Düşüncenin / Anlatımın Akışını Bozan Cümle
Tarih: 9 Haziran 2020 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
Paragraflar da tıpkı bir metin gibi kendi içerisinde bir anlam bütünlüğü taşımalıdır. Her paragrafın tıpkı bir hikâye gibi giriş, gelişme ve sonuç bölümü olur. Bir paragrafın ana düşüncesiyle ilgisi bulunmayan, anlam bütünlüğüne aykırı olan bir cümlenin paragrafta yeri yoktur. Bunun için sorularda sıkça karşımıza çıkan düşüncenin akışını bozan cümleleri, paragrafın anlam bütünlüğünü bozan cümleyi bularak belirlemek mümkündür.
Düşüncenin akışını veya paragrafın anlam bütünlüğünü bozan cümleyi bulmamız gereken bu tür sorularda genellikle düşünce yazılarından ele alınmış bir paragraf verilir. Bu paragrafta genellikle bir kavram, yer, varlık veya düşünce hakkında bilgiler ve görüşler sıralanır. Art arda gelen cümlelerin arasında konuyla hiç ilgisi bulunmayan, paragrafın anlam bütünlüğüyle örtüşmeyen bir cümle konulur. Paragrafı anlayarak okuyan herkes, bu cümlenin gereksiz olduğunu ve anlatımın akışına ters düştüğünü anlar.
Bu tür soruları çözerken, paragrafı bir konuşmacı karşımızda bize bir konuşma yapıyor gibi düşünerek okumalıyız. Bu okuma sırasında cümleler arasında mantıklı ve gerekli olmayan bir geçiş gördüğümüzde burada durmalı ve o cümlenin düşüncenin akışını bozup bozmadığına bakmalıyız. Eğer “Şimdi bu bilgiyi vermenin, bunu anlatmanın, böyle bir konuya geçiş yapmanın ne gereği vardı?” şeklinde bir sorun beliriyorsa kafamızda, o cümlenin anlatımın akışını ve anlam bütünlüğünü bozduğunu söyleyebiliriz.
Gizli Özne Nedir?
Tarih: 30 Mayıs 2020 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: Yorum yok.
Türkçede öznenin dört türünden biri olan gizli özne, cümlenin ögeleri bulunurken cümlede bulunmayan fakat okuyucu tarafından var olduğu kabul edilen bir ögedir. Aslında bu Türkçenin isim ve fiil çekiminin dilimize kazandırmış olduğu bir özelliktir. Yüklemde bulunan şahıs veya iyelik ekleri, işin kim tarafından yapıldığını veya varlığın kime ait olduğunu gösterdiği için bu cümlelerde çoğunlukla özne kullanmak gereksiz kabul edilir. Bu tür cümlelerde var olduğu kabul edilen özne türü, gizli öznedir.
Gizli özne, bazı kaynaklar tarafından öznenin bir türü olarak kabul edilmez. “Özne nasıl bulunur?” başlıklı yazımızda kaleme aldığımız üzere, öznenin gerçek özne, sözde özne ve örtülü özne olmak üzere başlıca üç çeşidi bulunur. Bununla birlikte, cümlenin yüklemine bakarak işin kim tarafından yapıldığını açıkça anladığımız fakat cümlede yazılmamış olan gizli özne de öznenin dördüncü türü olarak kabul edilmelidir. Tanımlayacak olursak, “cümledeki iş, oluş, hareket veya durumun kim veya kimler tarafından yapıldığı yüklemdeki şahıs eklerine bakılarak anlaşılan ve cümlede yazılmayan öge çeşidine” gizli özne denir.
Cümlede sözcük durumunda bulunmayan gizli özneler, genellikle Türkçedeki “ben, sen, o, biz, siz, onlar” kişi zamirleriyle ifade edilirler. Örneğin “Bu kitabı yeni aldım.” cümlesinin ögeleri “belirtili nesne – zarf tümleci – yüklem” şeklindedir. Görüldüğü üzere bu cümlede temel ögelerden biri olan özne sözcük hâlinde bulunmamaktadır. Şimdi özneyi bulmak için yükleme işin kim tarafından yapıldığını soralım: “Bu kitabı kim aldı?” Bu soruya “ben” şeklinde cevap verebiliriz. Çünkü işin kim tarafından yapıldığını, bir çekimli fiil olan “aldım” yüklemindeki şahıs ekine bakarak anlayabiliriz. İşte bu “ben” kelimesi gizli özne olarak kabul edilir.
Deneme ve Sohbet (Söyleşi) Arasındaki Farklar
Tarih: 24 Mayıs 2020 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
Edebi türler arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar olabilir. Deneme ve söyleşi türünün de ilk bakışta birbirine çok benzediğini düşünebiliriz. Okuduğumuz bir metnin veya paragrafın deneme mi yoksa sohbet türüne mi ait olduğunu anlamak bazen küçük farklılıkları görmeyi gerektirebilir. Bu nedenle sorularda sıklıkla karşımıza çıkarılan bu konuyu, bu yazıda sizler için açıklamaya çalışacağız.
Öncelikle sohbet ve söyleşinin aynı anlama geldiğini bilmeniz gerekiyor. Yani edebiyatımızdaki sohbet türünün diğer adı söyleşidir. Şimdi sırayla söyleşinin ve denemenin tanımlarını yaparak başlayalım. Söyleşi, “bir bilim veya sanat konusunu, konuşmayı andıran biçimde inceleyerek anlatan edebiyat türü” olarak tanımlanır. Bu edebiyat türü hakkında daha ayrıntılı bilgiyi “Söyleşi” sayfamızdan alabilirsiniz. Deneme ise “herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düzyazı türü” olarak tanımlanmaktadır. Bu edebi tür hakkında daha ayrıntılı bilgiyi “Deneme” sayfamızdan alabilirsiniz.
Yukarıdaki tanımlara bakıldığında iki edebi türün de günlük hayattan birçok konu üzerine yazılabileceği, samimi ve yalın bir dilin kullanıldığı ve kişisel düşüncelerin ifade edildiği görülebilir. Bu benzerlikler nedeniyle bir soruyu okuduğumuzda, onun öznel düşünceler içermesi, içten bir üslup ile kaleme alınması veya konusunun günlük hayatın içinden olması “Bu metnin türü deneme mi, söyleşi midir?” sorusunun cevabını bulmamızı sağlayamaz. O hâlde dikkat edeceğimiz noktalar nelerdir? Hemen sıralayalım.
Hayıflanma Cümleleri Nedir?
Tarih: 16 Mayıs 2020 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: Yorum yok.
Günlük dilde sıkça kullandığımız fakat anlam ayrımını pek bilmediğimiz hayıflanmak kelimesi, son yıllarda sorularda sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Pişman olma anlamı ile sık sık birbirinin yerine kullanılan hayıflanma kavramı, aslında pişman olmaktan daha farklı bir anlam taşıyor. Şöyle ki, bir kişinin yaptığı bir davranıştan dolayı yaşadığı üzüntülü duruma “pişmanlık“; geçmişte elinde imkân varken bir şeyi yapmadığı için yaşadığı üzüntüye ise “hayıflanma” diyoruz.
Türk Dil Kurumu “hayıflanmak” kelimesi için “üzülme, acınma, esef etme, yerinme” karşılıklarını veriyor. Aslında bu tanımda pişmanlık ile hayıflanma arasındaki fark açıkça ortaya konulmuş değil. Biz şimdi bu farkı daha ayrıntılı bir şekilde sizlere açıklamaya çalışalım. Öncelikle pişman olma durumunda da hayıflanmada da geçmişteki bir davranışımız veya tutumumuz yüzünden yaşadığımız üzüntü vardır. Yani ikisi de geçmişe dönük “keşke” anlamında ifadeler içerir. Bununla birlikte pişmanlık, kişinin yaptığı bir davranıştan dolayı yaşadığı üzüntüyü dile getirirken, hayıflanma yapmadığı bir şeyden dolayı hissedilen duygudur.
Söz gelimi, bir kişinin arkadaşıyla yaşadığı bir tartışmada ona hakaret ettiğini ve onun kırılmasına sebep olduğunu düşünelim. Bu kişi geçmişe dönük şöyle bir cümle kursun: “Keşke arkadaşıma kırıcı cümleler söylemeseydim.” Bu kişi, yaptığı bir davranıştan dolayı üzgündür, yani pişmandır. Keşke o hareketi yapmasaydım demektedir. Bunu hayıflanma olarak kabul etmemiz mümkün değildir çünkü bir cümlenin hayıflanma olarak kabul edilebilmesi için kişinin yapmadığı, kaçırdığı bir davranıştan bahsetmesi gerekir.