlere ayrılır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Şahıs zamirleri
2. Dönüşlülük zamiri
3. İşaret zamirleri
4. Belgisiz zamirler
5. Soru zamirleri
Zamirler, sayı bakımından sınırlı sayıdadır ve her konuşmacı için aynı biçim kullanılır. Zamirler, isimler gibi çekim eki alırlar. Bu açıdan isim gibi işlev görürler. Cümledeki fonksiyonları da isimler gibidir. Dönüşlülük zamirinin bağlantılı olduğu kelimeyi ifade eder. “Zamirin, ardında olan ve az, veya çok önceden bilinen nesne, veya kimseye öncül deriz.”
Tarihsel olarak bakıldığında ise durumun farklı olmadığı görülür. Küçük ses değişme.leri dışında zamirlerin köklerinde büyük değişikliklerin meydana geldiği görülmez. Zamirler, dilin akışı içinde eskiden beri fazla bir değişikliğe uğramadan kulianılagelmiş olup, Türkçede değişmeyen bir söz bölüğüdür.
Zamirler türetim açısından diğer kelime türlerinden (isim, sıfat, fiil, zarf) ayrılır, (sim, sıfat, zarf ve fiillerle Türkçenin zengin ek sistemi sayesinde yeni anlamlı pek çok kelime oluşturulabilmektedir. Fakat zamirlerin türet ime girmesi pek mümkün değildir. Az da olsa bazı zamirlerden türetilmiş kelimeler de vardır: benimse-, benlik, bencil, senli benli vb. Fakat bu kelimelerin yeni anlamlarında zamir anlamı hissedilmez.
Türkçede zamirlerin diğer kelime çeşitlerinden görev açısından ayrılmalarını en iyi dönüşlülük zamiri özetler. Dönüşlülük zamirinin öncülü basit cümlede ana cümle içinde kalırken bileşik cümlelerde iç cümlenin dışına da taşabilmektedir. Aşağıdaki örnekler bunu gösterir:
a) Ahmet Bey kendine daha geniş bir daire buldu.
b) Ahmet Bey [kendisinin işten atılacağını] biliyor.
(a) örneğinde yer alan dönüşlülük zamirinin öncülü, cümlenin öznesi olan Ahmet ‘tir. Diğer örnekte ise iç cümlede yer alan kendi sözcüğünün öncülü ana cümlenin bir unsuru olan Ahmet Bey’dir. Dönüşlülük zamirinin cümle içindeki bu tür ilişkileri zamirlerin görevli kelime olduğunu desteklemektedir.
Sıfat – Önad
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 2 Yorum var.
Dilbiliminde sıfatları tanımlamak sanıldığı kadar kolay değildir. Sıfatlar konusunda diller arasında benzerlikler olmakla birlikte farklılıklar da çoktur. Bazı dillerde, örneğin Latincede, sıfatlar isimler gibi durum, cinsiyet ve sayı kategorilerini almaktadır. Korecede ise sıfatlar, fiiller gibi çekimlenebilmektedir. Türkçede sıfat kabul edilen birçok kelime kolaylıkla isim ve /veya zarf olarak kullanılabilmektedir. Türkçede sıfatları isimlerden ayıracak ölçütler söz dizimiyle belirginleşir. Söz diziminin verdiği kolaylığa niteleme anlamsal ölçütü eklendiğinde sıfatları diğer kelime türlerinden ayırt etmek kolaylaşır. Bütün bunlardan hareketle sıfatları, isimleri niteleyen ve belirten kelimeler olarak tanımlayabiliriz. İsimleri nitelediklerinde teklik ve çokluk biçimleri yoktur.
İsimleri niteleyen ya da belirten sözcüklerdir. Sıfatlar ancak varlıklarla ortaya çıkar. Bu nedenle tek başlarına kullanılamaz. Sıfat olarak kullanılan çoğu sözcük bazen bir kavramın karşılığıdır. Örneğin “mavi”, bir renk ismidir, “iki”, bir sayı ismidir. Ancak bu sözcükler isimlerin özelliklerini bildirecek duruma gelirse sıfat olur. Yani; “Mavi gözlerine bayıldım.” cümlesinde “mavi” göz isminin rengini bildirdiğinden sıfattır. Ya da “iki” sözü; “İki kalemi vardı.” cümlesinde kalemlerin sayısını bildirdiğinden sıfat olmuştur.
Ancak sıfatın mutlaka isimden önce gelmesi gerekmez. Bazen bir ismin niteliğini bildirmesine rağmen isimden önce gelmediği de olur. Bu genel bilgilerden sonra, şimdi de sıfatların çeşitlerini görelim.
a. Niteleme sıfatları
Varlıkların yapısal özelliklerini ortaya koyan sıfatlardır. Bunlar varlığın nasıl olduğunu bildirir ve isme sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir. “Kurumuş yapraklar yere döküldü.” cümlesindeki altı çizili sözcük, yaprağın nasıl olduğunu yani niteliğini bildiriyor. İsme “Nasıl yapraklar?” diye sorarsak cevap olarak “kurumuş” sözünün geldiğini görürüz.
b. Belirtme sıfatları
Varlıkların diğer varlıklarla ilgileri sonucunda aldığı özellikleri belirten sıfatlardır. Kendi arasında dört gruba ayrılır.
İşaret Sıfatı: Varlıkların bulunduğu yerleri gösteren sıfatlardır. Söyleyen kişinin, sözünü ettiği nesneye uzaklığına göre değişir. “Bu evi biz aldık.” cümlesinde evin yakın olduğu; “Şu evi biz aldık.” cümlesinde biraz uzak; “O evi biz aldık.” cümlesinde çok uzak ya da, sözü edilen bir evin olduğu anlaşılır. Bu cümlelerde altı çizili sözcükler işaret sıfatıdır. Bu tür sıfatlar isme “hangi” sorusunun sorulmasıyla bulunur. “Hangi ev?”, “ “Bu ev.” gibi…
İsim – Ad
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 8 Yorum var.
İsimler, kelime türleri içinde fiillerle birlikte büyük bir grubu oluşturur. Çeşitli eserlerde isimlerle ilgili benzer tanımlar yer alır. Yapılan tanımlarda varlıkları, kavramları karşılayan kelimelerin isim olduğu vurgulanır. Bütün bu tanımlamalarda isimlerin anlam yönü ağır basmaktadır. Halbuki dil bilgisi çalışma alanı içinde ilgili kelime türlerinin biçimsel yönü öne çıkartılmalıdır. İsimlerin çekim eklerini alması, cümlede veya kelime gruplarında belli bir dağılım sergilemesi ve cümlede özne, nesne ve tümleç görevlerinde bulunması onların biçimsel özellikleridir.
Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir. İsimlerle, karşıladıkları kavram ve nesneler arasında çok sıkı bir ilgi vardır. Bunlar daima birbirlerini çağrıştırır. Örneğin “kitap” sözü aklımızda hemen varlık olarak “kitap” nesnesini canlandırır. Ya da bir kitabı gördüğümüzde zihnimize hemen onu karşılayan isim gelir. Kavramlar için ise bu kadar belirgin bir ilişkinin varlığını söyleyemeyiz. Örneğin “dert” dendiğinde aklımızda bir nesne canlanmaz; ancak bunun insanı sıkıntıya sokan bir durum olduğu zihnimizde belirir.
İsimler, yukarıda anlatıldığı gibi çeşitli açılardan incelenebilir. İsimlerin çeşitli çekim kategorilerini sergilemesi onların en önemli Özelliğidir. Bu çekim kategorileri yukarıda anlatıldığı için burada tekrar edilmeyecektir.
Bu özelliklerin yanında isimler somut (kitap, duvar) veya soyut (mutluluk, korku) bir kavramı karşılar. Aynı zamanda özel isim (Hakan, İstanbul) ve tür ismi (çiçek, ağaç) de olabilir. İsimlerin diğer bir önemli yönü de anlam ilgisi yönüyle diğer isim(ler)le birleşerek bir grup (isim tamlaması) oluşturmasıdır. Yardımcı unsurun (tamlayan) ilgi durum eki, ana unsurun (tamlanan) iyelik eki aldığı tamlamalar belirtili isim tamlamalarıdır. Adamın bahçesi, öğrencinin çantası, kuşun kanadı gibi tamlamalar bu türdendir. Bu tür belirtili isim tamlamalarında ilgi durum eki tamlamaya belirlilik anlamı kazandırmaktadır. Yardımcı unsurun ilgi durum eki taşımadığı isim tamlamaları da kurulabilir: