- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Yahya Kemal Beyatlı

yahya kemal beyatlıBüyük şair Yahya Kemal, Anadolucu milliyetçilerdendir. Bilindiği gibi (diğer yazarlarımızdan), milliyetçi düşüncede bazen dinin yeri hiç yok, bazen çok az, bazen eşit seviye, bazen de en büyük yeri ve rolü elde eder. Yahya Kemal, Türk’ün Anadolu’yu vatan tuttuktan, yerleştikten sonra büyük bir medeniyeti meydana getirdiğine inanır. Remzi Oğuz metafizik ilhamlarını emir nehiyleri reddederken Yahya Kemal, İslâm’a meftundur. Onu Türklükle bir görür. Ona göre İslâm, Türk milleti ile “tev’emdir” yani ikizdir. Bu din, Allah’ın birliğine dayanan, kitabı Kur’an, Peygamberi Hz. Muhammed olan, “Hürriyet üzerine müesses-kurulu” müminlere yüksek sorumluluk ve bununla uygun yüksek bir ideal verebilen dindir.

Yahya Kemal, bu dinin Türkler üzerindeki tesirini şöyle ifade eder: “İslâm, Türkleri de bu ruh ile coşturmuş ve asırlarca kıt’adan kıt’aya Bedir Muharebesi’ndeki idealin peşinden koşturmuş bir dindir.” O, “En güzel din” olan İslâm’ın bozulmamış şeklini yani ehl-i sünnet Müslümanlığını kabul eder; Şiî Müslümanlığı “Türklüğün o devirlerde karşılaştığı en vahîm tehlike olarak” görmüştür. Yahya Kemal, bu anlayışla Yavuz Selim’i, idealize etmiş, “Selimnâme” diye ayrı bir şiir grubu yazmış, onun erken ölümüne İslâm ve Osmanlı’nın ontolojik oluşumunu, Ezanın (İslâm’ın) dünyaya yayılışını aksatan bir olay olarak hayıflanmıştır:

Sultan Selim-i evveli râm etmeyip ecel
Fethetmeliydi cihanı Ezan-ı Muhammedî.



Yahya Kemal, Türklerin özel bir Türk Müslümanlığına sahip olduklarını, türbe, evliya inançlarıyla özel bir İslâm algılama biçimi olduğunu tespit etmiş, İstanbul’u ve Osmanlı’yı bu anlayış ve ruhla yorumlamıştır. Bu açıdan yeniçerilerdeki fetih ruhunu Ebâ Eyyubî Ensârî (Eyüp Sultan) vasıtasıyla Hz. Peygamber’e bağlamakta, onların fetih esnasında ve diğer savaşlarda kendi akıl almaz kahramanlıkları yerine Bedir, Uhud gibi gazveleri anlatarak değerlerin kaynağını Hz. Muhammed dönemine bağlamıştır.

Yahya Kemal, İslâm’ın Türk milletinin hayatındaki ve kültüründeki önemini “Ezansız Semtler”de, “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”nda, “Atik Valide’den İnen Sokak”ta, “Aziz İstanbul”da ve daha birçok nesir ve şiirinde ifade etmiştir. Hatta 1922’de Topkapı Sarayı’nda ziyaret yaparken Mukaddes Emanetler Odası’nda 400 seneden beri bir an bile susmadan Kur’an okunduğunu öğrenince bir hakikat keşfetmiş ve 400 senedir İstanbul’dan neden çıkarılamadığımızın sebebini anladım: 400 senedir susmayan Kur’an ve Ezan.

Yahya Kemal”, medreseden memleket sloganıyla memleketini manevî havasını koklamasını, maddî unsurlarının arkasındaki esas dayanakların iyi tespitini istemiş, kendisi bunu yapmıştır. Yahya Kemal, yeninin kapısını açarken “Öz-Varlık”a dönerek, hatta ona yabancılaşsa bile onu inkar etmeden yapabilen kimsedir. O, “yurdun soluk benizli, mütevekkil ve oruçlu insanları” karşısında bu hayata yabancılaştığı için ezilmekte, fakat üzülme duygusunun kendisinde kalmasını, yabancılaşmaktan kurtulmayı bir başlangıç, dolayısıyla biz kazanç saymıştır.

Yahya Kemal “Anamın ak sütü” dediği güzel Türkçeyle, tarihe nasıl bakılacağını, nasıl tarih şuuru kazanılacağını, Türk milletinin iki zamanını, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerini “Kökü Mazide Atiyim” diyerek birleştiren kimsedir. O, “imana gelmiş bir toprağınvatan olduğunu söyler, bu vatanı cihandan ibaret görür ve bu vatanda yaşayanlara “dünya ve ahirette vatandaşlarım” diyerek vatanı ahirete kadar uzandırır.

Kim Kimdir? sayfasına dön! «|