Öznel ve Nesnel Yargılı Cümleler
Tarih: 21 Ekim 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 510 Yorum var.
Cümleler, yansıttığı düşüncelerin özelliklerine göre “öznel” ve “nesnel” olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bazı cümleler, herkesin kabul ettiği; kimsenin itiraz edemeyeceği genel geçer doğruları ifade etmektedir. “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.” örneğinde, dünya üzerindeki kimsenin itiraz edemeyeceği bir “olgu” ifade edildiğinden, bu cümle “nesnel“dir. Fakat “Türkiye’nin en güzel şehri Ankara’dır.” cümlesi, bir “görüş” belirtmektedir. Çünkü bu düşünceye çok kişi itiraz edip, “Hayır, bence…” ile başlayan binlerce ifadeyi dile getirebilirler.
“Bence” ile başlayan cümleler, “öznel” anlatımın tipik örneğidir. Öznel ve nesnel yargılı cümleleri ayırt ederken, yapmanız gereken yalnızca cümleye “Acaba ben buna itiraz edip, bence öyle değil böyledir gibi bir yanıt verebilir miyim?” şeklinde yaklaşmaktır. Bu yaklaşım, cümlenin genel geçer bir olguyu mu yoksa kişiden kişiye değişen bir görüşü mü dile getirdiğini ortaya koyacaktır.
Şimdi öznel ve nesnel yargılı cümleleri ayrıntısıyla işleyelim:
Öznel Yargılı Cümleler: Öznede, yani söz söyleyen kişide oluşan; nesnelerin gerçeğine değil, kişilerin duygu ve düşüncelerine bağlı olan, bu nedenle de kişiden kişiye değişebilen yargılardır. Öznel anlatımda kişi, cümleye kendi duygularını katar, bir yorum yapar. Bu tür yargılar, “bence, bana göre” anlamı taşır.
Bilimsel Yazı Yazma Teknikleri
Tarih: 6 Ekim 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
Bilimsel araştırma, özenle oluşturulması gereken, bilimsel yöntemlerle ve bilimsel amaçla ortaya konan çabaların bütünüdür. Bilimsel yöntemlerle oluşturulan bir yazı, sadece yazarın duygu ve düşüncelerinin ifadesinin Ötesinde, başka bilimsel kaynakların da incelenmesini ve yararlanılmasını zorunlu kılan bir yazı olması sebebiyle bir süreç gerektirmektedir. Bu süreç, bilimsel bir araştırmaya neden gerek duyulduğu sorusunun cevabıdır. Her şeyden önce, araştırma için seçilen konu hakkında bilim dünyasında bir ihtiyaç oluşması gerekir. Böyle bir gereklilik olduğuna kanaat getiren araştırmacı için süreç bundan sonra başlar.
Bilimsel araştırma süreci, çalışılacak konuya karar verilmesi ile başlar. Seçilecek konu, çözümüne ihtiyaç duyulan bir problem olmalıdır. Araştırmacı, problemle ilgili hipotezler kurabilmeli, sorular sorabilmelidir. Dolayısıyla seçilecek konu araştırılabilir olmalıdır. Konunun belirlenmesinde kaynaklar da önemlidir. Seçilen konuyla ilgili yeterli kaynak ve malzemenin varlığı veya elde edilebilecek durumda olduğu bilinmelidir. Aksi takdirde kaynak ve malzeme yetersizliği araştırmayı çıkmaza sokabilir.
Zaman kaybını önlemek açısından araştırmaya başlamadan önce konu ile ilgili bir hazırlık yapmak gereklidir. Araştırmacının seçtiği konuyla ilgili daha önce yapılmış çalışmalar varsa onları incelemesi ve kendisinin o çalışmalardan farklı olarak ne ortaya koyacağını açıkça belirtmesi gerekir. Araştırma konusu fayda ilkesine de uygun olmalıdır. Bilim dünyasına, topluma, çevreye, insanlığa yararı olmayan bir konu seçilmemelidir. Araştırma konusunun boyutları ve çerçevesi iyi çizilmelidir. Genel bir başlık ile çalışmaya başlayan araştırmacı, süreç ilerledikçe konusunu daha derinlikli bir sınırlama içine sokmalıdır. Konuyla ilgili genel hükümler yüzeysel kalır, bilimsel yazının mantığı ile uyuşmaz.
Araştırılabilir bir konu belirlendikten sonra yapılacak ilk iş konuyla ilgili daha önce yapılmış çalışmaları belirleyip incelemektir. Böylece araştırmacının konuya katkısının ne olacağı daha da netlik kazanacaktır. Kaynak taraması, araştırmacıyı daha önce yapılmış bir çalışmayı aynen tekrarlamaktan alıkoyan Böylece araştırıcı zaman kazanmış olur.
Yazılarda Kaynak Gösterme – Kaynakça
Tarih: 6 Ekim 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 2 Yorum var.
Bilimsel bir yazı hazırlarken, yazıyı şekillendiren ve bilimsel hale getiren birden fazla basamak olduğu unutulmamalıdır. İyi bir konu seçimi ve faydalı bir kaynak araştırmasının ardından, yazıya geçiş sürecinde söz konusu kaynaklardan elde edilen bilgilerin metne nasıl dahil edileceği sorusu da gündeme gelmektedir. Bilimsel çalışmalarda yararlanılan kaynaklara göndermede bulunmak dikkat edilmesi gereken en önemli noktadır. Bilim ahlakı, çalışmanın doğruluğu ve inanılırlığı açısından, başkalarına ait özgün fikirlerin alındıkları kaynağın mutlaka gösterilmesi gerekir. Bilimsel çalışmalarda konu ile ilgili başka çalışmalara atıfta bulunmak, kendi görüşümüzün nerede durduğunu vurgulamak, konuya katkımızın ne olduğunu ortaya koymak ve konu ile ilgili araştırma yapanlara çalışılan konu ile ilgili bir çerçeve sunmak açılarından önemlidir.
Kaynakların yazı içinde ve yazı sonunda gösterimi konusunda Türkiye’de bir standart olduğunu söylemek zordur. Bilimsel yazı ölçütlerini standart hale getirmek amacıyla uluslararası yayın ve bilim kuruluşları, genel kabul gören birtakım yazım tarzları belirlemişlerdir. Bu kurallar, bilimsel yazıların güvenilirliğini, yazım tekdüzeliğini ve alıntıların düzenliliğini sağlayıcı özellikler içermektedir. Türkiye’de resmi ya da özel kuruluşlar, bu kuralların birini tercih etmekte ya da kendi özel kullanımlarını ortaya koymaktadırlar.
APA: Amerikan Psikoloji Birliği (American Psychological Association), AMA: Amerikan Tıp Birliği (American Medical Association), CONSORT: (Consolidated Standarts of Reporting Trials Group), ASA: Amerikan İstatistikçiler Birliği (American Statistical Association), APSA: Amerikan Politik Bilimler Birliği (American Political Science Association), MLA: Modern Dil Birliği (Modern Language Association), CHİCAGO, fen bilimleri ve sosyal ve beşeri bilimler alanlarında, bilimsel alanların niteliğine göre genel kabul gören yazım stilleridir.
Metin içinde yazar ve tarih bilgisini vermek APA’nın (Amerikan Psikoloji Derneği) benimsediği bir yöntemdir. Bu stil daha çok, ekonomi, işletme, eğitim, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, siyaset bilimi ve biyoloji alanlarında tercih edilir. MLA ise, metin içinde yazar ve sayfa numarası bilgisini önermektedir. Bu stil daha çok edebiyat, tarih, felsefe, modern ve klasik diller gibi beşeri bilimler dallarında kullanılır. Üçüncü bir metin içi yöntem olan numaralı sistem ise çoğunlukla kimya, bilgisayar, matematik ve fizik gibi uygulamalı bilimlerle tıp bilimleri alanında geçerlidir. Bu yöntemde metinde kaynaklar parantez içinde sırasıyla belirtildikten sonra aynı sıraya göre sondaki referanslar listesinde tanıtılırlar.
Yazılı Anlatımla Sözlü Anlatım
Arasındaki Farklar
Tarih: 1 Ekim 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım, Sözlü Anlatım, Yazılı Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
Karşılıklı konuşma biçimlerindeki ya da yazılı türdeki bildirimlerin kendine özgü kolaylıkları ve zorlukları vardır. İletişimin sözlü ya da yazılı yapılmasına göre dilsel yapıları farklılık gösterir. Ve her iki anlatım biçiminin üslubunda (biçiminde) değişik olur. Bu anlatımsal değişiklikler aynı türden bildirimlerde bile görülebilir. Örnek olarak bilimsel bir kurultaya gönderilen bildirilerle, aynı çalışmanın günlük çalışma şartlarında, laboratuarlarda (deneyliklerde) gerçekleştirdiği şeyler aynı değildir.
Bütün dil etkinliklerinin bütün ve içerik açısından büründükleri özelliklerin bilinmesi şartıyla yakından ilişkilidir. Bu durum hem sözlü dil hem de yazılı dil için ayrıdır. Bilimsel bir konunun uzmanlara yönelik bir dergide irdelenmesiyle, aynı konunun öğrenciye anlatımı veya bir gazete köşesinde geniş okur kitlesine anlatılması, değişik anlatım biçimlerinin benimsenmesini gerektirir.
Yazılı ve sözlü dil, doğaçlama yapılan bir konuşma ile okunan bir metinde bile farklılık gösterir. Çünkü yazılı dilin biçemiyle konuşma dilinin biçemi birbirinden farklıdır. Dil düzeyleri, söyleyiş özelliklerinden söz dizimine, biçimsel yapıdan sözcük dağarcığına değin, hemen hemen tüm dil olgularını kapsayan ve teklifsiz dil, gündelik dil, yönetim dili, ölçümlü dil, seçilen dil, edebiyat dili, bilimsel dil, halk dili… gibi çeşitli kullanımlar içerir.