Kelime (Sözcük) Grupları
Tarih: 19 Eylül 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 8 Yorum var.
Cümleler çoğu zaman tek kelimelik öğelerden değil, bir araya gelmiş daha büyük kelime gruplarından oluşur. Kelime grupları birden çok kelimenin, cümle içinde tek işlevle kullanılacak şekilde bir araya gelmesiyle oluşurlar. Cümlede tek bir öge olarak işlev gördükleri gibi eklenme açısından da tek kelime gibi işlem görürler; yani kelime grubunu cümle içerisindeki başka öğelere bağlayan çekim ekleri grubun son öğesine getirilir: “üç odalı, küçücük, bahçeli bir ev-de, okul çıkışı-n-da gibi.”
Bir kelime grubu başka bir kelime grubu içerisinde de yer alabilir: “bu ders kitabının /dil bilgisi /bölümleri.”
Kelime grupları konusunda çok farklı sınıflandırmalar yapılmıştır. Bu kitabın amacı açısından kelime gruplarını tamlayan ilişkisi bulunan veya bulunmayan üzere kabaca iki gruba ayırmak yeterli olacaktır. Cümlede yan yana bulunan kelimelerin bir grup oluşturup oluşturmadığını anlamanın bir yolu cümledeki öge dizilişini değiştirmektir. Değiştirme sırasında birlikte hareket eden kelimeler bir grup oluşturuyor demektir:
“Bu ciltte /yararlanılan kaynaklar / kitabın sonunda / verilmiştir.“
Yukarıdaki cümlede üç kelime grubu vardır. Bu cümleyi öğelerinin yerini değiştirerek farklı biçimlerde söyleyebiliriz:
Yararlanılan kaynaklar bu ciltte kitabın sonunda verilmiştir.
Kitabın sonunda bu ciltte yararlanılan kaynaklar verilmiştir.
Bu ciltte kitabın sonunda yararlanılan kaynaklar verilmiştir.
Cümle (Tümce) Nedir?
Tarih: 18 Eylül 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 4 Yorum var.
Dil temelde seslerden örülü bir yapıdır. Sesler bir araya gelerek önce heceleri sonra da kelimeleri oluşturur. Ortaya çıkan ilk dilin hangi özellikleri taşıdığını tam olarak bilemiyoruz. Bu konuda ileri sürülen kuramlardan bazı ipuçlarına ulaşsak da ilk dilin nasıl bir yapıya sahip olduğunu tespit etmek bugün için tam olarak mümkün değildir. Yani ilk dilde, önce sesler, sonra da seslerin kümelenmesinden oluşan kelimeler, zamanla kelimelerin belli kurallara bağlı olarak bir araya gelmesinden de cümleler ortaya çıkmış olabilir. Gelişim veya oluşum ne olursa olsun insanlar, duygu, düşünce ve isteklerini tam olarak anlatabilmek için dile sürekli yeni eklemeler yapmıştır. İhtiyaç ortaya çıktıkça kelimeleri değiştirmiş, gruplara ayırmış bu grupları da birbirine bağlayarak yeni ve büyük gruplar oluşturmuştur.
Kelimelerin eksiksiz bir grup oluşturabilmesi için anlamın tamamlanması gerekir. Herhangi bir konuda anlamın doğru ve etkin bir biçimde ortaya çıkabilmesi için sınırlama gerekmiştir. Başka bir deyişle, kelimeler her ne kadar birtakım kurallara bağlanarak dizilse de bu diziliş, hem anlamsal hem de yapısal olarak mecburen sonlandırılmıştır. Bu bağlamda, dilin etkin ve işlevli kullanılabilmesi için insanoğlu, hüküm ya da yargı bildiren büyük kelime gruplarını ortaya çıkarmıştır. Hüküm gruplarının oluşabilmesi için de zaman, şahıs ve dilek belirten bir yüklem gerekmiştir. İçerisinde belli bir zaman ve bu zamanda iş yapan (eden/olan) bir varlık taşıyan kelime grubu dil bilgisel ve anlamsal olarak tamamlanmış sayılmıştır.
Kelime (Sözcük) Nedir?
Tarih: 18 Eylül 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 12 Yorum var.
Kelime, anlamı veya görevi bulunan ve tek başına kullanılabilen ses veya sesler topluluğudur. Türk Dil Kurumu kelimeyi “Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük” olarak tanımlamaktadır. Kelimeler anlamlı veya görevli dil birlikleridir.
Kelimelerin genellikle anlamları vardır. dışarıda bir varlığı, bir nesneyi bir hareketi karşılarlar. Kelimeyi –ki kelimenin Türkçe karşılığı sözcüktür ve daha sık bu hâliyle kullanılmaktadır– okuduğumuz veya duyduğumuz zaman o varlık veya hareket gözümüzün önünde canlanır: kitap, daktilo, koyun, kuzu, cetvel, koşmak , yazmak…
Ancak, anlamı bulunmayan kelimeler de vardır: gibi, ile , ve , için , fakat, ama, kadar vb. Bunların anlamları yoktur ve hiç bir varlığı veya hareketi karşılamazlar. Cümlede anlamlı kelimelerle birlikte kullanılırlar. Onların manalarına yeni ifadeler katarlar: aslan gibi, onun için gelmiştim, sabaha kadar ağladı örneklerinde olduğu gibi.
Çekim Ekleriyle Yapım Ekleri Arasındaki Farklar
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
Çekim ve yapım ekleri arasındaki belirgin farklar, aşağıda sıralanmıştır:
a) Çekim ve türetim arasındaki en önemli ayrım, zorunluluk ilkesiyle ortaya çıkar. Bu özellik çekimin bir zorunluluk olarak yapılması, türetimin ise isteğe bağlı olarak yapılmasıdır. Zorunluluk ilkesi Türkçede bazı temel durum eklerinde (yalın, belirtme, yönelme, ayrılma) açıkça görülür. Ali çiçeklere baktı gibi bir örnekte bak- fiili, kendisine yalın ve yönelme durumu ekli iki unsur istemektedir.
Yine benzer şekilde Çocuk çiçekleri suladı gibi bir cümlede sula- fiili, kendisine çocuk gibi yalın durumda bir özne ve belirtme durum ekli bir nesneyi zorunlu olarak istemektedir.
b) Cümle bilgisi açısından ilgililik konuyla ilgili ikinci özelliktir. Çekim her ne kadar biçim bilgisinin bir parçası olsa da söz dizimi ile yakından ilgilidir. Kelimelerin belirli şekilleri sentaktik gerekliliğe bağlı olarak cümlede yer almak zorundadır. Türkçede öznenin yalın durumda olması ve nesnenin belirtme ekiyle verilmesi vb. durumlar bu yüzdendir. Çekim birçok durumda sentaktik nedenlerden dolayı oluşur ve söz dizimi için gereklidir. Türetimde, kelime kategorisinin değişmesi de söz dizimsel bir olaydır. Fakat ikisi arasındaki söz dizimsel ilginin farkı, türetilmiş bir kelimenin seçimi söz dizimsel bir gereklilikten kaynaklanmamaktadır. Yine burada durum eklerini ele almak zorundayız. Bilindiği gibi durum ekleri zorunlu olsun veya olmasın bir ana unsura bağlanmak durumundadır. Bu bağlanış yukarıdaki örneklerde olduğu gibi sentaktik bir zorunluluktan kaynaklanabilir veya fiilin anlamını daha da belirginleştirmek amacıyla yapılabilir. Yapım ekleri ile türetilmiş bir kelimenin kullanımı ise sentaktik bir zorunluluktan kaynaklanmaz. Dergiyi kitaplıkta bulamadı gibi bir cümle sentaktik ilgililik açısından incelenirse dergiyi ve kitaplıkta sözleri cümlenin ana unsuruna bağlanır. Fakat -IXk ekiyle türetilmiş olan kitaplık kelimesinin seçimi sentaktik bir gereklilikten değil, konuşanın tercihinden dolayı cümlede yer alır.