- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Yeni Lisan Makalesinin Ana Fikri

yeni lisan, genç kalemlerYeni lisanın programına şimdiye kadar ithal edebildiğimiz esaslar bunlardan ibarettir. Bu esaslar indî olarak ileri sürülmüyor. Lisan ilmi üç dilden terekküp etmiş bir lisan olmayacağını ispat ediyor. Bir lisan başka lisanlardan birçok kelimeler alabilir. Fakat (lisaniyyet) alamaz.

Yalnız bir hâkim vardır ki o da o lisanın (lisaniyyeti) dir. Nergisî ve Şinasî lisanları Arapça ve Acemceden yalnız kelimeler almadı, aynı zamanda Arapçanın ve Acemcenin I/sarılıklarını da aldı.

Kaidelerini, tecvitlerini de kabul etti. Bu kaideler ve tecvitler yalnız Arapça, Acemce kelimelere münhasır kalsa idi Türkçe bu fuzulî istilâlara belki biraz daha tahammül edebilirdi. Fakat yavaş yavaş Türkçe kelimelerde Arapça, Acemce terkipler de girmeye, Arapça, Acemce tecvitlerine göre şekiller almaya başladı.

Umut (ümit) oldu. Para (pare) suretinde kullanılmaya başladı. Sancak (sencağ) şekline, ordu (ordu) kıyafetine, donanma (dûnenmâ) kılığına girdi. Çünkü sencâğ-ı şerif, ordû-yı Hümâyûn, dûnenmâ-yı hümâyûn gibi terkiplere girebilmek için kabul resminin bu şartlarına riayet lâzım geliyordu. Arapça ve Acemce tecvitleri (kardeş, elma, elâ) gibi kelimelere de tesir ederek Türkçenin mevhûb-ı ahengini bozmaya başladı.



Alimler Türkçenin lisaniyyetini sade kaideleriyle, kavmî ahengini ifsat ettikleri sırada kozmopolit kaideler ve tecvitler arkasında koşmayarak lisanın kavmî ve mevhûb bedâetine ihtiyarsızca tâbi bulunan mâder-zâd edipler ve ümmî beliğler Arapça, Acemce kelimelerini Türk ahengine uydurmakta, temsil olunmaktan şiddetle içtinap eden bu anut yabancıları yavaş yavaş Türkümsemekte devam ettiler.

Para, çarşı, ablak, dümbelek, davul, sandık, kavga, tasarlamak ( tasavvur etmek) bağışlamak (bahşetmek), inanmak (iman etmek) gibi Türkçeleşmiş kelimeler meydana geldi. Avamla havas arasında bu iki muhalif cereyan müsademe ede ede bir zaman oldu ki artık güzellik zevki kat’î bir surette bilgiçliğe galebe çaldı. Ve yeni lisan bu suretle ilk numunelerini, ilk kaidelerini irâ’eye başladı.

lisan bilgiçleri memnun etmeyecektir. Çünkü bunlar birçok faydasız lügatler ve kaideler ezberlemiş ve bu tahsil mümareseleri esnasında yabancı tecvitlere esirane bir surette ülfet etmiş bulunduklarından kaplumbağa kabuğundan çıkamadığı gibi bunlar da an’anelerinden, itiyatlarından vazgeçemezler. Fakat demokratik bir memlekette ekseriyyet hâkim olduğundan nihayet tabiîlik, sun’îliğe galebe çalacaktır. Siyasî kapitülâsyonların refini en mukaddes gaye bilen Osmanlı milleti lisanî kapitülâsyonları -kendi ihtiyarına tâbi bulunduğu için – bugünden izale edecektir.

Bir millet müsavi hukuka malik fertlerden mürekkep olduğu gibi bir lisan da müsavi salahiyetleri haiz kelimelerden mürekkeptir. Eski lisanda Arapça kelimeler Arapça, Acemce, Türkçe terkiplerden ve edatlardan istifade eder. Acemce kelimeler yalnız Acemce, Türkçe terkip ve edatlardan müstefit olabilir. Türkçe kelimeler ise yalnız Türkçe terkiplere dahil olabilir ve Türkçe edatlarla birleşebilir.

Görülüyor ki eski lisanda Türkçe kelimelere nispetle Arapça kelimeler iki derece. Acemce kelimeler bir derece imtiyaza maliktir. Meşrutiyet bütün imtiyazları ilga ettiği hâlde Türkçede bu tabiatsız mümtaziyetler kalamazdı.

Yeni lisan bu imtiyazları ref etmekle beraber umumun anlayacağı bir lisan olduğu için iki cihetle demokratiktir. Aristokratik bir hükümette havas için ayrı, avam için ayrı lisanlar bulunabilir. Demokratik bir millette yalnız bir lisan olabilir ki o da ahalinin dilinden ibarettir. Yeni lisan eski lisana yalnız mantıkça galebe çalmıyor, yeni lisan henüz hususî bir isimle tevsim edilmeden, kaideleri tedvin ve ilân olunmadan kendi kendiliğinden teessüse ve intişara başlamış tabiî bir lisandır. Bugün gençler tarafından terviç ediliyor.

Yarın bütün Osmanlılar ve umum Türkler yalnız bu lisanda yazacak, bu lisanda okuyacaktır. Bir zaman gelecektir ki Şinasî lisanında yazılmış kitaplar yeni lisana tercüme edilmedikçe okunamayacaktır. Bugün bile yeni lisanı kabul ve terviç eden gençler eski lisanda yazılmış eserleri okuyamıyor; Arapça, Acemce terkipleri cem’leri telâffuzdan iğreniyor. Lisan bu yeni zevk cereyanının tesiri altındadır bu lisan cereyanı istifa neticesi olduğu için durdurulamaz. Bu cereyan kat’î galebeyi ihraz edecektir. Mukavemet edenler eserlerini okunmamak için yazacaklar, inat ve ısrar gösterenler İrfan Paşaların tarihî akranları olacaklardır.

Önceki Sayfa «| Sonraki Sayfa »|