Münazara Nasıl Yapılır?
Tarih: 30 Ekim 2016 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 17 Yorum var.
Sınıf etkinliği olarak münazara nasıl yapılır, bunu sırasıyla ve adım adım sizlerle paylaşacağız. Münazarada kuralları önceden belirlemek çok önemlidir. Aksi hâlde münazara, tartışmaya hatta kavgaya dönüşebilir. Amacımızın dil becerilerini geliştirmek olduğu, saygı ve sevgi çerçevesinden ayrılmamak gerektiği en ön planda tutulmalıdır. Münazaraya ilk adımla başlıyoruz:
1) Önce bu etkinlik için bir konu belirlenir. Münazara, konuşmacıların istekli olmalarını gerektirdiğinden grupların niteliğine, yaşına ve ilgilerine göre bir konu belirlenir. Mümkünse birkaç farklı münazara konusu sunularak, en istekli oldukları konu seçilir.
2) Konu belirlendikten sonra tez ve antitez savunucuları seçilir. Kimlerin hangi tarafta olacakları kesin bir şekilde belirlenir. Bu kişilere tartışma konusunda “mutlak doğrunun” olmadığı, önemli olanın kendi düşüncelerini en iyi şekilde savunmak ve karşı tarafı ikna etmek olduğu anlatılır.
Kalıplaşmış İsim-Fiil / Kalıplaşmış Ad Nedir?
Tarih: 11 Ekim 2016 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 25 Yorum var.
İsim-fiiller, dilimizde bazen bir varlığın veya kavramın kalıcı adı olma eğilimi göstermektedir. Bu kelimeler fiil kök veya gövdelerine getirilen isim-fiil ekleriyle yapılmalarına karşın, artık fiilimsi özelliklerini kaybederek kalıplaşmış isme dönüşmektedir. Fiilimsiler, her ne kadar fiil olmasalar da bir hareket, iş, eylem yönleri bulunmaktadır. Kalıplaşmış isimlerde ise kelime bu eylem yönünü tamamen yitirerek bir varlığın veya kavramın kalıcı adı olmaktadır.
Tanımlayacak olursak, “isim-fiillerin, bir varlığın veya kavramın adını karşılayacak şekilde eylem yönünü tamamen yitirmesiyle oluşan kelimelere” denilmektedir. Örneğin “sarma” kelimesi, eğer “Ablam çok güzel sarma yapar.” cümlesindeki gibi bir yemeğin adı olacak şekilde kullanılırsa bu kelime artık “kalıplaşmış ad” olarak kabul edilir. Çünkü artık bu kelime bir eylem ifade etmemektedir, doğrudan bir varlığın adı olmuştur. Fakat bu kelimeyi “Birazdan ipleri sarma işlemine geçeceğiz.” cümlesindeki gibi eylem yönüyle kullanırsak, bu kelime “isim-fiil” olarak kabul edilir.
NOT: Kalıplaşmış isimlerin, mutlaka isim-fiil ekleri olan “-ma, -ış, -mak” eklerinden birini alması gerekmektedir.
Örnek: – Kardeşimle uçurtmaları alıp kırlara koştuk.
Adlaşmış Sıfat ve Sıfat-Fiil Nedir?
Tarih: 10 Ekim 2016 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 22 Yorum var.
Türkçede sıfatlar veya sıfat-fiiller isimlerin yerini tutarak adlaşmış sıfat olabilir ve bu şekilde fiilimsi olma özelliklerini kaybedebilir. İşte bu yazımızda, sıfatlar ve fiilimsiler içerisinde oldukça karıştırılan ve sınavlarda sıkça sorulan bu iki konu hakkında bilgi ve örnekler sunacağız. Esasında bu durum, dilde kolaylık ilkesi gereği bazen sıfatlardan sonra gelen ismin söylenmesine ihtiyaç duyulmaması neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu şekilde oluşan “adlaşmış sıfat” ve “adlaşmış sıfat-fiil” birbirinden farklı iki kavramdır. Şimdi ikisini de açıklamaya başlayalım:
Öncelikle “adlaşmış sıfat” kavramını ele alalım. “Bir sıfatın, nitelediği ismin yerini tutması” şeklinde tanımlanan bu kavram, Türkçede çok sık kullanılır. Örneğin, “İhtiyar adam” tamlamasındaki sıfat (ihtiyar), nitelediği ismin (adam) yerini “İhtiyar, ne geziyorsun burada?” cümlesindeki gibi tutacak olursa, bu cümledeki “ihtiyar” adlaşmış sıfat olarak kabul edilmektedir. Çünkü kendisinden sonra gelen ismi yutmuş ve onun yerini tutmuştur.
Adlaşmış sıfatlarda sıfatlar, isimleri yutarak onların yerini tutar. İsimlerin söylenmesine gerek duyulmaz. “Saldırıda ölü ve yaralılar var.” cümlesinin aslında “Saldırıda ölü ve yaralı insanlar var.” şeklinde kullanılması gerekir. Fakat “insanlar” demek gereksiz geldiği için, burada “ölü” ve “yaralı” kelimeleri adlaşmış sıfat olarak kabul edilmektedir. Şimdi birkaç adlaşmış sıfat örneği gösterelim:
Bağdaştırma Nedir?
Tarih: 13 Temmuz 2016 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 5 Yorum var.
Bağdaştırma, genel itibariyle kelimeler arasında alışılmış veya alışılmamış anlam ilişkileri kurmaktır. Yeni bir kavram, nesne veya anlamı göstermek üzere birden fazla kelimenin bir araya gelerek oluşturmuş oldukları öbeklere “bağdaştırma” denilmektedir. Bu tanım, bizlere tamlama, kelime grupları veya deyimleri çağrıştırabilir. Bağdaştırma, bu türden söz varlığı ögelerinin tamamının temelini oluşturmaktadır.
Yazılı veya sözlü dilde, bazen kelimeler arasında kuracağımız bazı anlam ilişkileriyle yepyeni anlamlar veya daha iyi anlatımlar sağlamak isteriz. Bu amaçla birden fazla sözcüğü bir araya getirerek kelime grupları oluştururuz. İşte bu kelime gruplarındaki sözcüklerin aralarındaki anlam ilişkilerine göre “alışılmış veya alışılmamış bağdaştırma” örnekleri meydana getiririz.
Deyimler, isim veya sıfat tamlamaları, sözcük grupları birer bağdaştırma örneğidir. Bu bağdaştırmayı oluşturan kelimeler arasında gerçekte var olabilecek, sanatsız ve mümkün bir ilişki varsa buna “alışılmış bağdaştırma” denilmektedir. Mesela “gül kokusu” alışılmış bir bağdaştırmadır; çünkü gerçekte gülün kokusu vardır.